Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Rumikorman (Korman Türkmen)

http://blog.milliyet.com.tr/rumi

19 Ağustos '09

 
Kategori
Uzay
 

Matrix gerçeği

Matrix gerçeği
 

Matrix beyin


Bütün hayatımızı beynimizin içersinde yaşarız. Gördüğümüz tüm madde ve şekiller, hatta hislerin (koku alma, duyma, tatma, dokunma gibi) hepsi beynimizde oluşur. Gerçekte ise beynimizde ne görüntüler, ne renkler ne de sesler vardır. Beynimizde var olan tek şey elektrik sinyalleridir. Kısacası bizler, beynimizdeki elektrik sinyallerinin oluşturduğu bir dünyada yaşarız.

Bizler İnsan olarak, dış dünyadaki olaylar ve hissettiklerimiz ile beynimizin dışındaki bir dünyada (Matrix de) var olduklarını ve her birinin maddesel bir varlık olduğunu sanarız. Oysa, bizler hiçbir varlığın aslını ve yaydıkları enerjiyi göremeyiz ve bu varlıkların asıllarına asla dokunamayız. Kısacası hayatımız boyunca madde sandığımız herşey, aslında bir yansıma ve hayal olarak beynimizin içersinde meydana gelen görüntülerden oluşmaktadır.

Hayatımız boyunca tüm dünyayı gözlerimiz ile gördüğümüzü zannederiz. Hatta "gözlerimiz dünyaya açılan penceredir" diyebiliriz. Halbuki, görmenin bilimsel açıklamasına göre gerçek böyle değildir; çünkü biz aslında gözlerimizle görmeyiz. Gözlerimiz ve gözlerimize bağlı olan milyonlarca sinir hücremiz sayesinde beynimizdeki mesajları algılarız ve dışımızda sandığımız dünyayı aslında içimizde, yani beynimizdeki küçücük bir noktada görürüz.

Sonuç olarak şu bir gerçektir ki, her insan hayatı boyunca gördüğü nesneleri beyninde görür ve hiçbir zaman gördüklerinin asıllarına ulaşamaz ve hissedemez. Gördükleri, dışarıda var olduğunu varsaydığı görüntülerin beyninde oluşan birer kopyasıdır. Gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir husus daha vardır; kafatası ışığı içeri geçirmez. Yani beynin bulunduğu yer kapkaranlıktır ve dolayısıyla beynin, ışık ile temas etmesi asla mümkün değildir. Ancak biz, mucizevi bir şekilde bu zifiri karanlıkta ışıklı, pırıl pırıl bir dünyayı seyrederiz.

İnsan dış dünya olmadan da tüm algıları bütün canlılığı ile yaşayabilir. Buna verilebilecek en açık örnek, rüyalarımız ve bilinç ötesinde gerçekleşen olaylardır (Astral seyahat) . Rüyamızda gördüğümüz şeyler, gerçek hayatda karşılaşılan olayların ve yaşanılan hislerin bir yansıması ve boyut değiştirmesidir. İnsanlar rüyalarından uyandıklarında o ana kadar görmüş olduklarının hayal olduğunu anlarlar, ama "uyanma" görüntüsüyle başlayan ve adına "gerçek hayat" dedikleri hayatın bir hayal olabileceğinden nedense hiç düşünemezler. Oysa, "gerçek hayatımız" dediğimiz görüntüleri algılayış şeklimiz, rüyalarımızı algılayış şeklimizle tamamen aynıdır. Her ikisini de zihnimizde algılarız ve rüyalarımızdan uyandırılmadığımız sürece, onların bir hayal olduğunu anlamayız. Ancak uyandığımız zaman "demek ki gördüklerim bir rüyaymış" deriz.

Dünya hayatının bir rüya gibi olduğu ve bu rüyadan "büyük bir uyanış" ile uyanıldığında ancak insanların rüya gibi bir alemde yaşadıklarını anlayacakları, İslam alimleri (Mevlana, Yunus Emre, Muhyiddin Arabi gibi) tarafından da dile getirilen bir gerçektir.

Mevlana'nın Mesnevisi'nde (ilk 18 beyt) Ondördüncü beytinde dediği gibi:

<ı>Maharem-i in hoş cuz bihuş nist

Mer zubanra müşteri cuz güş nist

(Tercümesi: Bu duyguları ancak dünyalık duygularından arınmış kimse anlar ve dilin ne dediklerini anlamak için de bir sırdaş kulağına ihtiyaç vardır).

Yani giz âlemini algılamak için dünyalık aklından ve onun tuzak olarak serdiği tutkuları azaltıp evrensel akla erişmek gerekir, zira o sır dolu dilin dediklerini ancak bir manevî kulak duyabilir.


Hazreti Muhammed : "İnsanlar uykudadır ve öldükleri vakit uyanırlar" diye buyurmuştur. Demek ki, bu dünya hayatında gördüğümüz şeyler, uyuyan bir kimsenin rüyasında gördüğü şeyler gibidir, yani hayaldir.

Kur'an daki bir ayette ise, insanların kıyamet gününde tekrar diriltildiklerinde şöyle diyecekleri bildirilmektedir:
Demişlerdir ki: "Eyvahlar bize, uykuya bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş". (Yasin Suresi, 52)

Ayette de açıkca anlaılacağı gibi, insanlar kıyamet günü, bir rüyadan uyanır gibi uyanacaklardır. Bir insan, ağır bir uykuya daldığı ve rüya gördüğü sırada aniden uyandırıldığında kendisini uyandıranın kim olduğunu nasıl sorgularsa, bu insanlar da aynı şekilde kendilerini kimin uyandırdığını soracaklardır. Yani sonuçta, dünya hayatı gördüğümüz şeyler bir rüya gibidir ve öldükten sonra, her insan bu rüyadan uyandırılacak ve gerçek hayatı olan ahiret hayatına dair görüntüleri görmeye başlayacaktır.
 
Toplam blog
: 81
: 9709
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

1968 Ankara doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı Bilim..