- Kategori
- Aşk - Evlilik
Havada aşk kokusu yok

Aşk her yaşta ve herkes için bir mutluluk iksiridir. Yaşam enerjisinin kaynağıdır.
İnsan denen varlık aşkla öğrenir, aşkla güzelleşir, aşkla olgunlaşır.
Hal böyleyken günümüz ilişkilerinde sıkça tanık olduğum ve üzüldüğüm durum aşka inanmayanlarla, aşkın içini boşaltanların giderek çoğalması…
35-50 yaş aralığında olanlar aşık olmak istiyor ama aşık olacak kimseyi bulamıyor. Kadında da,erkekte de bir güvensizlik,bir tetikte olma durumu…”Nerede o eski aşklar” ruh hali!
Ya da tam tersi...20-35 yaş civarında olanlar çabuk başlayan, çabuk sona eren, ardında hiçbir iz bırakmayan duygusallıktan ve saygıdan uzak ilişkiler yaşıyor! Yapay, kalitesiz, özensiz!
Aşk ciddiye alınmıyor artık .Herkes zorlu aşk hikayelerine bayılıyor ama zora gelmeyi istemiyor. Halbuki emek sarf ederek, gerektiğinde zorlanarak,yeri geldiğinde acı çekerek elde edilen aşk güzeldir.Tıpkı alın teriyle,hak edilerek kazanılan ekmek gibi! Kolay olan neyin değerli olduğunu gördünüz?
Aşkın ne olduğunu da unuttuk ya da bilmiyoruz. Herkes egoist. Karşısındakini kendine uydurmak istiyor,”ben değişmem o değişsin” diyor.
Halbuki gerçek aşk başkalaştırır. Sizden, sizin daha önce hiç bilmediğiniz başka bir siz yaratır. Bu değişim sizi daha iyi, daha duygusal, daha derin bir insan yapmışsa, size ve yaşamınıza bir mana katmışsa o güzel bir aşktır. Bir ilişkinin başında ve sonunda aynı kişiyseniz eğer yaşadığınız gerçek bir aşk değildir.
İnsan yaşamında kaç kere aşık olur? Bence bir, hadi bilemedin en fazla iki kez! Aşk gibi aşk sık yaşanmaz ve muhakkak eksik kalan bir şey vardır sonunda. Tamamlanamayan, bilinemeyen, yarım kalan bir cümle,bir hikaye! Hem mutluluk, hem hüzün vardır içinde. Bu iki karşıt duygunun bir arada yaşanmasıdır onu güzel kılan.
Kolay elde edilip, kolay vazgeçilen ilişkilere aşk demek aşka saygısızlıktır. Bugün birisine “ aşkım” derken bir süre sonra bir başkasına da aynı biçimde seslenebilen kişinin henüz hiç aşkı olmamış demektir. Bu yüzden diyorum aşka inanmayanlar, aşkın içini boşaltanlar çoğaldı diye…
Aşk “birisiyle ilişkisi olma” durumu değil, hayatındaki her şeyi “birisiyle ilişkilendirme” durumudur. Aşk denilen duygu ve aşık olma hali zorla yaratılmaz, kendiliğinden oluşur.
Oluştu ya sonra?
Aşk güven ve dürüstlük arar. Hem kadının hem erkeğin samimiyetini dener.
Aşk, cesaret ve kararlılık ister. Bunu da daha çok erkekten bekler.
Aşk tutkuyla ve şefkatle beslenmek ister. Bu kısım da daha çok kadınların payına düşer.
Aşk bir gösteriş aracı olmayı sevmez. En özel, en derin paylaşımın iki kişinin arasında kalmasını ister.
Aşk her zaman mutlu sonla biten bir pembe masal olmadığının bilinmesini ister. Ayrılıklar, kopmalar olsa da bıraktığı izden mutlu olmanızı ve kendinizi şanslı hissetmenizi bekler.
Aşk, gücünün denenmesini ister. Kuşkulara, kırgınlıklara ,anlamsız gurura düşmeden peşinden gelinsin ister.
Ve aşk varlığını hissettirir, canlılığını muhafaza eder. Bu yüzden gerçek aşkların arasına ne zaman, ne insan, ne mesafe girer.
Gönlünde aşk olan herkese mutluluklar, henüz yaşayamamış olanlara da aşk olsun diliyorum.