Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '08

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Golf Hıncal Uluç'un dediği gibi: "Türkiye'yi kurataracak spor!" mudur?

Golf Hıncal Uluç'un dediği gibi: "Türkiye'yi kurataracak spor!" mudur?
 

Golf!.. Türkiye'yi kurtaracak spor!.. (MU?)

”Başlıktaki cümlemi tekrar okuyun ve deyin ki..

"Hıncal gene abartmış!.."

Ben abartmaya devam edeceğim..

Çünkü ben, Turizmin bu ülkenin refah seviyesini katlayacak, binlerce aile, milyonlarca insanı hem de çok iyi gelirlerle iş sahibi yapıp besleyecek bir sektör olduğunu biliyorum.

Ben Türkiye'nin imkânlarının yarısına sahip olmayan Akdeniz ülkelerinin, başta İspanya, İtalya ve Yunanistan, turizmden neler kazandıklarını biliyorum.

Ben 50 yıllık gazetecilik yaşamım boyunca Turgut Özal dışında Turizme inanan bir devlet adamı, ya da iktidarın gelmediğini de biliyorum.

Turizmi bir devlet politikası yapamadık, bir türlü..

Turizm Bakanlığı'nı ciddiye almadık. Koalisyonlarda parti pazarlıklarında "Üste" verdik. Ya da parti içi muhalif olabilecekleri susturmak için "Al sana koltuk, otur" denecek bir makam diye kullandık. Bugün de durum bu..

Bugün bu ülkenin ne Turizm Politikası var, ne de Turizm Bakanı..

Tersine "Turist ahlak götürür" diyen bir görüş iktidarda güçlü.. "Bana bunu mu layık gördünüz" diye burun kıvıran bir de bakanımız atlama tahtası diye kullanmaya bakıyor.

İşte bu Türkiye'de turizmin İspanya, İtalya, Portekiz, Yunanistan düzeyine gelmesinden söz ediyorum..

Kullanacağımız koz golf!.. Ve de kullanmaya başladık..

Ben golfün bir yörenin kaderini nasıl değiştirdiğini, 80'li, 90'lı yıllarda giderek, görerek yaşadım ve yazmaya başladım..

Ne dediğimi gayet iyi bilen bir lider, Ahmet Ağaoğlu, "100 Golf sahası" diyerek nihayet kurulabilen federasyonun başkanı oldu ve kolları sıvadı.

Golfün ülke turizmi, tanınması, zenginliği ve refahı için ne demek olduğunu idrakten yoksun bazı kafaların çağdışı kalmış klişe sloganlarına rağmen Türkiye'de, özellikle de Akdeniz sahillerinde golf alanları artmaya başladı. Bugün bu sayı 18. Turizm Bakanlığı lütfedip onaylarsa, 69 golf sahası da yolda..

İşte bu 18 sahalı Türkiye, bu ayın başında Avustralya'da yapılan oylamada, 210 sahalı İtalya ve 108 sahalı Avusturya'yı geçerek 2012 Dünya Amatör Golf Şampiyonasını organize etme hakkını aldı. Hem de 92 delegenin 76'sının oyunu ilk turda toplayarak..”

Hararetli bir golf destekçisi olan ve bir defasında: “vaktiyle Antalya yöresinde golf turizmini ben başlattım”, bir defasında da "Eğer doğayı ve ülkenizi gerçekten seviyorsanız, golfü alkışlamanız, golfe sahip çıkmanız gerek.." diyen Hıncal Uluç’un yazısının bir kısmı…

Ben de galiba orman alanlarının yerine golf sahası yapılması projelerine her fırsatta destek veren Uluç’un da sözünü ettiği, “Golfün ülke turizmi, tanınması, zenginliği ve refahı için ne demek olduğunu idrakten yoksun bazı kafalar” sınıfına giriyorum. Açıkçası sınıfımdan da fazla utandığım yok, golf sporuna karşı düşman değilim, burjuva sporu falan diye aşağılamıyor, tam tersine hoşça da bir spor olduğunu olduğunu düşünüyorum golfün.

Amma velakin beni golf sayesinde ülkemize akacak mangizlerden daha fazla ilgilendiren bazı bilgiler var.

Birincisi; 'Bir golf sahasının yıllık kimyasal gübre ve ilaç kullanımının, tarımda kullanılan miktarın altı katı olması. Yer altına sızarak su kaynaklarının ya da çevredeki yüzey su kaynaklarının kirlenmesine sebep olan bu kimyasal maddelerin uzun vadede zaten sınırlı olan su kaynaklarımızın tükenmesine, kirlenmesine, içme suyu temini ve tarımsal sulamada ciddi sorunlar yaşamamıza neden olacak olması.

İkincisi; bir golf sahası için yılda hektar başına ortalama 10 bin ile 15 bin metreküp su gerekmesi, 100 hektarlık bir golf sahasının bir yılda tüketeceği su miktarının yaklaşık 1 milyon metreküp olup, bunun 12 bin nüfuslu bir yerleşimin ortalama yıllık su tüketimine eşit olması.

Kişi başına düşen 1100 metreküp kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumunda olan Türkiye’de beni ilgilendiren bu iki bilgidir. Eğer bu iki bilgiye önem veren başkaları varsa golf savunucularının onları da: “golfün Türkiye’yi kurtaracak spor” olduğuna değil bu iki bilginin yanlış olduğuna ikna etmesi gerekmektedir.

Ben golf turizminden para kazanılıp o paranın dışarıdan içme suyu satın almak veya çevresel felaketleri gidermek için iade edilmesine gerek olduğunu düşünmüyorum. Eğer sahiden bu golf, çevresel etkileri tolere edilebilir biçimde Türk turizmini uçuracak, binlerce insana iş imkanı sağlayıp yüz binlerce turisti ülkemize çekecek menemlikte bir şeyse içim acıyarak ona evet bile diyebilirim. Ama o zaman da aklıma, bizim nasıl ve niçin İspanya, Yunanistan gibi bizden daha fazla ve daha paralı turist çeken ülkelerle golf sahası konusunda aşık atmaya çabaladığımız geliyor. Eğer golfçülük böyle kârlı karlı bir işse, İspanya, Yunanistan gibi ülkeler neden Akdeniz’de bu tekeli de ellerinde tutmayacak da bizi golfün kralı yapacak. Diğer Akdeniz ülkeleri golf düşmanı mı yoksa yeşil alanları mı bizden kıymetli? (o ülkelerde de golf ve çevre meselesi ciddi biçimde tartışılır)

Tekstilde ihracat devi olmamızla aynı şey olur bu da olsa olsa. Avrupalılar tekstil sanayinin doğurduğu kirlilikten kaçınabilmek için bu sanayiyi bizim gibi çevre, kirlilik umurunda olmayan ülkelere yıkar, bizde tekstilde çok satıyoruz, dünya deviyiz, en çok satış bizde diye bol bol göbek atarız.

Golf-Çevre kaynak

cepecevre.com

Hıncal Uluç'un yazısının tamamı

sabah.com

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..