Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '07

 
Kategori
Müzik
 

Comparsita’ya itirazım var!

Comparsita’ya itirazım var!
 

“………… Madrid sokaklarından birinde Comparsita’yı çalıyordu akordeoncu…..” .
Duyduğum her seferinde kulağımı tırmalamaktan öte niyeyse beni rahatsız eden bir takıntı halini alan bu söylenegelmişlik, okumakta olduğum bir köşe yazısında da karşıma çıkınca, yine itiraz modunda buldum kendimi.

Öyle böyle değil, ciddi i-ti-ra-zım var!

Arjantin ve Uruguay dışında, dünyanın her hangi bir yerinde, her hangi bir ülkenin, her hangi bir şehrinde sokak müzisyenleri tarafından gerçekleştirilen canlı bir tango performansında yer alabilecek enstrümanlardan birinin akordeon olması büyük ihtimal. Milano’da, Madrid’de, Barselona’da, Paris’te sıkça rastlayabilirsiniz üstelik. Evet, genellikle akordeonla çalınır oldu, artık soyu tükenen Alman bandoneon’larının, ne kendisini ne de çalanını bulmak pek olası değil çünkü. Ve bir tango bestesinin yorumunda, bandoneon yerine ikame edilebilecek en yakın enstrüman da akordeon. O yüzden Madrid sokaklarında o tangoyu çalanın da bir akordeoncu olmuş olmasına hiçbir itirazım olamaz, ancak “Comparsita”ya itirazım var…

Hatırlar mısınız bilmem? “Bir ‘e’ harfiyle Sudan karıştı!” diye bir manşet vardı Milliyet gazetesinde, nerdeyse nükleer savaş paniği yaşatacaktı, iki sene önce. Oysa, yanlışlıkla ABD’deki “Sedan” yerine “Sudan” yazılmıştı. İşte sözün tam da burasında, yukarıdaki cümledeki, o tek harflik yanlışlığa değinmek istiyorum ben de. Aman yanlış anlaşılmasın lütfen! Bilmem kaç sütuna manşet olacak, panik yaratacak kadar büyük bir hatadan söz etmiyoruz burada elbette. Benzetme yönümüz sadece bu tek harf yanlışlığının da artık düzeltilmesi gerektiği üzerine…

Bestelendiği 1917 yılından bu yana tüm dünyada yüzlerce farklı orkestrasyon yorumunun yapıldığı ve başka hiçbir bestenin böylesine uluslararası bir üne ve nesillerarası bilinirliğe sahip olmadığı müzik tarihçileri tarafından yazılıp çizilen, nerdeyse bir asırlık geçmişine rağmen varlığını canlılığını koruyan ve nesiller boyu klasikleşen bu tango, artık gerçek ismiyle anılmayı hak ediyor bence.. Halk arasında seneler boyunca “Comparsita” olarak yanlış yerleşmesine neden olan o tek harf hatasının düzeltilmesi, “o” harfinin, “u” ile değiştirilmesi için, bu harfin bir nükleer savaş paniği yaşatacak öneme sahip olması da gerekmiyor kanımca.

Uzun sözün kısası; bu tangonun adı “la cumparsita’.

Arjantin ve Uruguay arasında sahipliği bir türlü paylaşılamayan, müzik tarihçilerinin kayıtlarına göre değişik orkestralar tarafından yorumlanmış yüzlerce versiyonu bulunan ve günümüze kadar ulaşıp popülaritesini kaybetmeyen “la cumparsita” isimli bu beste, Türkiye’de de ayrıcalıklı bir yere sahip üstelik. Hepimizin bildiği gibi, hemen hemen her düğünün “la cumparsita” ile açılması bize özgü bir gelenek. Arjantin Buenos Aires’deki milongalarda(1*) ise, şöyle bir anlamı var ‘la cumparsita’nın; milongalarda müzik seçkilerini sunan DJ’ler ya da canlı müzik yapan orkestralar bir tango parçasını bir kereden fazla çalmazlar, la cumparsita hariç! La cumparsita iki kere çalınır. Birincisi, bir tango tandası(2*) içinde yer alır mutlaka. İkinci çalınışı ise çiftlere özeldir.. ve gecenin son kapanış tangosudur.

Gelelim La Cumparsita’nın öyküsüne:

1917 yılında Uruguay’ın başkenti Montevideo’da, Ituzaingo sokağında bir grup üniversite öğrencisi, kirasını ödeyemedikleri lokali boşaltmak zorunda kalır ve karnaval günü bir veda yemeği düzenleyerek eğlenirler. İçlerinden mimarlık bölümü öğrencisi bir genç, Gerardo Hernan Mathos Rodriquez, bu gece için özel olarak bestelediği melodiyi piyano ile çalar. Grubun coşkusu artınca bu melodi eşliğinde karnaval geçidine katılırlar ve o anda mırıldandıkları besteye karnaval alayını ve karnaval giysilerini anımsatan “comparsa” sözcüğünden esinlenerek, “la cumparsita” adını veririler. Karnaval sonrasında halkın dilinden düşmeyen bu melodinin tüm haklarını editör Ricordi M.Rodriquez, daha sonra tamamını at yarışlarında kaybedeceği telif hakkı bedelini ödeyerek satın alır. Arjantinli piyanist Roberto Firpo, parçayı tango olarak düzenler ve ilk plağı 1917 yılında Alberto Alonso Orkestrası ve Victor plak şirketi tarafından kaydedilir. Sonraki yıllarda değişik varyasyonlar eklenen "La Cumparsita"nın ilk bandoneon(3*) versiyonunu, 1930'da Luis Moresco yapar. "La cumparsita" uluslararası bir üne kavuşur.

Doğan Hızlan bir yazısında, “Arjantin Tangosu insana hüznü, Türk Tangosu ise Cumhuriyet balolarını anımsatır.” demişti. http://www.todotango.com/english/main.html adresinde, solda "The Music" bölümünü seçtikten sonra, alfabetik index’te "L" harfini tıkladığınızda karşınıza gelecek olan listede yer alan, farklı yıllarda kaydedilmiş 4 farklı “la cumparsita” yorumunun her birinin ayrı lezzette olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Bakalım sizlere neler anımsatacak..

Yeşim Esemen

(1) Milonga : “Tango dansı yapılan mekanlar” ve “tango dans etme olgusu” (Buradaki anlamı dışında, eski tango tarzlarından birine dayalı bir müzik ritmi / dans türü anlamını da taşır)

(2) Tanda : Belli bir yılda, belli bir orkestra tarafından yorumlanmış “tango”, “tango-vals”, “milonga” ritimlerinden / türlerinden sadece birine ait –genelde- 3 yada 4 parçanın, peş peşe çalınmasıyla oluşturulan bir dans bloğu.

(3) Bandoneon : Tangonun vazgeçilmez enstrümanı ve simgesi.

 
Toplam blog
: 45
: 2228
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

"Artık makine ile değil, insanla iletişim kurma" kararımın ardından IT sektöründeki kariyerimi nokta..