Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '11

 
Kategori
Deneme
 

İnsan beyni değirmen taşı gibidir

İnsan beyni değirmen taşı gibidir
 

Değirmende yalnız un mu öğütülür? (Sabahattin Gencal)


Su değirmeni gördünüz mü hiç. Sabit bir taşın üstünde dönen kocaman yuvarlak büyük bir taş. Dönen taşın ortasındaki delikten mısır, arpa, buğday …vb. akıtılır. Böylece un elde edilir. Taş, değirmenin altında suyun çevirdiği çarklara irtibatlıdır. Su kesilirse çark ve dolayısıyla taş da dönmez olur. İki taş arasındaki mesafe elde edilmesi düşünülen una göre ayarlanır. Taşın ortasından akıtılan daneler de belli bir düzene göre akar. Birden doldurulursa taş öğütemez olur.

Çok basitmiş gibi görünen değirmende çok ince hesaplar var.

Değirmenin genel görünüşü de güzel: Suyun kanaldan oluklara dolması. Oluktan hızlı akan suyun çarka vurması. Çark bölgesinde çağlayan gibi köpüren suların akması…

Ben bu anda değirmendeyim sanki. Görüyorum; ama anlatamıyorum. Aslında tasvire de gerek yok.Çünkü sadece değirmen taşından söz edeceğim. Daha doğrusu bir benzetmeyi nakledeceğim:

X diyor ki: “İnsan beyni değirmen taşı gibidir, ne koyarsan onu öğütür, boş bırakırsan kendini öğütür.”

Beyninizin kendi kendini öğüttüğü oldu mu hiç?  “Beynimiz hiç boş kalmadı.” Falan demeyiniz. “O kadar çok konu var ki…”derseniz, “Doğrudur.”derim. Ama taşın deliğine akıtma düzeneği bozuksa taş boş kalır; bunca konu varken taş kendi kendini öğütmeye başlar.

Beynin böyle taşa benzetilmesi, üstelik kocaman değirmen taşına benzetilmesi hoş olmasa gerek. İnsan taş beyinli sanki. Ne bileyim, taş katı, sert, soğuk çağrışımlar yapıyor da…

Bu çağrışım yapma alışkanlığı sizde yoktur inşallah. “Anlatacak, yazacak bir konumuz olmalıdır.”demek yerine Sisifos’un mu, başka birinin mi söylediği bir vecizeyi yazmak da ne? Hadi yazdık diyelim, benzetmeye takılıp değirmeni anlatmak da ne oluyor?

Konuya iki açıdan bakmak gerek: Birincisi beynin kendi kendini öğütmesine müsaade etmemeli. Mutlaka kendimize uygun konu bulup düşünce egzersizi yapmalıyız. Vecize her halde bunun için söylenmiştir.

İkincisi, daha doğrusu benim vecizeden hareketle yaptığım çıkarım: Düşünce üretme düzeneklerini gözden geçirmeliyiz.

Düşünce üretme konusunu değirmen benzetmesiyle vermek de olmuyor gibi. “Bu saçları değirmende ağartmadım.”derken değirmen düzeneğini göz ardı eder, küçümseriz de…

Nerden girdik bu konuya? Neresinden baksak hep zıt düşüncelerle karşılaşıyoruz.

Zıtların arasında da düşünce üretilebilir mi?

Düşünce üretmeye alışık değiliz, hiç olmazsa kendi beynimizi öğütmeyelim. “Aklımızı peynir ekmekle yemeyelim.”  

 

Sabahattin Gencal, Başiskele – Kocaeli, 05. 10. 2011

 

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..