Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '07

 
Kategori
Alternatif Enerji
 

Gerçeğin kıyısındaki boyut

Gerçeğin kıyısındaki boyut
 

Gözlerim açık, yatak odamın duvarını ve duvardaki saatimi görebiliyordum. Yatağımı ve bedenimi saran, hareket etmemi engelleyen bir enerjinin, tüylerimi diken diken yaptığını hissediyordum. Üzerime çöken ağırlığın etkisinden kurtulmak için, kabus gördüğüm zamanlardaki silkinme ve uyanma çabalarımda boşa gidiyordu. Bu bir rüya değildi, çünkü duvardaki saatimi görebilecek kadar uyanık olduğumun farkındaydım.

Yatağımın dibinde uçuşan tüllerin, sıcaktan bunaldığım için açtığım pencerenin tülleri olduğunu düşündüğüm sırada, uçuşan tülün altındaki inanılmaz güzellikteki bacakları farketti gözlerim. Bembeyaz bir ağırlığın üstüme geldiğini görerek silkinmeye çalıştım yatağın içinde çaresizce.

İstemediğim fakat engel olamadığım, korkuyla yaşadığım zevk dalgası yavaş yavaş üstümden ayrılırken, gözüm yine duvardaki saatteydi. Vücudumdaki uyuşma yavaş yavaş geçerken, elimi oynatabildiğimi farkettim.

Rüya olmadığına emin olduğum ve tüm benliğimi sarsacak kadar beni etkileyen bu enerji neydi? Zaman zaman korkulu bir rüya, zaman zaman inanılmaz ve adını asla koyamadığım bir zevk dalgası halinde gelerek beni hareketsiz bırakan güç ne olabilirdi? Gerçekle hayalin, hayalle rüyanın arasındaki ince bir çizginin tuzaklarımıydı yoksa ruhumun yaşadıkları? Belkide beynimin geri dönüşüm kutusundaki, işe yaramaz bilgilerden toparladığı son senaryolardan biriydi bedenime sunduğu.

Neyin gerçek, neyin rüya olduğunu anlayamadan, beynimizin hareket sistemini etkileyen ve kimi zaman bağırmamızı engelleyerek kabuslar görmemize neden olan gizemli güç, beynimizin bir oyunu değilse, gerçeğin kıyısındaki bir boyut olabilirmiydi? Uyumakla uyumamak arasında yaptığımız şekerlemeler misali bir teslimiyetmiydi acaba kendimizi bilinmeyene. Sesleri duyduğumuz halde uyuduğumuzu sandığımız zamanların yorgunluğundaki ince çizginin esrarı neydi?

Bilinmeyen ve tüm hareket sistemimizi etkileyen bu enerjiye karşı gönderilen dua ve benzeri pozitif enerjiler kimi zaman silkinmemizi sağlayarak bizi uyandırabilsede, anlamını bilmediğimiz bir ruh haliyle başbaşa bırakır bizleri çoğu zaman. İşte böyle zamanlarda beynimize uyan emrini vererek, karşı pozitif enerjiler yayarak olaya hakim olmak gerekir. Zamanla Sağlıklı bir ruha sahip olmak için, uyurkende beynimizin bir noktasını nöbetçi bırakacak bir sigorta sistemini devreye sokmasını öğrenebiliriz.

Düşüncenin inanılmaz gücü ve beynimizde biriktirdiğimiz korkularımız, bizleri farkında olmadan gerçeğin kıyısındaki boyuta atabilir. Sadece korkularımız değil, cinsel açlıklarımız ve aşırı isteklerimizde bizleri bu boyuta taşıyabilir kimi zaman. Gördüğümüz rüyalar ve ruhumuza bir anda hakim olduğuna inandığımız bu tip etkileşimler, zaman zaman günlük yaşamımıza da olumlu yada olumsuz etki yapabilir. Kabus gören bir insan uyandığında, oh çok şükür yatağımdayım diyerek yaşama daha farklı bakabilir.

Bu beyin etkileşimlerinin bir enerji boşalması olduğunun bilincinde olarak, rüyalarımızda gördüklerimizi yada buna benzer enerji akımlarını gelişigüzel yorumlayarak ruh halimizi bozmamalıyız. Mümkün olduğu kadar pozitif düşünerek ve doğacak güneşin yepyeni umutları getireceğinin bilincinde olarak koymalıyız başımızı yastığımıza. Unutmamalıyızki, beynimiz ve gerçeğin kıyısındaki boyut birbirine çok yakındır. Beynimizin karanlık arka sokaklarındaki gizemi çözmeye çalışarak psikolojimizi bozmamalıyız. Stresten uzak kalmaya çalışarak, bizlere sunulan yaşam dekorunda gizlenmiş minik mutlulukları ortaya çıkarmalıyız. Yaşamın zor senaryosunda aldığımız ağır rollerin sahne aralarında, perdeyi aralayarak bizlere ihtiyacı olan sevdiklerimize tebessüm etmeyi bilmeliyiz.

METİN ÖZKAYA

 
Toplam blog
: 116
: 3217
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İstanbul' da doğdum. Antikacı, saray restoratörü ve eksperim. Antika konusunda 50’ye yakın belgesel ..