- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Kayıp kıta: özgürlük

Paul Auster, enfes romanı " Leviathan " da, içerdiği anlamı artık yitirdiğini düşündüğü için ABD’ yi şehir şehir gezip ne kadar Özgürlük Heykeli varsa havaya uçaran Benjamin Sachs’ ın hikayesini anlatır. Kahramanımız Sachs en sonunda kendisini de havaya uçuracak ve geriye yarım kalmış bir eylemsel manifesto bırakacaktır.
Dennis Hooper’ ın yönettiği ve başrolünü de Peter Fonda ile paylaştığı " Easy Rider " da ise, kahramanlarımız Bill ve Wyatt motorsiklet tepesinde Amerika’ yı bulmak için yola çıkarlar ama sonunda bulamayıp Amerika’ nın gerçek sahipleri olan, tutucu taşralıların elinde can verirler. 1969 gibi hippie kuşağının " gücünün " zirvesinde olduğu bir dönemde çekilmesine rağmen, karamsar ve önündeki on yıllar hakkında isabetli bir tahminde bulunmuş bir filmdir Easy Rider.
Amerika, yeni keşfedildiği ve ardından başta Avrupa olmak üzere hemen her yerden göç aldığı yıllarda "yeni dünya" adıyla anılıyordu. Yanlış bir tanım değildi bu kuşkusuz; yüzyıllar, belki de binyıllar boyunca Asya-Avrupa-Afrika sınırlarına hapsolmuş, birbiri ardına savaşlarla kan dökmüş ve devamlı olarak oradan oraya göç edip durmuş halklar için yeni bir yaşamın kurulabileceği, her şeyin temize çekilebileceği bir umut kıtasıydı Amerika. Dünyada keşfedilebilecek hemen hiçbir yeni kara parçasının kalmadığı ve yeni bir yaşamın ancak uzayda bir yerlerde kurulmasının teorik bir olasılık olduğu günümüzde, koskoca bir yeni kıtanın insanlığın önüne serilivermesinin önemi daha da ortaya çıkıyor.
Ancak bu yeni keşif, başta o kıtanın asıl sahipleri yerli halklar olmak üzere, insanlık için çok da hayırlı olmadı. Eski Dünya’nın emperyal güçleri, buldukları yeni kıtanın doğal kaynaklarını alabildiğine istismar ettiler. Altın madenlerine, petrol yataklarına el koydular; yüzyıllar boyunca özgür ve doğayla barışık bir yaşam kurmuş bütün yerli halklara karşı savaş ilan ettiler; yetmedi, Afrika’dan ve Okyanus’taki adalardan siyahları getirip köleleştirdiler. Yeni keşfettikleri dünyada eskisinden beterini yaptılar. Eski dünyanın imparatorlarına karşı ayaklanıp kurdukları yeni cumhuriyetlerinde en büyük sloganları "bağımsızlık" ve "kişisel haklar"dı. Buna rağmen, ülkelerinin bütünlüklerini sağladıkları andan itibaren komşu ülkelerdeki halkların bağımsızlıklarına göz koydular ve kendi topraklarındaki siyah ve yerlilerin kişisel haklarını yok ettiler.
Bugün dünyada yeni ve özgür bir ülke kurulması en büyük ütopya olsa gerek; ütopya, adı üstünde "yokülke" ve bir zamanlar "eski dünya" insanlığına yeni bir umut vermiş olan Amerika’nın nasıl bir cehennem haline geldiği ortadayken, özgür olmak isteyen insanların yeni bir ütopyayı nasıl kuracağının da oldukça önemi var.
İddialı bir önerme belki ama Sovyetler Birliği nasıl ki sosyalist idealin pratiğe dönüşmesi ve yenilgiye uğramasıysa, ABD ve O’nun temsil ettiği her şey de liberal idealin sona ermesinden başka bir şey değil. Aydınlanma’nın düşman kardeşleri olan sosyalizm ve liberalizm, yaşama geçirildikleri halleriyle kendilerinin de zıddına ve aslında aynı şeye dönüştüler. Bireysel ya da kolektif çıkarlar adına birey ve toplumların esir alınışı, piyasa ya da plan merkezli olsa da özünde insani varoluşun ekonomik faaliyete indirgenmesi, evrensel olmak iddiasına rağmen ulusal sınırlar ve kimliklere kıstırılan milyarlarca insan. Saymakla bitmez.
Özgürlük arayışı her zaman için eşitlik ile anlam kazanacak ve gerçek bir eşitlik ise ancak özgürlüklerde eşitlik olacaktır. Reel sosyalizmin özgürlük düşmanı ve iktidar düşkünü eşitlikçiliği ile liberalizmin özünde mülk edinme özgürlüğü ve onun türevlerinden gayrı anlamı olmayan düşünce çeperini aşabilecek bir yeni varoluş akımı, insanlığın kendini yeniden kurmasının da önünü aşabilecektir belki. Bunun olup olamaması, belli ekonomik "rasyonaliteler" veya "tarihin zorunlu akışı" ile değil, ancak bu yaşamı isteyen ve bunu da elde edilecek herhangi bir iktidara dayandırma zorunluluğu duymadan yapacak insanların gönüllü ve ortak eylemine bağlıdır.
Nasıl, anarşistçe mi oldu dediniz? Olsun, bence hiçbir mahsuru yok. Ne demişti zamanında bir eylemci-filozof: "Özgürlük, size sunulan seçenekler arasında tercihte bulunmak değil, seçenekleri değiştirebilmektir."