Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '09

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Göçmen kahvesi

Göçmen kahvesi
 

Anadolu-Türk toplumsal yapısından fazla, göçmen nüfusu ve çeşitliliğine sahip başka bir sosyal yapı var mıdır, bilemiyorum? Toplama göçmenlerden kurulu, toplama toplumları kategori dışında tutuyorum tabi. Sanıyorum yoktur değil mi? Bu durumun pek çok tarihi, siyasal ve sosyolojik nedeni var muhakkak.


Anadolu topraklarının böylesine bir, medeniyetlerin, adeta yolgeçen hanı haline getirdikleri coğrafya olması, belki de en kök neden. Bin yıllar boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış bulunması, sayısız savaşa ve barışa, caniliğe ve tefekküre, bağnazlığa ve aydınlanmaya kucak açması. Bağrında yetiştirdiği sayısız kahramanları, devlet adamları, ozanları, şairleri, edipleri, ilim adamları...


Anadolu, bir kilim. Ve öyle bir kilim ki üzerindeki motifleri, ilmek ilmek dokunmuş hikayeleri, nev-i şahsına münhasır özgün renkleriyle asla taklit edilemeyecek bir kadim kültürün sosyolojik fotoğraflarını barındırıyor içerisinde.


Şimdi bir düşünelim bakalım. Bu topraklarda “göçmen” ya da “muhacir” sıfatına haiz insanlarımızın, nerelerin, bazılarının hangi vatan topraklarının göçmeni olduklarını, aklımıza getirebildiklerimiz itibarıyla hatırlamaya çalışalım.


Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya, Bosna, Kafkasya, Sefarad göçmenleri hemen ilk aklıma geliverenler. Ki bunların içerisinde de alt kollara ayrılanlar var. Mesela Yunanistan göçmenleri; Selanik, Kozana, Kılkışlı muhacirleri gibi ayrılıyorlar. Ya da Kafkas göçmenleri; Çerkez, Çeçen, Karapapak, Karaçay, Adige gibi.


Aslında ben bu yazımda size “göçmen kahvesi”ni anlatacaktım ama bizim girizgah oldu konunun tam göbeği. Neyse affınıza sığınıyor ve sadede yani başlığa geliyorum.


Bu anlatacağım göçmen kahvesinin sahipleri Bulgaristan göçmenleri. Hani şu bizim Şumnu’nun, Kırcaali’nin kızancıkları yani.


Balkan göçmenlerinin kahve tiryakiliğini bilmeyenimiz yok gibidir. Halk arasında “neskafe” genel adıyla bilinen hazır kahveyi, Bulgaristan göçmenlerimiz genelde olduğu gibi, öyle suyu kaynatıp, süt ya da süt tozu ilave edip, üzerine hazır kahveyi de ilave ederek yapmazlar. İşi bilenlerin, yazının sonunu getiremeden mutfağa koştuklarını görüyorum buradan. Lütfen efendim, bari yazımı sonuna dek okuyunuz. Belli mi olur, belki de yanlış bir şeyler söyleyiverir, güzelim göçmen kahvesinin tadını kaçırırım.


Bir fincanın içine tercih edildiği miktarda hazır kahve konulur. Yine tercih edildiği ölçüde toz şeker ilave edilir. Hemen birkaç damla su, kahve-şeker karışımının üzerine damlatılır ve çay kaşığı yardımıyla karıştırılmaya başlanır. Köpüksü bir krema elde edilene kadar ki bu süre birkaç dakikanızı alacaktır, karıştırılmaya devam edilir.


Cezvede, süt kaynatılır ve boş fincanlara konulur. Sütün üzerine de, elde ettiğimiz köpüksü krema ilave edilir. Fincan tabağının yanında bir çay kaşığı ile servise hazır hale gelir. Bu çay kaşığı, kahveyi içenlerin, arzu ederlerse üzerindeki kremayı kaşıkla da tadabilmeleri içindir.


Evet, artık mutfağınıza koşturup, göçmen kahvelerinizi hazırlayabilirsiniz. Yalnız sakın ola ki sıkılıp da karıştırma işinden ödün vermeyiniz. Köpüksü kremayı elde edemeden göçmen kahvesinin tadına varabilmeniz mümkün değildir zira.


Diğer Kahve Yazılarım:


@ "Gece Gibi Siyah, Cehennem Kadar Sıcak, Kadın Gibi Lezzetli": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=85517

@ "Bir Fincan Kahve Olsam": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=85342

@ "Starbucks, Etiyopya'ya Telif Ödeyecek": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=38905

@ "Papadoxurus'un Poposundan Kopi Luwak İçer miydiniz": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=37661

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..