Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Aralık '09

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Düşünce şemaları

Düşünce şemaları
 


Gündelik hayatımızda sorunlara yol açabilen endişe, sıkıntı, çökkünlük ve öfke patlamaları gibi rahatsızlık verici duygusal durumların oluşmasına düşünce şemalarımızdaki bazı kusurlar katkıda bulunmaktadır. Çevremizden etkilenerek ya da oluşan olaylarla aynı zamanda bizi o an için rahatlatsın diye kullandığımız bazı düşünceler alışkanlık haline gelerek, otomatik olarak kullanılmaya başlanır. Bu tarz düşünce şemalarının ortak özelliği, gerçeklik ilkesinden ve akılcılık temelinden ayrılmış olmalarıdır. Bunlar:
1-Filtre oluşturma:

Karşılaştığınız durumlar ya da olayların tek bir yönü sizin için önem ifade ediyor, diğer alanları anlam taşımıyorsa, o kısımları hesaba katmıyorsanız filtre oluşturmaktasınız.

Bazı kişiler yaşadıkları bir olay başkaları için ne kadar güzel olursa olsun, onun içinden olumsuz bir durumu adeta cımbızla çıkartırlar. Bir başkası için çok güzel hisler uyandıran bir şey diğerinde küçümsenme, bir diğerinde haksızlık olarak değerlendirilebiliyor. Bazen de son derece masum bir sözü yada hareketi kendimize yöneltilmiş tehdit olarak algılarız.

Geçmişimizle ilgili düşünürken de üzücü, kaygı verici, sinirlendirici şeyleri hatırlıyorsak filtre gene iş başında.

2- Ya hep ya hiç tarzında kutuplarda düşünmek:

Hayatta hiçbir durum yada olay siyah beyaz değildir. Grilerde vardır. Çok sevdiğimiz birinin bir hareketiyle onu tamamen silip hayatımızdan çıkarıyorsak bu da doğru değildir. Hiç kimse mükemmel değildir.


3- Aşırı genellemeler yapmak:

Yersiz genellemeler yapmakta bu düşünce şemasının bir sonucudur. Herkes, hiç kimse, her zaman, hiçbir zaman gibi genellemeler yapıyorsanız. Hayatınızı sınırlayp kendinize zehir ediyorsunuz demektir.

Sabah kötü bir olayla karşılaştınız. Gün kötü başladı kötü geçecek genellemesi de aynı şeydir.


4-İnsan sarrafı olma ( karşısındakinin ruhunu okuma):
Başkaları hakkında kolayca fikirler ileri sürerek onların davranışlarının temeli, amacı ve sonraki hareket tarzları ile kendinizi bağlayıcı kararlar alıyorsanız bu tarz bir düşünce şemanız var demektir.

‘Çok büyük bir hata yaptım, Bunun acısını benden çıkarır.’ Demek aslında aynı durumda kendi yapacağımız şeydir. Karşımızdakinin düşündüğünü sandığımız şey aslında bizim kendi düşüncelerimizdir.


5- Olası en olumsuz temayı senaryolaştırma:

Çok ufak bir durumun sonucunda kişinin o olayın bir felaketle sonlanıp, olası bir facia haline getirmesidir.

Hastalık hastalarının tutumları buna örnek olabilir. Sürekli olarak kendilerini dinleyip vücutlarındaki en ufak tepkiyi hastalık habercisi olarak algılamalarıdır.

Sürekli başlarına kötü şeyler geleceğine dair senaryo yazmak, ya iflas edersem, çocuklarımı kaybedersem v.b. gibi.
6-Kişiselleştirme- sorumluluk sahibi hissetme:

Çevrenizdekilerin söylediklerinden ya da yaptıklarından kendinize yönelik uygunsuz anlamlar çıkarmanız söz konusudur. Bu yapıyı kullanan kişiler sürekli olarak, kendilerini çevrelerindekilerle kıyaslarlar. Çevredeki her uyaranı(bakış, söz, davranış) kendine güvensiz kişiler bir tehdit olarak görür ve algılar.


7-Kontrol odağınızın durumu:
Kendinizi eğer çevresel şartların, etrafınızdakilerin kontrolüne, olayların akışına bırakıyorsanız, etrafınızdakilerin yörüngesine , onların dümen suyuna giriyorsanız kendiniz güçsüz hissedeceksinizdir.

Hayatınızın kontrolü başkasının elindeyse başınıza gelen şeylerden başkalarını sorumlu tutup kendinizi bir kurban gşibi gösterip , öyle hissedeceksiniz.

Bazı kadınlar maaş kartlarını eşlerine verip, ben para hesabı bilmem deyip, düşüncesizce para harcayıp sonrada ekonomileri iflas ettiğinde olan şeyde budur.


Bu durumun tam tersinin olması, kontrol odağınızın aşırı derecede sizde toplanması halidir. Kendiniz aşırı güçlerle donanmış hissedebileceğiniz için etrafınızdakilerin eylemlerinden kendinizi sorumlu tutar hale gelebileceksiniz.

Çevrenizdeki hiç kimseye sorumluluk vermeyip her şeyi siz yapmak istediğinizde , Hem çevrenizdeki kişilerin sorumluluk duygusunu yok edeceksiniz. Hem de çevrenizdekiler bir süre sonra her şeyi sizden beklemeye başladıkların da yetişemeyeceğiniz için iflas edeceksiniz. Siz sadece bir insansınız. Sihirli değneğiniz yok herkese her yere yetişemezsiniz. Hayatınızda yaşamanız gerekenleri kaçırıyor olabilirsiniz.


8-Bireysel adalet algısı :

Bireysel ilişkilerinizde size özel, sizin başkalarına ya da başkalarının size yönelik yapılması gerektiğinizi düşündüğünüz, çok da objektif olamayabilecek bir takım kural ve yönetmelikleriniz vardır.

Eğer sevgiliniz sizi sevseydi, hep yanınızda olurdu; her dakika sesinizi duymak ister; sizinle olmak için fırsat kollaması gerekirdi.

Arkadaşınız gerçek dost olsaydı sizin moraliniz bozuk olduğunda sizi neşelendirmeye çalışır sizi dinlerdi.

Patronunuz adil birisi olsa sizin ne kadar mükememl biri olduğunuzu görürü ; yaptığınız işe göre maaş verirdi.

Ama olaylara hep kendi bakış açımızdan baktığımızda yanlış algılayabiliriz.


9-Duygularınızın doğruluğundan taviz vermemek:
Burada sözü edilen şey, duygularınız neyi söylüyorsa ona körü körüne inanmanızdır. Eğer kendinizi suçlu, başarısız, değersiz hissediyorsanız mutlaka öylesinizdir, o tür bir davranış yapmışsınızdır şeklindeki düşünüş tarzı sizi çökkün hissettirecektir.

Kendinizi kızgın hissediyorsanız muhakkak çevrenizdekiler sizi kızdıracak bir şey yapmıştır. Ama belki öyle değildir. Sadece hissetlerinizle hareket etmek sizi yanlış yönlendiriyor olabilir.O yüzden bazen de mantığınızın sesini dinlemelisiniz.

10- Kendinizi değil, çevrenizdekileri değiştirme düşüncesi:
Etrafınızdakilerin hareket ya da düşüncelerini değiştiremezsiniz. Etrafınızdaki her şeyi sizin mutluluğunuza hizmet edecek şeyler olarak algılamakta büyük hatadır. Çevrenizden sürekli şikayet edip , neden benim istediğim gibi davranmıyorlar demekte birazcık saçmalamaktır. Her şey üstünüze geliyorsa belki de siz yanlış yöndesinizdir. Değişmesi gereken sizsinizdir. Sizin menfaatçiliğiniz insanları istediğiniz gibi kullanmak isteyişiniz olabilir.

Mutluluk sizin içinizde başkalarının size davranışlarında değil. Siz değişince her şey de değişecektir.

11-Önyargı ile çevrenizdekileri sınıflamak:

İnsanların sizi rahatsız eden bir özelliği nedeniyle onları yaftalamak onlarla ilişkileriniz bozacaktır. Sizinle tanışmamış bir kimsenin sizinle konuşmaması onu soğuk bir kişi yapmaz. Aynı şekilde iş yerinizdeki bir üstünüz işinde titiz bir insansa, bu onun insafsız, acımasız bir insan olduğunu da göstermez. İnsanları yeterince tanımadan, kendinizi onların yerine koyarak empati yapamadan davranırsanız, hatalı sonuçlara ulaşırsınız. Elbette ki, bu görüşlerinizin bir bölümünde haklı olabilirsiniz ancak her insanın olumlu yönleri olabildiği gibi olumsuz yönleri de vardır. Bunları göremezseniz onları sevebilme ve yakın hissedebilme olanaklarınızı harcamış olursunuz.

12-İnsanları günah keçisi haline getirip, suçlu aramak:
Kişiler eğer kendi sorumluluklarını yerine getirmez ve sonuçları nedeniyle sıkıntı yaşarlarsa kolayca suçlanacak birisi olduğunu bilmek onları kısa bir süre için rahatlatabilir. Bu şekilde kendi sorumluluğunuzda olan bazı şeyleri hatası olmayan kişilere yıkarak, ilk planda rahatlayabilirken, uzun erimde etrafındakilerle ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğundan mutsuz olacaktır.

Sizin dikkatsizliğiniz, ilgisizliğiniz yüzünden zor bir durumla karşılaştığınızda başkalarını suçlamak ne kadar doğru bilemem.

13-Kalıplaşmış mutlaka-asla düşünce yapısı:

Bu düşünce yapısında aşırı derecede, olması ya da olmaması gereken belirli hareketler ve kurallar silsilesi vardır.

Bu kuralların dışına çıkan kişiler kötüdür. Tahammül edilemezdir. Sizin kuralarınıza uymayan kişi yabancıdır, zarar vericidir. Ama bu şekilde ki davranış sizi mutsuzluığa götürüyor farkındamısınız.

14- Kendini doğruluk abidesi olarak görme:
Devamlı olarak, kendi fikirleri ve hareket tarzının haklılığını, doğruluğunu, gerekliliğini ispata yönelik bir savunma davranışı içinde olmanızdır

Sabit fikirli olmak sizin gelişme yollarınızı tıkar. Başkalarını objektif olarak değerlendirmemek isiz yanıltabilir. Her zaman siz haklı olmazsınız.

15- Ödüllendirilme beklentisi:
Bu düşünce şeklinde insanlara ve çevreye karşı öylesine özverili olacaksınız ki, insanların gözünde çok yükseklere çıkacaksınızdır. Sürekli gerekli gereksiz fedakarlıklarda bulunurlar. Bu şekilde hareket edip, daha iyi bir karşılık bulma , daha çok sevilme ve ilgi görme beklentisinde olan kişiler yüksek beklentilerine uygun bir karşılık göremediklerinde hayal kırıklığına uğrarlar ve insanları nankör, soğuk kişiler olarak görebilirler. Bu tür ödüllendirilme beklentisi ile hareket etmek kişilerde başkaları üzerinde bir takım haklar sahibi oldukları yönünde haksız bir bakış açısına sokabilir. Bu da kişinin çevresi ile ilişkilerinde sorunlar yaşayıp, mutsuz olmasını getirmektedir.

 
Toplam blog
: 72
: 3894
Kayıt tarihi
: 20.09.09
 
 

Evli bir çocuk annesiyim. Eğitim alanında çalışıyorum. Felsefe, sosyoloji, edebiyat alannda atöly..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara