- Kategori
- Kültür - Sanat
Çılgın ve rengarenk bir yıldız kaydı...

"Her ayrılık bir vurgun değmeyin yaşlarıma
Benden selam söyleyin bütün aşklarıma..."
Sadece Mehtabın , Müjdenin boynu bükük değil,
Ünzile’nin, Firuzenin,
hudutsuz sevgi diliyle
yazdığı şarkıların boynu bükük .
Sokak kedileriyle sokak köpeklerinin de.
Hatta tüm genç sevgililerinin boynu bükük artık…
Her dem genç bir ruh,
Müthiş bir dinamizm,
Sınırsız espri yeteneği,
Eğlenceli, özgün,
Bir Deli Aysel kaydı...
“Hala menapoza girmedim, sperm bankasına gidip, zenci bir çocuk sahibi olmak istiyorum.”
Diyordu Aysel çok yakın bir zaman önce sanki bir mucizeden söz eder gibi. Ama O , zaten mucizenin ta kendisi değil miydi ?
Ve hasta yatağından kalkıp, Aysun Kayacı ile pepsi reklamına imza atarken ,
çılgın amirdeki seksi ve ışıklı , rengarenk görüntüsünün yanında Aysun bile sönük kalıyordu.
Boğaziçi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesinde doktora tezi konusu oluyordu bir yandan.
Yaşamı seyirci değil, oyuncu olarak oynadı hep.
Önce kendisiyle sonra da yaşamla dalga geçip durdu, son ana kadar.
Bütün çılgın görüntüsünün ardında ;
Bir gün dönüp bakınca düşler
İçmiş olursa yudum yudum yıllarını
Ağla ağla firuze ağla...
Anlat;
Bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu
Kiskanır rengini baharda yeşiller
Sevda büyüsü gibisin sen Firuze
Sen nazlı bir çiçek bir orman kuytusu
Üzüm buğusu gibisin sen Firuze
Duru bir su gibi bazen volkan gibi
Bazen bir deli rüzgar gibi
Gözlerinde telaş yıllar sence yavaş
Acelen ne bekle Firuze
Acılı bir bakış yerleşirse eğer
Kirpiğinin ucundan göz bebeğine
Herşeyin bedeli var güzelliğinin de
Bir gün gelir ödenir, öder Firuze...
Üzüm buğusu Firuze'nin ardından ondördündeki Ünzile'ye ağıt yakıyor...
Ünzile insan dölü
On kardes besi ölü
Buyudukce un ufak
Ve gelir de görücü
İnci gibi dişi
Görücü bilir işi
Sogudum aglar gider
Ve olur Hatun kişi
Girmeden sekizine ergin oldu Ünzile
Hem çocuk hemde kadın onsekizinde Ana
Bir gül gibi al ve narin
Su gibi saydam ve sakin
Susar kadin Ünzile
Yağmuru kim dokuyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı hiç bir sey sormuyor
Korkar durur gitmez koyun en son çitine
İnanir o sınırda dunyanin bittigine
Ünzile insan dölü bilinmezlere gebe
Sırların minnetini yükleyipte beline...
Sözleri ve Sezen Aksu’nun yorumu ile dillere ve gönüllere pelesenk olup ,
nice ozanları kıskandırıyordu.
O delişmen , çılgın, uçuk görüntüsünün altında , naif bir ruh, olgun,
hisli bir yürek , donanımlı koca bir ozan yatıyordu.
Cumhuriyetin ilk savcılarından bir babanın kızı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi -Türkoloji bölümü mezunu, edebiyat öğretmeni, Türkolog , "kültür sonsuza kadar okumaktan geçer " diyen bir tiyatro ve sinema insanı idi aynı zamanda.
"Yalnızlık desem size?"
"Dört yatak odası, çok büyük bir salonu ve çok büyük bir mutfağı olan üç yüz metre kare bir evde yalnız yaşıyorum. Bu bir tercih. Sevgilim de var, ama o herhangi bir ziyaretçi gibi, takım elbiselerini giymeden kravatını takmadan gelemez, on beş dakikadan fazla da oturamaz. Yatağıma giremez, burada bir bardak kahve içtiği zaman o bardağı yıkamadan gidemez. Bir simit bile yedirmem. Şimdi bu yalnızlık benim tercihim.
Ve bu yalnızlığın çok büyük bir lüks olduğunu biliyorum.
O masallardaki Rapunzel şatoda tek başına oturuyor, oğlan da saçına tutunup yukarı çıkıyor. Benimkiler de asansöre çıkıp bana ulaşıyor.
Yalnızlık donanımsız insan için çok korkunç bir şey.
El becerileri olan için biraz daha ehven. Ben hiç yalnızlık hissetmiyorum.
Aslında tek başıma çok kalabalığım."
Diye anlatıyordu ; Deniz Durukan’a verdiği röportajda muhteşem yalnızlığını ve kendisini…
Sadece Mehtap ve Müjde değil ;
Sen ağlama
Bir başka aşk
Bindokuzyüzkırkbeş
Sonbahar
Ah mazi
Yalnızca sitem
Hasret
Seni istiyorum
Ne kavgam bitti ne sevdam
Yanarım
Değer mi hiç…
Adlı şarkıları ile birlikte Mesam' a kayıtlı 850 şarkı , Firuze ve Ünzile 'de yetim kaldı.
Şarkılarla birlikte o bitmek bilmeyen enerjisinden ,
O çılgın Deli Aysel’ den mahrum kalacak bizlerin de boynu bükük kaldı…
Deli Aysel bir idoldü benim için. Yaşına karşın ve son anına kadar üreten, ununu eleyip eleğini duvara asmayan, insana umut veren yaşam enerjisi ile dolu bir idol. Arkadaş olup, dokunmak ve o tükenmek bilmeyen enerjisini, ışığını birebir hissetmek , birlikte kahkahalar atmak , şarkılarını avaz avaz birlikte söylemek istediğim bir insan. Hayranı olduğum çok az insan için bu duyguları hissetmişimdir. Sanırım dokunma duygusu uyandırıyordu bende , onun rengarenk bedeninden yansıyan ışığı ve her daim genç , çılgın ruhu .
Deli Aysel’in ömrü geçti ama gönlü geçmedi. Ne kavgası ne de sevdası hiç bitmedi .
Her ayrılık bir vurgundu ya hani ; şimdi bizler vurgun yedik yokluğuyla.
Ve bütün aşkları yetim kaldı…
*MB' daki birinci yılımın ardından; çılgın, rengarenk bir yıldızın ve idolüm olan Deli Aysel'in
ardından blog yazmak varmış kısmette. Uğurlar ola Deli Aysel...uğurlar ola... Ne mutlu ürettikleri ile
geride upuzun ve ışıklı izler bırakanlara...