Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evli adama aşk 1 -Gerçek hayat

Evli adama aşk 1 -Gerçek hayat
 

Bahsettiklerinden epeyce alt üst olduğum için, bana yazdıklarına tekrar bakabilmem biraz zaman aldı. “Adam evli!” diye yazmıştı en son. “Ah!” dedim içimden. Keşke âşık oldum diye yazdığında “tam benim konum” diye ahkâm kesmeseydim. Ne diyeceğim ben şimdi bu kıza?

Gözlerimi, kucağımdaki 14” ekrandan karşımdaki dev ekrana çevirdim gayri ihtiyari. Her zamanki Digiturk akvaryumumda her zamanki balıklarım salınıyor. Ama birini yeni koymuşlar. Ne laciverti, ne kırmızısı tanıdık. Bütün balıklarla bir ayı aşkındır birbirimizi seyrediyoruz. Ben kendimi yalnız hissetmeyim diye eşlik ederler bana. Ne zaman istesem kumandamın ucundan ekrana yansıyorlar. Hiç üşenmezler. Yeni bu kırmızılı lacivertli... Kuytuda temkinli yüzüyor. Kesin yeni...

Arkadaşım yazmaya devam ediyor. İlgiyle okuyorum birbiri altına sırayla çıkan satırları. Birbuçuk, iki yıl kadar aynı iş yerinde çalışmışlar ama adam şimdi adam iş değiştirmiş. Beraber çalışırlarken de belli belirsiz bir şeyler varmış aralarında ama benimki konduramıyormuş adama. “Niye konduramıyormuşsun?” dedim. Malum müdürüymüş ve hoşlanabileceğine aklı kesmiyormuş benim safımın. Canım arkadaşım benim. Aşk bunları dinler mi sandın sen?

İçime doğmuş sanki. Hemen ekledim “Adam evli mi?” Harbi harbi evet dedi. Okkalı bir küfür salladım gayri ihtiyari. Yazmışım da. O an dağıldığım andır işte. Yahu ben de evliyim. Yani ben de her an güme mi gidebilirim? İmzayı attık diye garantide değiliz. Bunu elbet bilirim. Yine de asıl canımı sıkan şey, bu gerçek her karşıma çıktığında hortlayan korkulara yenik düşmek

Benim kız hemen savunmaya geçiyor.

- Ben ona birlikte çalıştığımız süre boyunca hiçbir şey demedim. Ayrıldıktan sonra bu hıyar bana telefon etmeye falan başladı.

Öfkem devam ediyor.

- Canı sıkılıyormuş demek. Sen de o aradıkça mutlu oldun tabi inceden. Değil mi?

- Evet.

- Tırsıyorsun da bu arada. Kaptırmayayım kendimi hesabı?

- Evet. Biz bununla buluştuk.

- İyi halt ettiniz.

- Ben kendimi çok zorladım buluşmamak için ama bakmışım buluşmuşuz.

Allahım insan aşık olunca ne de güzel bahaneler üretebiliyor. Sanırım kalbin ve beynin en üretken dönemi aşk vakitleridir.

- Seda adaımın yanında otururken kalp atışlarını duydum. Asıl bu beni mahvetti.

- Atar tabi adamın kalbi. Sen yasak elmasın nitekim güzelim. Bu arada adamın kalbine stetoskop koymadıysan nasıl duyun ulan atışlarını?

Bu sorunun cevabını vermesini aslında istemiyorum. Ya da şöyle diyeyim. Cevabı biliyorum da söylemesini istemiyorum. Sanki o zaman işler daha az karmaşıklaşacak. Benim baş işim aşk. Ama gittikçe battığımı hissedebiliyorum. Aklımda hep o iki kelime alt yazı modunda beni taciz etmekte. “Adam Evli”… “Adam Evli” … “Adam Evli”…

Arkadaşım bir şeyler daha yazmış. Yakalayamıyorum son eklediklerini. Görebildiğim ilk satırdan okumaya devam ediyorum.

- Ama hıyar şimdi evli olduğunu hatırladı.

Kızgınlığım devam ediyor.

- O kısmı unutacağını sana hiç söylemiş miydi?

- Yoo… Ama benle buluştuktan sonra kaçar oldu. Bak kaç gündür aramıyor.

- Bir kere mi buluştunuz?

- Evet.

- Evliliğini konuştunuz mu?

Ben hafiften olaya aldatılan kadın açısından bakıyorum doğal olarak. Merak ediyorum adamın evliliği mutsuz muymuş? Eğer mutsuzsa sevineceğim çünkü konunun benimle alakası kalmayacak o vakit. Bu dediğime kendim de inanmıyorum aslında. Aldatan koca yeni kadına mutlu evliliğim var demez ki. Ya ne boktan işler bu işler.

- Hayır evliliğinden konuşmadık. Büyünün bozulmasını istemedik ikimiz de. O bana aşk filan ilan etti.

Bu adam melek mi? Şeytan mı?

- Anlıyorum hayatım. O kaçıyor diye sen şimdi hepten aşık oldun değil mi ?

- Evet. Sanırım bunun da etkisi var.

İkimizin de sinirleri bozuldu yazdıklarımızdan. Gülüyor benimki.

- Ha haaa…. Özlemişim kız seni. Sen neler yapıyorsun.

Belli ki bu tatsız konuya ara vermek istiyor. Ona katılmamak elimde değil. Ben de daraldım.

- Güzelim işte biz de müstakbel oğlumla blog yazıyoruz. Şiir yazıyoruz. Dergilere siparişle yazı hazırlıyoruz.


Aniden konuya dönüyor dengesiz.

- Ya şimdi ben bu herife ne diyem? Kendi gönlüme ne diyem?

- Bilmem? Her iki sorunun da cevabı kendini bu işte ne kadar harap etmek istediğine bağlı.

- Geçen akşam bir toplantıda yan yana geldik. Kedinin ciğere baktığı gibi birbirimize baktık. İşin ilginç tarafı ilk kaçamağı benim Seda. Başka kimseye ona baktığım gibi bakamıyorum. Bok var gibi âşık oldum.

- Valla iş evli adamla aşka gelince ben tam tarafsız düşünemiyorum.

- Ben de böyle bir duruma ilk kez düştüm. Çok feci bir şey. Arada birileri kalbimin üstüne oturuyor sanki ve o vakit ölüyorum ben Seda. Senin doğuma ne kadar kaldı canım?


Konuyu yine bana çeviriyor ama ben aldatılan kadının açısında takılı kaldım.

- Boşver şimdi beni. Karısını tanıyor musun?

- Hayır.

Tanısı birşey değişecek sanki. Benimki de soru.

- En son ne zaman aradı?

- 6 gün önce.

- Peki, 6 gündür niye aramıyor hıyar?

- Aramıyor işte. Hıyar da ondan!

Kızgın olsam da, arkadaşıma kıyamıyorum. Elimden ne kadarı gelirse o kadar yardım edeceğim ona. Belki de adam gerçekten âşık olmuştur benim arkadaşıma. Belki kötü bir evliliği vardır. Belki karısı aldatılmayı hak ediyordur? Hayır! Hayır! Kesinlikle kendimi kandırıyorum ben! Her şartta kalbi paramparça olacak arkadaşımın. Çok temkinli olması lazım.

- Bak ulan sen de sakın arama tamam mı! O arayana kadar bekleyelim. Ne düşündüğünü öğrenelim bence. Ona göre hareket et. İhale hep onda kalsın yani. Bence senin vicdanın adına, durum bu şekilde gelişirse daha rahat edersin.

“Tamam” diyor. “Gitmem lazım.” Bilgisayarı kapatıyorum. Az sonra eşim gelecek. Yemeği hazırlamaya başlıyorum. Aklımdan sürekli o alt yazı geçmeye devam ediyor. Kapı çalıyor. Benimki pek bir neşeli. Ağzında ıslığı… Sarılıyor. Karnımı seviyor. “Oğlun seni çok özledi” diyorum. “Günün nasıl geçti?”

 
Toplam blog
: 86
: 3134
Kayıt tarihi
: 09.10.06
 
 

Marmara İng. İşletme mezunuyum. Pazarlama bölümünde uzmanlaştım. Reklamcı olmak istiyordum. Olmad..