Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '16

 
Kategori
Tarih
 

Güncelin, tarihle imtihanı-2: Musul, Lozan'da "kaybedildi"mi; yoksa ondan "vaz mı geçildi"

Güncelin, tarihle imtihanı-2: Musul, Lozan'da "kaybedildi"mi; yoksa ondan "vaz mı geçildi"
 

Yakında, Kuzey Irak'ta "Güncelin tarihle imtihanı" yapılacak; bakalım, bu imtihanı kim başarı ile geçecek?


"TÜRKİYE'NİN FAKİR BİR ÜLKE OLDUĞUNU SÖYLEYEREK MUSUL'DAN PAY İSTENMESİ"; "İNGİLİZLERİ TATMİN ETMEK İÇİN GEREKİRSE MUSUL SORUNUNDA FEDAKARLIK YAPILACAĞININ" SÖYLENMESİ; "FAKAT BU ÖDÜNLERİN TAZMİNATSIZ VERİLMEYECEĞİ, BU TANZİMATIN MUSUL'DAN BİN KERE DAHA DEĞERLİ OLDUĞUNUN" İFADE EDİLMESİ...

Bundan ne anlaşılır ki?

Bir önceki bloğumda da anlattığım gibi, İngilizler, Lozan Konferansı'nın resmi görüşmeleri daha başlamadan onlarla yapılan ikili görüşmelerde bunu anlamışlardı...Ve sonunda,Türkiye'nin istediği tazminatı vererek Musul'u bizden almışlardı...

Bloğumun bu bölümünde de bunu anlatmaya çalışacağım.

*

Ancak, önce "zorunlu" bir açıklama...

Bir önceki bloğuma başlarken belirttiğim gibi, amacım, 12 ada tartışmalarından sonra benzer bir tartışma açmak değildir...Amacım, ABD'nin organize ettiği ve Türkiye'nin de bazı şartlarla katılım kararı aldığı; ancak Irak Başbakanı'nın, Türkiye'yi, Musul yakınında(Başika) bulundurduğu askeri birlikleri ile nedeniyle "işgalci" olarak gördüğü bir operasyon öncesinde, yakın geçmişe dönerek bölgede yaşanmış benzer olaylarla günümüz olaylarının(yani güncelle tarihi yüzleştirerek) daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesine yardımcı olmaktır...Hepsi bu.

*  *  *

MUSUL'UN ELDEN ÇIKMASININ ÜLKENİN BAŞINA BİR KÜRDİSTAN VE ERMENİSTAN TEHLİKESİ AÇACAĞI DÜŞÜNÜLÜYOR...

Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasından sonra Türkiye'ye dönen İsmet Paşa, Ankara Garı'nda büyük bir törenle karşılanmasına rağmen Meclis'te sert tartışmalara hedef oldu...Bu tartışmaların en önemlisi de "Musul'un elden çıkması halinde ülkenin başına bir Kürdistan tehlikesi çıkabileceği; Kürdistancıların, Ermenilerle birleşerek ülkeyi arkadan vurabilecekleri" düşüncesi ve endişesiydi:

Meclis'in bu tutumuyla Lozan Antlaşması'nın onaylanmayacağını düşünen Mustafa Kemal, erken seçim yaptırarak karşıt görüşlü milletvekillerini tasfiye etmiştir. Ne var ki, İkinci Meclis de, Antlaşma'nın imzalanmasından yana olmadı. Bu arada, Lozan Antlaşması'nın imzalanması için İsmet Paşa'ya yetki vermeyen Başbakan Rauf Bey ile Mustafa Kemal'in arası açıldı ve Rauf Bey görevinden ayrıldı. TBMM, ağır eleştiri ve tartışmalardan sonra 23 Ağustos 1923 tarihinde Lozan Antlaşması'nı onayladı(1).

*

İNGİLİZLERE DOSTÇA DAVRANILACAK...NGİLİZLERİ TATMİN ETMEK İÇİN GEREKİRSE MUSUL SORUNUNDA FEDAKARLIK YAPILACAK...AMA BU ÖDÜNLER TAZMİNATSIZ VERİLMEYECEK...

 İngiltere ve Türkiye arasında Musul konusundaki  ikili görüşmelerin yapılacağı İstanbul(Haliç) Konferansı'nın toplanmasından önce; İngilizlerin Ankara'daki "güvenilir kaynakları", Türk kamuoyunun ve Meclis'in Musul İngiltere'ye bırakıldığı takdirde ayağa kalkacağını; fakat aynı kaynak, yine de Türkiye'nin Musul için "savaşmayacağını" kaydetmektedir. Bu kaynağa göre askeri birliklerin yaptığı yığınak  bir "blöf" gösterisinden ibaret olduğunu kaydetti(2).

İlk elden başka bir İngiliz kaynağı da, "Mustafa Kemal ile İsmet Paşa'nın seçilmiş gazeteciler Ankara'da bir açıklama yaparak,'Batıcı' bir politika izleyeceklerini; başka bir deyişle İngiltere'ye 'dostça' davranacaklarını söylemişlerdir...İsmet Paşa da, ayrıca şunları ilave etmiştir: "İngilizleri tatmin etmek için gerekirse Musul sorunundan fedakarlık yapacağız...Şehrin ve Vilayetin  batı kesiminden vazgeçebiliriz...Fakat bu ödünleri tazminatsız vermeyiz! Büyük Asya Projemiz için bu tazminat Musul'da bin kere daha değerlidir"(3).

Mustafa Kemal'in, İngiltere'nin hayati çıkarının söz konusu olduğu bir bölge için, yeni bir savaşa girmenin, elde edilenlerin tehlikeye atılacağını düşünerek, Musul konusunda fazla ısrarlı olmadığını değerlendirmek mümkündür.

*

MUSTAFA KEMAL, BİR OLDUBİTTİ İLE MUSUL'U İŞGAL ETMEK İSTEYEN KOMUTANA GEREKLİ İŞARETİ VERMİYOR...

7 Ağustos 1924 yılında, Hakkari'de, İngiliz belgelerine göre "İngiliz-Irak" parmağı olduğu belirtilen Nasturi ayaklanmasını bastıran Cafer Tayyar Paşa, kendisine isyanı bastırmak için talimat veren Mustafa Kemal'e şöyle demiştir(4):

"İngilizler, Musul Vilayetini, Mütarekeden(Mondros Mütarekesi) sonra bir 'oldu bitti 'ile işgal ettiler. Aynı hareketi ben de yaparım. Eğer bu hareket, hükümetin politikasına uygun çıkarsa, Musul Vilayeti kazanılmış olur; aksi halde sorumluluk benim üzerime yüklenir. Siz de,'komutan bu hareketi hükümetin isteğine aykırı olarak yapmıştır. Kendisini 'divan-ı harbe' verdik, sorumlu tutacağız' dersiniz ve işi yine politika ile halledersiniz"...Mustafa  Kemal  ise cevaben aynen şöyle demiştir: 'Zaten sizi, bu işi böyle yapabileceğinizi düşünerek seçtim. Bu rastgele bir komutanın başarabileceği bir iş değildir. Bu hususta sizden eminim"

'Cafer Tayyar Paşa, bu cevap üzerine, "itimadınıza teşekkür ederim; herhangi bir sakatlığa meydan vermemek için, siyasi duruma göre, bana hareket zamanını tayin edecek bir işaret veriniz yeter paşam" demiştir.

Cafer Tayyar Paşa, Nasturi  İsyanı'nı bastırdıktan ve bu bölgeyi İngilizlerin etkisinden kurtarıp kontrol altına aldıktan sonra Mustafa Kemal'den beklediği işareti alamamıştır. Cafer Tayyar Paşa, bunu şöyle aktarır: '...İşte bu harekat esnasında, bana Ankara'dan en ufak bir işaret verilmiş olsaydı, Musul Vilayetini bir hafta; nihayet on gün içinde tamamen işgal edebilirdim'.

İngilizlerin, Türk askeri yığınağı için "blöf" tahmini doğru çıkmıştı sanki....

*

MUSUL'UN DEĞERİ 500.000 İNGİLİZ STERLİNİ MİYDİ?

Önce Musul'un tamamını istedik olmadı...Sonra yarısını almak için fırsat çıktı, bu fırsatı kullanamadık...Daha sonra, Musul'un tamamını işgal etmek için askeri harekat fırsatı çıktı; onu da kullanmadık...

Musul petrolünün Irak'ta kalan gelirinin %10'unu 25 yıl süre ile bize verilmesine razı olduk...Daha sonra da, 500.000 İngiliz sterlini karşılığında bu paydan da vazgeçtik(5)...

*   *   *

Böylece, hem Musul'dan; hem onun petrolünden mahrum kaldık; hem de 33 yıldır binlerce canımızdan olduğumuz ve bir o kadar da ekonomik kayba uğradığımız, Ermenistan ilişkili bir Kürdistan belasını başımıza sardırdık...

Ne derseniz deyin...

*  

Şimdi bekleyelim bakalım...

Yakın bir gelecekte, aynı bölgede ve aynı taraflar arasında nasıl bir oyun gündeme gelecek?...Kim kime ram olacak; kim kime kazık atacak...Bu oyunda bölge tarihini iyi bilen taraf kazançlı çıkacak...Daha doğrusu, "günceli tarihle yorumlayanlar" kazanacak...

 

cdenizkent

12-Ekim-2016

 

NOT : Planladığım bu "dizi blog" çok uzun soluklu olacaktı...Ama gördüğüm lüzum üzerine bu ikinci blogla, "blog dizime" son veriyorum...Bundan sonra "dizi blog" yazarsam ne olayım...

 

--------------------------- :

(1) M.Kemal Öke, Musul ve Kürdistan Sorunu(1918-1926), Ankara:  Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü, 1992, s.119

(2) PRO.FO.371/10077. E. 10622/1019/65(29.10.1923)'den A. g. y. (aynı yerde)

(3) PRO.FO. 371/10077 E. 3861/7/65(3.5.1924), M. Kemal Öke, A. g. y. s.132

(4) Feridun Kandemir, Hatıraları ve Söylemedikleri ile Rauf Orbay, İstanbul: 1965, ss.121-122

(5) PRO.FO.371/10077/E.3861/7/63(3.5.1924), M. Kemal Öke, A. g. y. s.133

 

NOT : Blog yönetiminden ricam, bloğumda koyu ve italik harflerle vurguladığım yerlerin aynen çıkmasıdır...Teşekkürler

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..