- Kategori
- Gündelik Yaşam
Helalleşelim hadi!
Hatip Dicle’nin durumu ile ilgili çok yazıldı, çizildi; yeni bir şey eklemeye gerek yok, bir tek en basit halini ifade etmek dışında!
Hani, detaylara girildikçe alan büyür ve en basit gerçek o detaylar arasında kaybolur gider ya; gitmesin işte!
Hatip Dicle’ye oy verenler kandırılmış durumdalar, hal bunu gösteriyor; ya da diyelim ki bile bile lades dedi…
En basit şekli ile kullandıkları oylar boşa gitmiş bir grup vatandaş var!
Kendi istek ve arzuları ile seçim sandıklarına giderek mühürlerini basmış insanların iradelerinin yok sayılıp da, yerine AKP’den milletvekili adayı hanımın geçmesi vatandaşın seçim hakkı ile dalga geçilmesinden başka bir şey değildir!
Hatip Dicle milletvekili olamayacaksa, onu destekleyen vatandaşlar oylarını kendilerine yakın buldukları başka birileri için kullanacaklardı; işte tam da bu yüzden kandırılmış oluyorlar!
Bu nedenle, en azından, seçim normal bir seçim değildir!
Yerine AKP’den vekil getirilmesi ise en basit hali ile seçimin üstüne yığılan şaibelerin katmerlenmesidir!
******
Mustafa Balbay, Mehmet Haberal’ın, efendime söyleyeyim, Engin Alan’ın tahliye taleplerinin reddi demokrasi adına pek ciddi bir sınavı tetikledi!
Ortada işlenen suç yok!
Delil yok!
Yine de hapisteler!...
Bir kere, en basit hali ile demokrasinin, yargının sınanıp da, başarısız not aldığı bir durumdur!
Mesela, tecavüz suçlusunu dahi salıveren bir yargının en geçerli sebebi: Yeterli delil yok!
Ayol, tecavüze uğramış bir kız, bir kadın var, salya sümük size sığınıyor, yine de delil bulamamaktan dolayı tecavüzcü salınıveriliyor; artık üç-beş ayrı eylemden sonra tutuklanıyor mu, vallaha artık emin değilim!
Diğer tarafta delil yok, diyelim “Gizli tanık” var; tecavüze uğrayan gerçek kişinin şikayeti ciddiye alınmıyorken, gizli tanığın dediğine inanabiliyorsa yargı; yani ne diyeyim, vallaha bilemedim?
******
Keyfiyet ciddi anlamda sorgulanır durumda; ne fena ki vatandaşların keyfiyeti ciddi anlamda sınırlanırken, mesele internet, mesela oyları; yine yok sayılan vatandaş hakları ve özgürlükleri ile keyfi kararlar alabiliyor adalet…
******
“Eşitlik” gerekçesi ile reddedilmiş; bakınız bu pek ilginç!
“Eşitlik” ilkesine sadık kalmak isteyen yargı öncelikle somut olmayan verilere dayanarak insan hak ve özgürlüklerini sınırlamaz!
Bu kadar basit, bu kadar net!
Tecavüzcüye sağlanan haklar ile suçu belli olmayanlara uygulanan yaptırımlar arasında böyle mantıksız, uçuk ve mesnetsiz dayatmalar karşısında kendini aklaması beklenen yargının; ki onlar da çok örselendi, verdiği kararların artık mantık çerçevesinde algılanması mümkün değildir, durum da zaten bunu göstermektedir!
******
Eşitlik ilkesi söz konusuysa, tüm dokunulmazlıklar kaldırılsın, mesela!
Nasıl ki seçimler sırasında yüz yıllar öncesinin hesabı yapılıyordu, dokunulmazlıklar kaldırılsın ve en fazla bekleyen dosyalar açılarak başlansın!
Madem eşitlik ilkesi esas, Cumhurbaşkanından, Başbakandan başlansın; eşitlik, adalet, demokrasi; hani ağızlarda çürüyüp giden sakızlar gibi, öyle buruk bir tat bırakmasın!
Cumhurbaşkanına ayrı, başbakana ayrı karar veren yargının eşitlik anlayışı da, durumdan yararlanan kişilerin kendileri hakkında verilen kararlardan memnun olup da, bir başkalarının yararlanmalarına tepki vermeleri de “Eşitlik” ilkesine aykırı!
Haa, bu arada, iş bulamayan, okuyamayan, borçlarını ödeyemeyen insanlar da “Eşit” olmak isterler; sizin gibi tatile gidebilmek, çeşit çeşit yemek isterler; çocukları okusun isterler, hani yani eşitlik babında…
******
İşte en basit hali bu!
Diğer türlüsü, adını siz koyun; içinize siniyorsa ne mutlu size, yani… Ne diyeyim? Demek ki her şeyiniz yolunda: Para pul derdiniz yok, işiniz tıkırında, kocanız kuma getirmemiş üstünüze, püfür püfür yaşıyorsunuz!
Ne mutlu! (Maşallah! Nazar değmesin!)
******
Tam tersi olanların çoğunlukta olduğu bir ülkedeyiz, kim ne derse desin, hangi araştırma grubu “Türkiye’de yaşayanlar mutlu!” derse desin!
Demokrasi varmış! Peh!
Eşitlik varmış… Hadi canım!
Yargı bağımsızmış… Kim inanır? Ancak Kadir İnanır!
******
Madem kaygıları var “Dokunulmazlıklardan faydalanma” konusunda, en basit çözüm tüm dokunulmazlıkların kaldırılmasında!
Eeee, hodri meydan der en basit düşünen insan!
Hatta verilmiş sözler de var; yandaşlar unutur da, unutmayanlar da vardır elbet; kısaca adalet, kısaca vatandaşlık hakkı, kısaca insan hakkıdır!
Öyle “Helalleşelim” demekle bitmeyen, gerçekten helalleşme gerektiren durumlardır ki; madem öyle, helalleşmeye “Dokunulmazlıkların kaldırılması ile” başla!
Önce bekleyen dosyalar açılsın, yargı bir kararını versin; her ne karar verirse versin, örnek oluşturacağı kesindir!
Helalleşelim hadi…