Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '13

 
Kategori
Anılar
 

Eğitimde bir fenomen: Erdoğan Toker

Eğitimde bir fenomen: Erdoğan Toker
 

Eğitimin çınarlarından: Erdoğan Toker


1961 yılının Eylül ayı olmalıydı. İlk öğretmen Okulunun Devlet Parasız Yatılı test sınavlarını kazanmış, sözlü sınava girebilmek için sıramı büyük bir heyecanla bekliyordum. O an gelip, sınıfa girdiğimde, yüreğimin gittikçe artan dayanılmaz hızlı atışlarından dizlerimin bağı çözülmek üzereydi.

Sınav Komisyonundaki uzun boylu, esmer olanı bana bir matematik sorusu sordu; bunu gayet rahat yanıtladığımı anımsıyorum. Orta boylu, otoriter bir ses tonuna sahip olanı Türkçe konulu sorular sordu; ünlü bir şairimizden bir şiiri ezbere okuyup okuyamayacağımı sordu. Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi” şiirini okumaya başladım. Şiiri bitirmeden: “Çıkabilirsin…” dedi.

Sınavı kazanmıştım. Bana Türkçe sorular soran öğretmen Erdoğan Toker’di. Derslerine girdiği her öğrencinin mesleki kişilik kazanımında büyük etkiler yaratmış, çoğumuz için bir idol olmuştu.

Okulların açılışının daha üçüncü günüydü. Aklımda kaldığına göre, İskenderun’da Atatürk Heykeli, bir gericinin  baltalı bir saldırısına uğramıştı. Erdoğan Toker kompozisyon dersine girdi ve kağıt kalem çıkarmamızı istedi; İskenderun’da meydana gelen bu menfur olaya ilişkin duygu ve düşüncelerimizi yazmamızı istedi.

Ertesi gün, elinde yazdığımız kağıtlarla sınıfa girdi ve sınıftakileri şöyle bir süzdükten sonra:

“Yusuf Savaş kim?” diye sordu.

Ayağa kalktım ve:

“Benim…” dedim.

“Aslanım seni tebrik ediyorum, yazdığın güzel ve etkili yazıdan dolayı sana on numara veriyorum.” dedi.

Erdoğan Toker’e olan ilgim, ilgi ölçülerini de aşan hayranlığım bundan sonra başladı.

Okulu bitirdikten sonra, gidip görev yapacağımız her türlü yoksunluk ve olanaksızlıklarla dolu köylerimizin gerçeklerini anlatıyor; görev yapacağımız köyleri ilk görüşümüzde psikolojik bir yıkımla karşılaşmamak için bizi hazırlıyordu.

Erdoğan Toker, artık bizim için bir fenomendi. Özellikle benim için  öykünülecek bir prototip, bir idoldü. Meslek yaşamım boyunca, Erdoğan Toker gibi öğrencilerim üzerinde dayağa-köteğe değil de, saygınlığa dayalı bir otorite yaratmaya çalıştım.

2013 yılının Haziran ayında yani kırk dokuz yıl sonra Erdoğan Öğretmenimin telefon numarasını buldum ve onu aradım. Telefondaki ses tonumdan, aradan geçen bunca zamana rağmen, onun beni hemen anımsaması beni gururlandırdı.

Tarih 18 Temmuz 2013. Erdoğan Toker’le İstanbul Kadıköy İskelesi yakınlarındaki bir çay bahçesinde bir araya geldik. Karşımdakine baktım ve gördüm ki; O, artık bir fenomen değil, eğitimin çınar ağaçlarından birisiydi. O’nun aynı ses tonu, aynı konuşma tarzı beni çok eskilere, öğrencilik yıllarıma götürdü.

Bu yeniden karşılaşma, bende son derece değişik duygular yarattı.

Sevgili öğretmenim, ağabeyim, meslek idolüm… Yurdumuz senin gibi idealist, insanı seven, Atatürk ilkelerinin cesur savunucusu öğretmenlere ihtiyacı vardır.

Korkarım ki, sizin ve ardınızdan bizim gibi eğitimci kuşakların sonu görünüyor; çağdaş aydınlıktan, sonu meçhul bir karanlığa doğru sürükleniyoruz.                                                                                      

Önümüzü görmeye yardımcı olacak, elimizdeki feneri de bizden aldılar.

 

 

 

 
Toplam blog
: 13
: 249
Kayıt tarihi
: 19.04.13
 
 

Şanlıurfa Viranşehir doğumluyum. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü bitirdim. Çeşitli ..