- Kategori
- Gündelik Yaşam
Cübbeli'nin pornosundan sonra...
Neresinden başlasam anlatmaya, bilemiyorum, bir gün önce terslikler günün taa ilk saatlerinden başlamıştı: Yağ dolu sahanın pat diye bir gece önce silinmiş mutfak zeminine düşmesi gibi… Şıp diye suların bir anda kesilmesi falan…
İrili-ufaklı çeşitli tersliklerle gün geceye döndü; ahha tam da yazma vakti! Com.tr yazarlarının böyle bir lüksü var; oturduğun yerden gecenin bir vakti yazını yazıyorsun, pıt diye internet aracılığıyla gönderiyorsun!
Kaç zamandır şöyle dişe dokunur bir yazı yazmamıştım, ahanda tam da vaktidir kızım Gülgün derken şöyle bir internet iletişim adreslerine de bakayım dedim.
Cübbeli Ahmet Hoca’nın porno kasetini eklemiş biri, ne olur ne olmaz, belki de kaldırırlar diye tık diye bastım tabii…
Hani, kaçırmayayım babında…
Cübbeli Hoca’nın cinleri mi çarptı nedir, Hoca’nın “tık” larını izledikten sonra bizim internette tık olmaz oldu!
İnternet sinyali var, internet yok!
Oğlumun başının etini yedim durdum: “Yok anne, bizden kaynaklı bir durum yok!” diyor, bunamış kadınlar gibi on dakikada bir “Ama… Acaba bir daha açıp kapasan mı modemi?” tarzında çileden çıkartıp duruyorum, ki, Allah biliyor ya, garibim derdimi anladığı için her seferinde sakince aynı açıklamayı yapıp durdu!
Bir-beş, on…
En sonunda çocuk “İyi geceler” deyip yatmaya gitti ki, son dakikada dahi şansımı deneyip, on birinci kez “Oğlum, bir daha açıp kapasan mı modemi?” diye en ağlak ses ve alt dudağımı sarkıtıp yüzüme verebileceğim en acıklı ifadeyi yükleyerek!
“Anne, istersen gece boyu bak burayı aç kapat, rahatlarsın belki ama problem bizimle ilgili değil…” dedi ve yattı uyudu…
******
Allahım yarabbim, saat oldu gecenin üçü, uyku falan hak getire…Kitap okumak hiç cazip gelmedi, ille de parmaklarım dolaşmak istiyor klavyede…
Aklıma bir şeyler geliyor, tam Google amca/teyze’ye sorayım diye meylediyorum ki; parmaklarım tutuklu!
******
Tutukluluk hali pek fena; hep biliriz bir şekilde, hep hissederiz de… Yaşamak ayrı bir şey…
Esaret ille de demir parmaklıklar arkasında olmuyormuş; en özgür sandığımız halimiz bile bir esaretmiş, aslında, gerçekte…
******
Gecenin, ya da sabahın diyebilirsiniz, dördü, dört dönüyorum ne yapsam da kendimi oyalasam diye; bu arada habire internet geldi mi diye bakmaktan gözüm şaşı oldu!
Bir fal oyunu var, onu oynayayım dedim, dilek tutmadan oynamanın anlamı yok!
Dilek tuttuğumda hüsranım diz boyu! Zira en zor şeklini oynuyorum, açılması zaten neredeyse umutsuz vaka!
Bir başka oyun var, kaç yıldır oynar dururum, normal şartlarda sakinleşir, kafamı falan toplarım; lakin bu kez mecbur olma durumundan dolayı o oyunu da bir hırsla oynamışım ki; omuzlarım ve kollarım tutuk şimdi…
Tek güzel tarafı, pek fazla itibar etmediğim müzikleri dinlemek oldu; internet açık olsaydı vaktimi harcayıp da dinlemeyeceğim müziklerdi!
******
Özgürlükler içinde esareti yaşıyoruz, aslında!
Altı-üstü bir internet; hele ki benim yaşımda!...
Bir de genç nesili düşünürsek: Ayol, ben sudan çıkmış balığa döndüm, ne yapacağımı şaşırdım, elim-kolum bağlı; öyle mel-mel internetin gelmesini bekledim saatlerce…
Oysa, televizyonun henüz olmadığı zamanların çocuğuydum, ev içinde ailecek kızma birader oynayıp pek de eğlendiğimiz, Perşembe geceleri radyo tiyatrosunu kaçırmadığımız dönemlerin çocuğuydum!
******
Ben sudan çıkmış balığa döndüm, oğlumun en yakın arkadaşı olmasaydı yanında, sohbetleri doyurucu olmasaydı, O da öyle kolayca yatıp uyuyamazdı!
******
Bu konuyu iyice irdelemem gerekiyor; bir tarafta com.tr yazarlığı diğer bir yanda internet bağımlılığı…
Hangisi öne çıkıyor?
******
Bir de gençler tarafından bakarsak: Bir gece boyunca internetleri sinyal olup da erişilmez durumda olduklarında ne yaşarlar?
Kendilerine ilgi alanı buluyorlarsa, vallaha tebrikler!
Bulamıyorlarsa, “esaret” demek yerinde!
Lakin, aslolan özgürlükler içinde tercihlerde bulunmaktır; ki, bunun da tek yolu “Kişilik” tir!
Eeee, sorgulayalım bakalım, önce ben kendimden başlayayım, internete bağımlı mıyım?
Com.tr yazarı olarak, evet, peki ya olmasaydı?
Google amca/teyze de vazgeçilmez kılıyor, Facebook, Twitter falan gibi…
******
Özgürlükler içinde esaret mi yaşıyoruz?
Esaretlerimizin şeklini mi değiştiriyoruz?
http://twitter.com/Gulgunkaraoglu
gulgun_2006@hotmail.com