- Kategori
- Aşk - Evlilik
Dizine yatırsan beni...

Ev…
Pırıl pırıl…
Tertemiz her yer.
Hazır sofra…
Kurulmuş geldiğinde.
Çocuklar…
Nurtopu gibi.
Sarılmış dizlerine…
Öpe koklaya büyümüş…
Komşular…
Hep beraber yenilmiş içilmiş bazen.
Gülünmüş eğlenilmiş hep beraber yine.
Arkadaşlar…
Oturulmuş oyuna…
Gidilmiş akşam oturmasına…
Buluşulmuş yazlıkta, kampta.
Kurulmuş bir düzen.
Hanım…
Çok iyi bir anne.
Çok iyi bir ev hanımı.
Becerikli.
Tertipli, düzenli.
Çekip çevirmede ailesini.
Yuvasını…
Çocuklarını…
Kocasını.
Yeter mi?
‘’Anne’’ olmuş çocuklarına…
‘’Hanım’’ olmuş ailesine…
‘’Kadın’’ olmuş yuvasına…
‘’Komşu’’ olmuş apartmandakilere…
‘’Arkadaş’’ olmuş çalıştığı yerdekilere.
Yeter mi?
Dizine yatırmış mı seni?
Hiç konuşmadan kalmış mısın öylece?
Sabah işe yetişme telaşından vakti mi olmamış?
Yemek hazırlamaktan aklına mı gelmemiş?
Çocuk büyütmekten unutmuş mu seni?
Yorgunluktan boş mu vermiş böyle şeylere?
Sadece ‘’bakışıyla’’ kanını kaynattığı günler nerede kalmış?
Sadece ‘’duruşuyla’’ içinde söndürdüğü ateşin farkına varmış mı?
Sadece ‘’senin’’ için süslenmeyeli ne kadar olmuş acaba?
Sadece ’’seninle’’ konuşmayalı ne kadar olmuş peki?
En son ne zaman sana sokulup kıkırdamış?
Evden…
İşten…
Çocuklardan…
Çarşı pazardan…
Konu komşudan…
Ondan, bundan konuşmaktan sıra gelmiş mi size?
Konuşmasa da…
Başını göğsüne yaslamış mı?
Saçlarını okşamış mı?
Enseni öpmüş mü usulca?
Gözlerini kapatıp ellerinin yumuşaklığına bırakmış mısın kendini?
Elele tutuşup sahilde yürüme hayali var mı gelecek planlarınızda?
Çok iyi bir anne…
Çok iyi bir ev hanımı…
Çok iyi bir komşu…
Çok iyi bir dost…
Çok iyi birçok şey…
Dizine yatamadıktan sonra…
Yatırmadıktan sonra…
Var mı anlamı?
…