Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '07

 
Kategori
Eğitim
 

Gidemesek de gelemesek de Geyiksuyu Yibo bizimdi

Geyiksuyu Yibo merkez ilçeye bağlı olmasına rağmen gidip gelemediğimiz, kendi kaderiyle baş başa olan bir okulumuzdu. Özellikle terörün yoğun olduğu dönemde tamamen unutulmuştu. Kış aylarında yoğun kar yağışı nedeniyle yollar kapanır haftalarca ulaşıma açılamazdı. Terör olaylarının sıklıkla meydana geldiği yerlerden biriydi. Hatta bölgede isyan denemeleri yapıldığı, yaşlıların gençleri uyarmak için adeta dizlerine kapanıp yalvardıkları söyleniyordu. Yaşlıların bir çoğu Dersim isyanına tanık olmuşlar, sonuçlarını yaşayarak görmüşlerdi. Ama gençlere söz geçirmeleri mümkün olmamıştı.

Okullara ve öğretmenlere cephe alındığı dönemde geyiksuyu Yibo’nun öğretmenleri de saldırıya uğramış ne yazık ki bir kaçı şehit edilmişti.

Okulda durumun çok kötü olduğu yönünde duyumlar alıyordum. Bir fırsat yaratıp okulu ziyaret etmek niyetindeydim. Bahar mevsiminde bir sabah yola çıktık. Karşılar Karakolu’ndan sola döndük. Yemyeşil ormanların içinde hemen on metre ilerinizde ne olduğunu bilmeden, daha önce buralarda meydana gelen olayları düşünerek ilerliyorduk. Belki de düşünen sadece bendim. Çünkü diğer arkadaşlar yöreye alışıktı ve bu yörenin çocuğuydular. Durumumu tahmin edebiliyorsunuz sanırım. İçimde bir ürperti vardı. Bir an önce ormanlık alandan kurtulmayı istiyordum. Nihayet Geyiksuyu Köyü’ne yaklaşmıştık.

İlk gözümüze çarpan yine bizim okulumuz oldu. 1940’lardan kalma kışla olarak inşa edilmiş görkemli bir bina vardı karşımızda. Geyiksuyu Yibo bu kışla binasında eğitim-öğretime devam ediyordu. Okul müdürü kıdemli bir meslektaşımızdı. Yıllardır o okulda çalışıyordu. Okulu gezdik. Bina eskimiş, tamiratla toparlanabilir olmaktan çıkmıştı. O kadar büyüktü ki okulu ısıtabilmek bile başlı başına bir sorundu.

Öğrencilerimizin burada okuması zorunluluğumuzun getirdiği bir sonuçtu. 1997’de başlanan Aktuluk Yibo inşaatı devam ediyordu. Yıl 2000 olmuş hâlâ tamamlanamamıştı. Aslında okulu ziyaret amaçlarımdan birisi de öğrencilerin hangi köylerden bu okula geldiği idi. O nedenle tek tek sınıfları ziyaret ettim. Öğrencilerle sohbet ettim, hangi köyde oturduklarını sordum. Gördüm ki öğrencilerin çoğu Çiçekli ve Nazimiye tarafındaki köylerdendi. Aileleriyle görüşemeden aylarca buralarda kalmak zorunda kalıyorlardı. Düşünebiliyor musunuz 8-10 yaşındaki çocuğun anne ve babalarını görmeden, onların sevgisinden ve dokunuşundan uzak yaşamalarını. Onlar için bir şeyler yapmalıydım. En azından hafta sonlarında aileleriyle buluşabilmelerini sağlamalıydım. Bunun da yolu Aktuluk Yibo inşaatını bir an önce tamamlamak ve bu çocukları oraya almaktı. Tespitlerime göre Geyiksuyu Köyü’nde yaşayan 25 kadar öğrenci vardı. Onları istekleri halinde birleştirilmiş sınıflı bir okul açarak burada bırakacaktım.

İl merkezine dönünce durumu çalışma arkadaşlarımla görüştüm.

Aktuluk’ta yapmakta olduğumuz Yibo inşaatını hızla tamamlamamız gerektiğini, Geyiksuyu Yibo’nun Aktuluk Yibo’ya aktarılmasının doğru olacağını belirttim.

Ben bunları söylerken arkadaşlardan biri bıyık altından gülümsedi:

“Hayrola? ” dedim.

“Müdürüm, daha önceki milli eğitim müdürlerimiz de sizin gibi düşündüler ama hiç birisi bu okulu o köyden almayı başaramadı. Onların ulaşamayacağı hiç kimse yok. Cumhurbaşkanı Demirel’e bile ulaştılar. Okulun o köyden alınmasına engel oldular.” dedi.

Arkadaşın söylediklerinde haklılık payı vardı. Tuncelililer Türkiye’nin pek çok yerinde etkili bir gruptu. Bir ayakları yurt dışında, bir ayakları Ankara’da, bir ayakları İstanbul’da, Adana’da, İzmir’de, Bursa’da, Aydın’da hemen her yerde varlardı. Her dönem mecliste Tunceli kökenli bir çok milletvekili bulunuyordu.

Sistemin nasıl işlediği hususunda da uzmanlaşmışlardı. O nedenle verdikleri şikayet dilekçeleri çoğu zaman bakanlık, valilik, milli eğitim müdürlüğü gibi dağıtımlıydı.

Burada eski bir milli eğitim bakanlığı bürokratı arkadaşımızın Ovacık ile ilgili olarak ilginç bir anasını anlatmadan geçemeyeceğim. O Ankara’da görevliyken:

“Tunceli Ovacık’tan bir heyet geldi. Sizinle görüşmek istiyorlar. İçeri alalım mı? ” diye sormuşlar. Arkadaşımız heyeti kabul etmiş, heyetin lideri:

“Müdürüm, sizden küçücük bir ricamız olacak. Bizim ilçede görev yapan çok bilgili, çok tecrübeli bir Yibo müdürümüz var. Biz onun bilgisinden, tecrübesinden yeterince yararlandık. Bu arkadaşımızın bilgi ve tecrübesinden başka yiboların da yararlanmasını istiyoruz.” demişler. Sonuçta ince diplomasi sonuç vermiş, okul müdürünün görev yeri değiştirilmiş.

Bu durumda benim de ince bir diplomasi izlemem, tereyağından kıl çeker gibi bu sorunu çözmem gerekiyordu. Aslında Adana’da ağzım çok yanmıştı. Adana için çok yararlı ve gerekli olan bir çok kararı kamuoyu tepkileri nedeniyle daha doğrusu dar bir grubun kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdiği kamuoyu tepkileri nedeniyle hayata geçirememiştim. Bütün bunlardan ders almalı, hata yapmadan bu işi sonuçlandırmalıydım.

Aktuluk Yibo’nun tamamlanabilmesi için yoğun şekilde çalışmaları izlemeye başladım. İnşaatın erken bitmesi müteahhidin işine gelmiyordu. Ona rağmen inşaatın bitirilebilmesi için gereken tüm ödeneği ayırdım.

Diğer taraftan ilin milletvekillerine etraflıca neden Geyiksuyu Yibo öğrencilerinin Aktuluk Yibo’ya alınması gerektiğini anlattım. Vali beye çok detaylı bilgi verdim. Muhalefet milletvekili olmasına rağmen Kamer Genç’i ikna çalışmasına giriştim. Bakanlık üst bürokratlarını bilgilendirdim. Hatta durumdan o zamanın başbakanı rahmetli Bülent Ecevit’in haberdar olmasını sağlamaya çalıştım. Yoksa sonuç almam mümkün olmayacaktı.

Bütün bunlar olurken Geyiksuyu sakinleri harekete geçmişlerdi. Büyük gruplar halinde köylüler geliyordu ziyaretime:

“Biz okulumuzu kapattırmayız, başbakana, cumhurbaşkanına gideriz. Yüzlerce çocuğun bulunduğu bir okulu kapatamazsınız. Biz çocuklarımızı Aktuluk’a göndermeyiz.” diyorlardı.

Dilimin döndüğünce onları iknaya çalışıyordum. Ama onlar boş durmuyorlar tüm makamlara müracaat ediyorlardı. Hatta daha önce ikna ettiğimi zannettiğim siyasileri ve üst bürokratları ikircikli davranmaya itebiliyorlardı. Allah’tan Yibodaki bayan öğretmenimizden birisi o köyden birisiyle evliydi. O öğretmeni köyde bırakarak okulun birleştirilmiş sınıflı ilköğretim okuluna dönüştüreceğimi, köy çocuklarının mağdur edilmeyeceğini söylüyordum. Bazıları ikna oluyor ama bazıları diretiyordu. Sonuçta kararlı olduğumu gördüler, girişimlerinin boşa çıktığını fark ettiler, kaderlerine razı oldular

Geyiksuyu Köyü’ne birleştirilmiş sınıflı ilköğretim okulu açarak o köyden evli öğretmeni görevlendirdik. İnşaatı tamamlanan Aktuluk Yibo binasına önce Geyiksuyu Yibo’yu taşıdık. Sonra da okulun adını Aktuluk Yibo olarak değiştirdik. Bu suretle öğrenciler ve öğretmenler önemli ölçüde rahatladılar.

 
Toplam blog
: 114
: 860
Kayıt tarihi
: 29.12.06
 
 

Osmaniye Düziçi doğumluyum. Sınıf öğretmenliği, ilköğretim müfettişliği, il milli eğitim müdürlüğ..