Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '18

 
Kategori
Kitap
 

Komplo Teorilerinin Panzehiri Olan Entrikalar Kitabı

Komplo Teorilerinin Panzehiri Olan Entrikalar Kitabı
 

“Filler tepişir, çimenler ezilir” deyiminin özetlediği bir dünyada yaşıyoruz. Dünyamızın filleri devletler, çimenler ise insanlar. Tarih boyunca devlet ilk oluştuğu süreçten itibaren insanın faydası dışında kendine farklı hedefler belirledi ve o hedefler insanlara hep acı verdi. Devlet kendi başına bir organizma gibi, insanların içinden temsilcileri bünyesine aldı. Sanki, sahip olduğu organizasyon insanların faydasına işliyor görüntüsü oluşturdu. Ama devleti idare ettiğini zannedenler bile onun basit bir kuklasından öteye geçemediler.

Murat Yetkin’in son kitabı “Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı”nı okurken, her bir satırında bu fikirler uçuştu zihnimde. Murat Yetkin kitabında işlediği 10 farklı komplo ile dünyanın gerçeklerini özetler halde gözümüzün önüne sermiş. Kitaba daha derin girmeden önce komplo kelimesi üzerinde biraz durmak gerekiyor. Son 20-25 yılda Türkçe’de en fazla kirlenen ve yıpranan kelimelerden birisi “komplo” kelimesi oldu. Zannedersem bunda esas etkili olan, bu kelimenin kendinden çok, kullanıldığı isim tamlaması oldu; “komplo teorisi”. Siyasi gündemin de etkisi ile, “Komplo teorisi” o kadar yaygın bir kullanıma sahip oldu ki, bir süre sonra “komplo” kelimesi sanki “komplo teorisi”nin kısaltmasına dönüştü. Oysa “komplo” ve “komplo teorisi” bambaşka anlamlara ait iki ifadeydi. Hatta birbirinin panzehiri olduğunu söylemek bile mümkün.

“Komplo” kelimesi, basit anlamı ile “birine ya da bir kuruluşa karşı topluca alınan, o kimseyi ya da kuruluşu güç duruma sokacak gizli karar”. “Komplo teorisi” ise “Bir kimse, kuruluş veya ülkeye karşı gizlice, zarar verici tuzak kurulduğu varsayımına dayanan düşüncelerin tümü”. Yani “komplo” işin kendisi iken, “komplo teorisi” öyle bir işin olma olasılığını dile getiren söylem oluyor. Ama gariptir artık dünyamızda komplodan, çok komplo teorisi var. Ve “komplo teorisi” terimi o kadar yaygınlaştı ve yıprandı ki, bu yıpranmadan “komplo” kelimesi de payını aldı. Belki de bu yüzden Murat Yetkin kitabının ismini “Komplolar Kitabı” olarak, değil, “Entrikalar Kitabı” olarak belirledi. Her ne kadar kitabın içinde “komplo” kelimesi daha yaygın olarak kullanılsa da, “entrikalar” kelimesinin kitabın ismine daha çok yakıştığını ve kitabı daha doğru ifade ettiğini söyleyebilirim.

Murat Yetkin, “Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı”nda çok temiz çalışmış, komplo teorisinin son yıllarda kirlenen sularına girmemiş. Her şeye şüphe ile bakan ama olasılıkları mantık sırası içinde değerlendiren, kesin kanıtları da köşe başına koyan bir çalışma sergilemiş. Merkezinde Türkiye ve yakın çevresini ele alan uluslararası belli başlı entrikaları oldukça detaylı işlemiş. Nazi ve CIA ajanı Türk kökenli Ruzi Nazar’ın hikâyesi ile başlayan kitap, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmesi için Ankara’da yaşanan casus savaşları, Kıbrıs’taki gizli örgüt savaşları, Ermeni meselesinde ilk günden günümüze yaşanan derin ilişkiler, Azerbaycan’da yaşanan komplolar, 12 Eylül süreci, IŞİD’in ortaya çıkışı ve son olarak dünya politikasını belirleyen ekonomik komplolar ve Türkiye örnekleri ile tamamlanıyor.

Kitabı özellikli kılan, anlatılan tüm entrikaların, genel ve yaygın kanaatler, duyumlar, söylentiler ve tahminlerden oluşmaması. Murat Yetkin, her bir konuyu özellikle ana aktörlerin ya da yakın tanıkların anı kitaplarından, devlet belgelerinden inceleyerek ilerliyor. Kitapta beni en çok etkileyen komplolardan birisi CIA’nin, dünya üzerinde gelişen sosyalist akımı bölmek üzere Rusya-Çin kutuplaşmasını körüklemiş olması. Bunun en iyi örneği olarak, Hindistan’da, CIA Ajanları tarafından, 1960’ların başında, seçimleri kazanma olasılığı yüksek olan Hindistan Komünist Partisinin bazı teşkilatlarına Çin Komünist Partisinden yazılmış gibi gözüken mektuplar göndererek partinin Moskova ve Pekinciler olarak ikiye bölünmesine yol açması. Bu işi yapan CIA ajanının 1970’lerde yolunun Türkiye’ye düşmesi ise oldukça ilginç.

Kitabın sonunda Murat Yetkin ilginç bir itirafta bulunuyor. Son bölümünü oluşturan “Ekonomik Tetikçiler” kısmında Murat Yetkin şunu söylüyor; “Yani bu mudur, böyle midir gerçekten? diye sordum. Anlatılanlar, gençlik yıllarımda, başımızda devrim rüzgârları eserken ODTÜ kantinlerinde, yurtlarında yaptığımız tartışmalardaki basmakalıp ‘İşte emperyalizm budur’ tezlerini, daha net ve sistematik ifadelerle doğruluyordu.”

Her konunun bir özeti vardır ve entrikalar, özellikle ekonomik meselelere geldiğimizde işin özeti Murat Yetki’nin özetlediği ifadeye kadar daralabilir. Ama Murat Yetkin’in kitabının kalan geri kalan bölümünün de ispatladığı gibi hiçbir konu bu kadar dar kalıplarla ele alınamaz. Dünya çok karmaşık ve bu karmaşıklığın özetleyecek basit bir formül yok. Dünyayı, gelişmeleri, karanlık ilişkileri çözmenin yolu, Murat Yetkin’in kitabında sergilediği duru bir zihne sahip olmak. Komplo teorilerini üretenler zihinler değil, zihnin teslim olduğu ideolojiler ve sabit bir fikirler. Murat Yetkin’in yazdıklarının komplo teorisi olmamasının sebepleri de bunlar.

Türkiye’nin kutuplaşmış dünyasında Murat Yetkin’in bağımsız duruşuna tepki duyan, en azından ona sempati duymayan çok fazla insan olduğunu biliyorum. Ama Türkiye’de toplumsal bir uzlaşıya giden yolun, Murat Yetkin’de örneğini gördüğümüz analitik düşünce, bağımsız bir zihinle - komplo teorilerinin ardındaki komploları görebilen zihinle- çizilebileceğini düşünüyorum. Bu nedenle kitabı, komplo teorilerine karşı, gerçek komploları açığa çıkaran bir filtre olarak görüyorum. Türkiye’de bu kitabın sunduğu filtreye işlevine ihtiyaç duyan çok fazla zihin var.

 

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..