- Kategori
- Eğitim
Eğitim: Çocukları harcamanın yolları (2)

Takvim,16.Ekim.12
Birinci yazımızda bazı çocukların nasıl hayatta yanlış eğitilebileceğini; bu eğitimde belki kendilerinin de hiç suçu olmayacağını . Ama onlara sunulan hayatın yanlış olduğunu; bu yüzden çaresiz olduklarını söylemek istemiştir. Bu gün de daha başka örnekler bakalım. Bu örnekler belki gerçek gibi durmazlar ama yine hayatın içinden çıkarılmışlardır. Şimdi devam edelim :
6. Sınıfa tutsak çocuk:
Evet, çocuğunuzu diyelim 5.5 yaşında okula başlattığınız. Sıraya girdiler ve paşa paşa (hapishaneye girer gibi…) sınıfa girdiler… Sıralara oturdular. Sırada kaç çocuk oturuyor. Ehh.. zadegan okulu’nda okuyorsa; bir sırada bir öğrenci; kentin merkezi bir yerinde okuyor ise, bir sırada iki çocuk; gettolarda oturuyor iseniz , bir sırada üç çocuk mu, dört çocuk mu… Allah ne verdiyse… Bir ders saati kaç dakika 45-50 dakika (o süre Bakan’dan Bakan’a değişir..!) Çocuğunuz hala orada oturuyor mu.. Oturuyor… Günde kaç saat 5-6 saat (yine değişir..) Çocuğunuz aynı sırada oturuyor mu,oturuyor… Bre Allahtan korkmazlar; 5-6 yaşındaki çocuk , aynı sırada, günde ne kadar aynı yerde bu denli oturabilir. Bu çocuk doğru dürüst oynamak istemez mi; koşmak istemez mi? Eee… diyorlar ki, 5 dak. Teneffüs var ya… ister koşsun, ister tuvalet sırasına girsin, 12 yaşındaki ağabeylerinden ona sıra gelirse… Bu böyle ne kadar sürer 20 yıl mı, 25 yıl mı..! Düşünecek olursanız : Hiç de insani değil… Bu kadar ufak çocukları, bu kadar uzun süre (Dur… Otur… Konuşma!.. Gülme…!Arkaya dönme…! Öksürme !) diyerek tutsak almak. Beyler bu ne bu? Eğitim mi, yoksa gençliği, çocukluğu tutsak alma mı? İşte çocukları da teslim aldınız… Onları da paşa gibi yaptınız! Yazıklar olsun..!
7. Televizyon çocuğu:
Bunlar da yeni yetme veletlerdir. Artık her evde bir Televizyon var mı? Var… Bazı evlerde iki, üç.. Çocuğun odasında bile TV var.. Ne demezsin! Çocuk doğduğu andan itibaren televizyonun tutsağıdır. Daha kundak bebeği iken bile , anne TV seyrederken ayağında uyutmak için salladığı bebesi televizyonu durmadan tersten seyretmek durumunda kaldığından gözleri bir süre şaşı bakmaya başlar. Baba, bir bakar, çocuk şaşı… Yahu ne oldu da bu çocuk şaşı oldu? Anne’nin aklı fırtar..! “Bilmem bakıcısına soralım ,”der. Hadi çocuk böyle bir şey olmadı, bu konuda yırttı, kurtuldu, diyelim… Ama bir süre sonra , anne çocuğun önüne, Fransız filmleri olan “Caillou” yu , o olmazsa “Pepe” yi koyar… Çocuklar da onlara bayılır… Bu ne bu ? Sarkozy’nin güzel memleketinin propagandası değil mi? Çocuk, o yaşlarda beyni yıkanmış bir şekilde… Büyüyünce artık ne malı kullanacağını öğrenmiştir.. Ne yaparsın? Zaten büyüdükten sonra , o çocuğu tutabilirsen tut. O , artık TV’de ne seyredeceğini çok iyi bilir… O kadar sanata ve tekniğe Maşallah hepsi de sahiptirler…
8.Nasihat çocuğu:
“Ben bu çocuğa günde yirmi kere söylüyorum . Dinlemiyor. Kafası almıyor.” Dayak çocukları olduğu gibi,nasihat çocukları da vardır. Bunlara önce anneleri nasihat eder : “Oğlum sigara içme..” (annenin kendisi sigara içer…) Babası nasihat eder : “Oğlum, sigara içme…” Bunu söylerken baba sigara içiyordur. Anne nasihat eder : “Oğlum dersine çalışsana..” Anne işsiz ev kadınıdır. Baba nasihat eder : “Oğlum ders çalışsana…” Baba işsizdir. İş de aramaz. Ailenin nasıl geçindiği belli değildir. Çocuğa herkes nasihat eder ; amcası, eniştesi, dayısı, halası, teyzesi öğretmeni, müdürü… “Oğlum akıllı ol ders çalış; haytalıktan vazgeç…” Çocuk yine bildiğini okur … Yine bildiğini okur. Çünkü nasihat çeken çoktur, örnek olan yoktur. En sonunda Baba nasihat etmekten vazgeçer ve : “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir…” diyerek ; en bilinen ; en etkili terbiye yollarına başvurur. Etkili olur mu? Onu hayat gösterir.
9.Ahret çocukları:
Bunlara küçüklükten itibaren Allah korkusu öğretilir. Öylesine korku sahibidirler ki; hiçbir işe girişemezler. Her şeyden korkarlar. En çok da Allahtan… Onun için hiçbir kötü şey yapmak istemezler. İşleri güçleri ibadet , namaz, cami ve Kuran’dan ibarettir. Bu durumu herkese de tavsiye ederler. N çok işittikleri söz : “O günah… O da günah.. O da günah..” Bu gül gibi çocuklar sonunda İmam olurlar; Mevlüthan olurlar; Hatip olurlar.. Ve güzel güzel bu dünyada, bu dünyayı anlayamadan, öteki dünyayı yaşarlarken; bir gün yaşlanır, yuvarlanır öteki dünyaya giderler. Sakin, huzur içinde; ve ebediyen Allahlarına kavuşurlar.
10.Ortadaki çocuk:
Genellikle anne baba ayrılmıştır. Çocuk nereye gideceğini şaşırmıştır. Anne’ye mi gitsin, yoksa babaya mı? Bilemezler… Giderek istenmediğini bilirler… Çünkü annenin de babanın da yeniden evlenmeye niyetleri vardır… Bu çocuklar genellikle nineler, dedeler elinde kalırlar… Bazen teyzeler , halalar büyütür onları. Genellikle de ,eğer bir yatılı okula yerleşemezlerse; iki arada bir derede derken; bir bakarsınız bunlar sokağın çocuğu olmuşlar. Öylesine sokağı benimserler ki; sokak ağzıyla konuşurlar; davranışları değişir; tersleşirler… Artık ne annenin, ne de babanın çocuklarıdırlar. Onlar kafayı üşütmezlerse, Allahın çocukları olurlar.
Burada “Eğitim” dedik ama daha çok eğitim dışı kalan bazı çocuklarımızın gidebileceği yönleri göstermek istedik. Bunların bir çok örneğini hayatta gördük, tanık olduk… Daha gerçek eğitim dışı kalmış; yanlış eğitim almış nice örnekler var. Gönül arzu eder ki, bu yanlış örnekler bir an önce saptansın ve gerçek eğitim kurumlarına ve rehberlere kavuşturulsun . Yoksa böyle çocuklar için dünya çok güçtür. Allah yardım etsin.