Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '14

 
Kategori
Kitap
 

Delal Dara Kılınç : Şiirler, "Çamur Çağı"

Delal Dara Kılınç : Şiirler, "Çamur Çağı"
 

idefix.com


Şiir yazmak kolay mıdır? Bizim insanımız için çok kolaydır. Öyleleri vardır ki beş dakikada bir şiir çıkarabilirler. Ama o şiir olur mu, onu artık uzmanı bilir.
 
Diğer yandan Yahya Kemal Beyatlı’nın bir şiiri, aradığı kelimeyi bulamadığı için elli yılda bitiremediği söylenir. Aslında üstat ölünce kadar hiçbir şiirini tamam saymamıştır ki..!
 
Bazı şeyler kolay görünür. Şiir yazmak gibi, resim yapmak gibi… Bunun için Picasso ‘ya ilişkin bir anekdot anlatırlar.
 
Picasso, bir müzede resimlerini sergiliyormuş. Bir yanda da oturduğu yerde resim yapıyormuş. Götürmüş o resimlerden birini oraya asmış. Resimleri seyredenlerden biri resmi ucuz alırım ümidiyle , “Bu resim kaça ?”diye sormuş, Ressam “Onbin dolar..!” demiş. Adam itiraz edecek olmuş, “Ama onu burada, beş dakikada yaptınız..!” Ressam cevap vermiş: “Onu beş dakikada yaptım ama, aynı zamanda 50 yılda yaptım..!”
 
Bir eseri değerlendirmenin zamanla orantılı olmadığın gösteren güzel bir örnektir. Ama sanat eserin de bana göre her zaman “Emek” ana katkılardan biridir. Eğer bir eser, üzerinde gerçekten çalışılmamışsa, takdimi boşunadır.
 
Bu uvertürden sonra, gelelim Delal Dara Kılınç’ın Şiirler’ine ,  “Çamur Çağı”’na gelelim. Bana sorsalar, Dara’nın öykülerini mi, yoksa Şiirler’ini mi daha çok sevdin, diye. Çok az sayıda olmasına karşın Öykülerini daha çok beğendiğimi söyleyebilirim.
 
“ Çamur Çağı”nda  55’e yakın şiir var. Dara, bu işe belli ki Öykü yazmadan önce başlamış ve bu kitaptan önce  çıkardığı “Lal” isimli bir şiir kitabı daha var (Onu görmedim!)
 
Kitabın Birinci Şiiri’i  “Çamur Çağ”ı belki de kitabın ve yazarın en vurucu şiiri. Şairin çevresini; dünyayı; çağını nasıl gördüğünü, algıladığını gösteren açık bir deklarasyon. Şiire biçilen ad: “Çamur Çağı”da bakışın ne kadar olumsuz olduğunu gösteren bir yaftadır. Belli ki şair, Çağ’ından baştan vazgeçmiştir; içine kapanmıştır ve kendine dönük şiirler yazmaya başlamıştır. 
 
Şair’in kendine özgü bir şiir anlayışı vardır. Tekniği sadedir. Zaman zaman uyaklara başvursa da, bunlar da göründüğü kadar rastlantısaldır. 
 
Bazen Dara eski dile başvurabiliyor. O zaman onun  şarkı sözü yazdığını sanıyorsunuz: örneğin:
“Ateşi aşk, bir yalancı simya ile
Her gördüğüm didar eyledi
Gel gör beni neçe naçar eyledi..”
 
“Simya” adlı bu şiirden Dara ya sonradan bir Şarkı yapacaktır veya yapmıştır tahminim.
 
Bazen de kullandığı Osmanlıca yanlış izlenim verebiliyor?
 
“Yüzü bir tanrıçanın suret-i harikası gibi…” (Telefon, s.18)
 
Fakat şu var. Dara, şiirleri çok güzel bitirmesini biliyor. Bana göre de bir şiirin en dramatik yeri sonudur, finalidir. Şair bütün numarasını orada çeker. Dara bunu sık sık yapıyor:
 
“Bir akşamüstü bir kadın
İçinde bir aşkı bıçakladı
Ben günlerce ağladım..” ( Telefon, s.18)
 
Kimi zaman da final’i bir nakarat haline getiriyor:
 
“Sabaha doğru 
Uzaklar
Sabaha doğru uzaklar..” (Firar, 19)
 
İşte müthiş bir Final daha:
 
“Unutma her yara, en çok sahibine kanar,
Ve seni kendine köle kılar,
Verdiğin her yanlış karar.” (Kırık, s. 21)
 
Yankı isimli şiirin sonuna bakın:
“Ben bir uçurumum artık,
Bütün uçurumlar benden
Geri kalır…” (Yankı, s.22)
 
Dedim ya, Dara zaman zaman Divan tarzında, Gazel tarzında şiirler de yazıyor:
“Divaneyim, güller soldu bağımda
Karalar bağlarım, karalar yetmez
 
O yarin gözleri uçurum aklımda
Düştüm en derine, yaralar yetmez…”
 
Şiir bu minval üzere devam ediyor. Ve diyorum ki yine, bu şiirden de belli ki bir gün bir “Şarkı” olacaktır..
 
Arada sırada Özdemir Asaf’ın tekerleme tarzı şiirlerine de rastlıyoruz:
“O kadar çoksunuz ki hayatımda
Aslında
Hiçbiriniz yoksunuz!
O kadar yok ki,
Aslında hepinizden çok” (Yaban Gülü,s.48)
 
“Dara’nın “Yörünge” şiiri de Özdemir Asaf’ın şiirlerini andırıyor. (s. 68) 
 
“Bitlis Deresi” adlı şiiri  Dara’nın başını kaldırıp çevresine baktığı şiirlerinden biri. Çok vurucu bir şiir. Ama böyle şiirleri çok az. Bu şiir nasıl bitiyor..
“…Oysa ölüler saygı ister en az diriler kadar,
Ebedi bir huzurgah mahşer gününe kadar.
Yer Bitlis Deresi, bulun beni, 
Ben,
Mezarsız bir ölüyüm,
Gömün beni.” (Bitlis deresi,s.47)
 
Ee bir eleştirmen gözünü açıp bakınca bazı yanlışları da görür:
“Hapsettin beni bir umudun hayaline onca zaman,
Bir kuş gibi hafifledi ruhum
Atınca seni sırtından…”(Senden vazgeçtim, s.55)
 
Son satırdan  “sırtından” bence , “sırtımdan” olmalı… Şair bana uymayabilir!
Arka sayfada:
“Rol yapan bir ben kalır belki,
O da kalsa kalsa “bekli”siyle kalır…”  (Senden geriye ne kalır?. S.58)
 
Burada hata sanırım Editör’dedir.
 
Hep “Aşk Şiiri”… Hep “Aşk Şiiri”… Diye gidiyorsun. Kitabın sonunda “İsyan” adlı şiiri hop diye karşına dikiliyor. Hepsi bu kadar değil, diye. Ve vuruluyorsun. Bu şiir bana biraz da İsmet Özel’in “Evet, İsyan” adlı şiirini hatırlattı.
 
Zamanla Delal Dara Kılınç’ın konularını, temalarını çeşitlendireceğini sanıyorum. Aşk, şiirin ana temasıdır ama, sonuna kadar bozuk plak gibi çekilmez. Bakalım bundan sonraki kitaplarında neleri göreceğiz.
 
Bence “Çamur Çağı”  çok başarılı bir şiir kitabı. Kim ki gerçek şiir okumak ister, alsın okusun. Okusun da “AŞK” ne imiş görsün. 
………………………
Delal  Dara Kılınç . (Şiirler) . “Çamur Çağı”  Meşe Kitaplığı. İzmir. 2013
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..