- Kategori
- TV Programları
Karadayı ve Hayat Öpücüğü
Karadayı hayat öpücüğü
Bazen Baba bir evladın yarasını, acısını, en derinde hisseder. Gerçek sevgi hissetmektir. Kalpten bağlı bir baba evlat ilişkisi böyledir. Bu hafta Karadayı ile Nazif baba arasındaki bu bağı iyi yansıtmışlardı.
‘’Derin bir sessizlik, yatak sessiz, ışık fersiz o kadar sessiz ki yankılanıyor her yerde sesin Mahir. Susmuyor kulaklarımda sesin, gitmiyor gözlerimden gözlerin. Her yer sessiz ama sen gitmiyorsun aklımdan Mahir. ‘’ Feride yatağında kıvranırken sabahına bir kardeşten geldi, derin sessizliği bozan cümleler.
‘’ Bugün acı bir gündür. Bugün sessizlik olmaz. Git yanına ! ‘’ kardeşler sarar bazen yaraları, her ailede farklıdır. Burada Melih vardır. Bazen karşı taraftada Orhan. İsimler önemli değildir. Her ailede vardır bir abi, çabuk pes etme derler. Dimdik ayakta durmak lazım, güçlü olmak lazım derler. Sevdikleri ile elele verip kol kanat germek lazım, söylevinde bulunurlar. Abidir. Bazen sarar yaraları Bazen de bir abi Baba yarısıdır.
Yine bu haftanın oyunculuğu yeni parlayan kişilerinden Bahar ne kadar olayına vakıf insan seyrederken içi gidiyor. Saflığı, temizliği, ürkekliği ve iyi niyetiyle son dört bölümdür, oyunculuğuna hayran kalmamak elde değil. Birlikte olmalarını isteyen en çok Bahar olmasına karşın, önümüzdeki bölümler sanırım ayrı zamanlar geçirilecek. Feride'nin bu hafta ki performansı bence müthişti. Bir insan daha ne kadar inandırıcı oynayabilir. Bir ara Halit Ergenç ile evli olduğunu unuttum, sanki Karadayı ile gerçekten sevgili gibiydi. Gözyaşları sahici, bakışları seven bir kadın bakışıydı. Yani son yirmi dakikadaki extra bu inandırıcı rolü ile performansına şapka çıkartıyor. Hem de ayakta alkışlıyorum. Bu oyuncuların kimyası sonuna kadar tutmuştur. Bence karşıt bir laf söylemek abes olur.
Eskiden ölüm daha da bir anlam içerirdi. İnsanlar kaybettiklerini farklı bir yasla tutarlardı. Daha içten yaşanırdı. Şimdi ise bir işe gitme, bir para kazanma, bir koşuşturma ne yaşadığımızı anlamadan zamanla geçiyor bir ömür. Son sözleri Feride'nin güzel anlam içeren Mahir'e anlattığı hikaye ile yazımı bitirmek istiyorum. Bu arada Feride'nin neden hayata bu kadar çok tutunmaya çalıştığı, neden doğruları için yaşadığını, neden inatçı olduğunu, kalbinde Mahir için çok büyük bir yer olduğunu, her ne kadar kızsa da onsuz olamayacağını o kısacık hikayede görebiliyorsunuz.
‘’Ben sana hiç dedemi anlatmış mıydım? En son onun için korkmuştum. Çok hastalanmıştı, aylardır hastanede yatıyordu. Ben de yanı başından ayrılmıyordum. Çünkü onu bırakır gidersem, o da beni bırakıp gidecek sanıyordum. Son nefesini verirken yüzüme baktı. Korkma Feride ölüm sanıldığı kadar zor değilmiş dedi. Gözlerini yumdu. Beni bırakıp gitti. Aslında o günden beri yapayalnızım ben. Sonra sen geldin. Dedem yanıldı biliyor musun? Ölüm geride kalanlar için çok zormuş. Sevdiğini görememek onun sesini duyamamak en büyük cehennem, çok zor. Ne olur sen de dedem beni bırakıp gitme !
Beni karanlıkta bırakma! Ne olur yine kimsesiz bırakma ! Beni çağırmışsın bak geldim. Karşındayım, hiçbir yere gidemezsin. Yalvarırım aç gözlerini. Madem ölürken elini ben tutacağım. O gün bugün değil bilesin ‘’ ve Pamuk Prenses hayat öpücüğünü mahirinin dudaklarına kondurdu. Prensini öptü. Prens dünyaya tekrardan gözlerini açtı.
Murat sarı
https://twitter.com/muratsari8084
(08.05.2013 )