Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gebe Köpek

Gebe Köpek
 

Bir kışlanın bahçesini mesken tutmuşlardı kendilerine. Ne kanları asil, ne ırkları cins, ne de tüyleri şampuan parlağıydı. Basbayağı sokak köpeğiydi onlar.


Erkeği, boylu posluydu. Arka ayakları, sanki normalden de uzundu. Yürürken çok hafif sekiyor muydu, bilemedim bir türlü. Bir de is yanığı burnuna, ne hikayeler yazdım içimden, üç beş nöbetlerinde, türlü türlü.


Dişi olanı, e kadın ya, doğası gereği; biraz daha kırılgan, sanki daha bir çekingen ve nazenindi. Boyu hafifçe kısa, hatta inanın bana, gözleri hareli ve de sürmeliydi. Nazlıydı, işveliydi.


Gebe kaldı dişi olanı. Kısa zamanda büyüdü karıncağızı. Hareketleri yavaşladı. O, zaten varolan kırılganlığına, bir de hamilelik eklendi. Uzun uzun yatar oldu, yuvası diye bellediği mühimmat deposunun arka tarafında.


Eşi, erkeği, yoldaşı ve hayat arkadaşı; çevresinde dört dönüyordu, yavrulu dişisinin. An geliyordu, bütün kışla, gözlerimiz yaşlı seyrediyorduk onları. Erkek olanı bir ara kayboluyor ortalıktan ve sonra ağzında yiyeceklerle dönüyordu. Bir tek lokmasına dokunmadan, gebe dişisinin önüne koyuyor ve uzaktan, onun yemesini seyrediyordu. Saatlerce göz göze bakışıyorlardı.


Akşam üzerleri, dişi yerinden kalkıyor ve erkeği ile birlikte, ağır ağır yürüyüş yapıyordu. Belki inanmayacaksınız ama, gözlerinin içine bakıyordu erkek, sevdiği eşinin. Kısa yürüyüş son buluyor ve tekrar yerine yatıyordu.


Askerler, kendi istihkakları olan kumanyalarından da vermeye başladılar gebe köpeğe. Konserve balıklar, ekmekler, barbunyalar...Allah ne verdiyse. O erkeğinin; askerlere, yiyeceklerini kendileriyle bölüşen, tek tip giyimli insan evlatlarına bir bakışı vardı ki anlatamam.


Bir gün, mühimmat deposunun arkasındaki yerlerinde bulunamadılar. İki üç gün kendilerinden haber alınamadı. Koskoca alay, alt üst edildi ama yoktular.


Bir gece yarısı, bir-üç, cephanelik nöbetçisinin feryadıyla uyandı bütün koğuş:


“<ı>Aşıklar gelmiiişşşş...


Koşa koşa gittik, yıldızlı ve ay gibi parlak gecede, deponun arkasına. Tam sekiz tane yavrusunu, sarıp sarmalamış kendiyle, kocaman gözlerini bize dikmiş bakıyordu gebe köpek. Erkek olanı ise son derece gururlu ve mutluydu. Yanı başlarında dikiliyor, galiba yatmayı dahi akıl edemiyordu, heyecanından olsa gerek.


Tam kırk sekiz tane adamın aynı anda hüngür hüngür ağladığını, ben hayatımda bir kere gördüm. Hepsi de askerdi. Hepsi de dağ gibi yürekli, adam gibi adamlardı.


O gece sabaha kadar uyuyamadık. Yemekhaneciyi bulduk, karargah bölüğünden. Yiyecek ve süt temin ettik yavrulara ve yeni doğum yapmış annelerine.


Sabah olmuş ve tüm bölük, uykusuz kan çanağı gözlerimizle içtimadaydık. Bölük komutanı, nöbetçi subayından tekmilini alırken, çok işlek ve geniş bir caddeye bakan nizamiye kapısının önünden, müthiş bir araç fren sesi ile çığlık çığlığa bir feryat yükseldi. Kapanmaması için zor tuttuğumuz göz kapaklarımız sonuna kadar açılırken, yüreklerimiz cız etti.


Bölük komutanı, nöbetçi çavuştan, nizamiye bakmasını ve durumu kendisine rapor etmesini emretti. Yıldız Çavuş geri döndüğünde, rengi solmuş, gözleri yaşlı, ayakta zor durabiliyordu. Tüm gayretini topladı, bölük komutanının önüne geldi, esas duruşunu gösterdi, selamını çaktı ve kısa tekmilinden sonra, tir tir titreyen sesiyle durumu arz etti:


“<ı>Komutanım. Günlerdir eşine gözü gibi bakıyordu. Yavrularına doyamadı. Emredin, gidip, deponun arkasına, aşkının yanına defnedelim O’nu.


Tam bir hafta boyunca gebe köpek ağladı, uludu, yas tuttu. Sekiz yavrunun dördü öldü. Kalan dördüne bakmak istemedi. Koskoca yedi gün, bir an olsun ayrılmadı, erkeğinin gömüldüğü yerden. Ve sekizinci gün terk etti gitti orayı, bir daha gelmedi.


Kalan dört yavruyu, dört kişi aldı evine götürdü...Bir aşk böyle bitti.




@Geçen sene bugün "Ahmet Ümit'in Beyoğlu Rapsodisi": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=31673


@Geçen sene bugün "Lezzet Durakları'nda Mehmet Yaşin": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=31674

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..