- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kapitalist Sistem ve Düşündürdükleri

Mülkiyet ve üretim araçlarını elinde bulunduranların ve bunun karşısında emeğini ortaya koyup satanların oluşturduğu kâr amaçlı temele dayalı yeni dengeler oluşturmak ve sermaye birikimi sağlayarak gelişme üzerine kurulu bir sistem olan kapitalizm, bugün açmazda.
Çünkü, paradan para üreten bu yeni düzende;
-Paraya dayanan, ulusalcı ve müdahaleci niteliklere sahip Merkantilist düşüncenin ve sonrasındaki sanayi devriminin etkisi ile birlikte ortaya çıkan değişim sürecinde;tarım toplumundan sanayi toplumuna geçerken, makinalaşma sonucu ortaya çıkan işsiz yığınlar kentlere göçmüş..
-Bu kez; sanayi işletmelerinde kullanılacak ucuz işgücü çoğaldıkça,zamanla emeğini satanlar makinalar karşısında dış
lanmış..
-Üretim ve tüketim dışında kalan ; sağlık,eğitim,gıda ve barınma ve sosyal güvenlik haklarından yeterince yararlanamayan ya da mahrum olan açlar,yoksullar artmış..
- Paranın gücüne inananlar kendi kaynakları azaldıkça,başkalarına ait kaynaklara yönelmiş ve oradaki insan haklarını yok sayarak gücünü kullanmış..
-İnsanların gündelik tatminleri uğruna kapitalizmin itici gücü olan tüketim kavramı körüklenmiş ve doğal kaynaklar ile insan emeği sömürülmeye devam edildikçe, tüketici sıfatını bile elde edemeyen yığınlar artmış..
Sonuçta;
Alt ve üst katmanlar arasındaki makasın iyice açıldığı,ekonomik ve doğal dengelerin bozuldu ğu küresel bir dünya ..
Bozulan ekolojik ve ekonomik dengeler..
Havası,suyu,toprağı,denizleri ile yaşamsal alanları ve kaynakları yok olmaya yüz tutmuş bir dünya..
Küreselleşme ile beraber, ortaya çıkan yeni yoksullar ve yeni suç kavramları..
Orta Doğu’da,Afrika’da,Asya’da,Güney Amerika’da sefalet içinde açlık ve yoksullukla savaşan ülkeler..
Her şeyin parasal ölçülere göre değerlendirildiği ve toplumların sosyal boyutunun zaman zaman” tali” olarak gündeme gelmesiyle sürdürülen bir sistem ve demokrasi zaafları.
Bir yerlerde yanlışlık var, bir şeyler eksik.
İnsanların ihtiyacı yerine, insanların beğeni ve isteğine göre biçimlendirilen ekonomi sadece tüketen insanın mutluluğunun üzerinde yürümüyor.
Bireyciliğin öne çıkarılıp, rekabetin körüklenmesiyle ortaya konan “özgür birey” kavramı aldatmacasıyla toplumsal dayanış
ma kenara itildikçe, “tüketim tutsağı” insanların çoğaldığı birdüzen geleceği kurtarmıyor.
Daralan aralıklarla yaşanan krizler tekrarlandıkça, krizden çıkış ve yeni fırsatların oluşacağı fikri insanlara umut olarak su
nuluyor.
Krizler, devlet müdahalesi ile ve vatandaşın vergileriyle aşılmaya çalışılıyor.
Teknolojinin hızla artan ve denetlenemez gücü alıp başını giderken, biz küçük denizlerde sandalda kürek çekerek vakit mi geçiriyoruz acaba?
Para “araç” mı,”amaç”mı dersiniz…
Düşünmek gerek…