Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

18 Kasım '06

 
Kategori
Felsefe
 

Öfke...

Öfke...
 

Kara bir yılan gibi kıvrılarak gidiyordu ördek sürüsü denizi ayna yapıp ufuk çizgisinde.Gökyüzünde akan kara yılan, güvercin adasına doğru yollandı.
Birden aklıma geldi bir yazarın öfkesi.
Yılan ıslığı duymuş bir kurbağa gibi dondu zaman benim için öylece.
Öfke geldi aklıma.
Öfke, kızgınlık.

Kim kızdırmış, neden kızdırmış yazarı; bu ne öfke... Üstelik kahve içtiği yere kadar adreste.
İnsan dedim sonrasında, kime kızacağını bilen olmalı tıpkı Sokrates gibi.
İnsan dedim yeniden; işte insan, belki ben de, aynısında, tıpatıp tavırda.

Bilir misiniz kahvehanelerdeki kavgaların yaralamalı-ölümlü olanın nedenini?
"Öz özel"i ihlal eder birisi, bakar diğerleri ne yapacağınıza. Eğer veremez iseniz yanıtını bilirsiniz, aklınızda, diğerleri bıyık altından gülmece, güldürmece; alaya alınmaca, daha da özeline inip saldırmaca.
Anadolu’nun bilmem hangi kahvehanesinde benzer kavgalar haksızlığa uğrayana ceza kesmiştir.
Ahlak gemisinde söylenen küfürleri söyleyeni ayıplamayı gerektirirken, bakışlar tepki göstermesi gerekene yönelmiş: Ne yapacak şimdi?
Olgun birey sessizce, seviyesine inmeyeceğinin arkasında tüm öğretileri öne siper yapıp dururken bekleyen bekleyecek en yücesinden tepkiyi ondan..
Tepki vermemek, belki de en maçosundan;yüceltecek onları; bastıkları sırtın olacak yükselirken.
Tepki vermek kontrollü saldırganlıkta; maço yapacak onların kaçışlarında ve kaleminde uyuyan köşelerine döndüğünde gözler şunu soracak; "sahi sen kimi aramıştın?"

Ama her zaman olduğu gibi yine aşk kazanacak tüm zalimliğiyle...
Aşk, en kısa anın zamana yayılmaya çalışan tılsımında kemirecek içini.
Aşkta hesap olmaz;başlarsa hesaplamalar, bitmiştir aşk.
En kısa "an"dır başlarken aşk.
Biterken alevlenen acıdadır aşk.
Zalimin en zalimi, yatağına en yakın duvardaki tırnak izlerinde.
Kemirmekte; ruhun, düşmanın peşine takılıp "o"nun kavgasını verirken...
Ama, inadına aşk; zalimce de olsa.
Belki onların yaşamlarında hiç olmayacak aşk; ruhlarında.
Aşk onları tanımak da istemeyecek belki: Çünkü aşk bulur içine gireceği ruhu.

***

Öfke..
Öfkeyle kalkıp neşeyle oturmayı başarabilmekse özgürlük; kendiyle alay edebilen olmalı olgunluk.
"Bana neden öyle baktın; komik olan nedir?" yüzünden kanların yollardaki lağım ızgaralarına aktığı bir ülkede yaşamak ne zor iştir aslında.
Öfke..
Her ayın on beşinde başlayan kaos; yoyulmuş zamanların içinde ganereler, tedbiri kıyafet avukatlarıyla beklemekte köşede.
Bitmez, bitemez çünkü matematik izin vermez: Ayda 500 ytl yalnızca faiz faiz faiz...
Bekleyen dalında meyveler sıfır kuruşa alıcısız.

Öfke..
Ne aşk kaldı, ne de mutlu kahvaltılar Akdeniz'de.
Yoyulup giden "an"larsa yaşanmayalı belki oldu çokca zaman.
Öfke..
Emleşen hayat, bir sünger gibi ruhumu usul usul benden almakta...

***

öfke..
Bir hafta beklettiler O’nu,
Bir ritüeldi herkesin kürek sallaması: Vira bismillah.
Sevgidir, çoğu zaman saygıdan, gidene..
Bir toprak da benden olsun sana.
İyi akıl edilmiş yere serilen muşamba.
Dünya izlerken düzenli ve ihtişamlı Türkleri
Nereden çıktı tapınaklara taşımak "eş"leri?

Not: Yoyulmak, ganere, emleşme öztürkçe kelimelerdir. Gelecek yazımda anlamlarından bahsederim.

Not 2: Size...

(Biraz duygulanmaktan zarar gelmez. Dinleme şansı bulursanız ve daha önce dinlememişseniz seveceksiniz; hem de kalpten).

you fill up my senses
like a night in the forest
like the mountains in springtime
like a walk in the rain
like a storm in the desert
like a sleepy blue ocean
you fill up my senses
come fill me again

come let me love you
let me give my life to you
let me drown in your laughter
let me die in your arms
let me lay down beside you
let me always be with you
come let me love you
come love me again

let me give my life to you
come let me love you
come love me again

you fill up my senses
like a night in the forest
like the mountains in springtime
like a walk in the rain
like a storm in the desert
like a sleepy blue ocean
you fill up my senses
come fill me again

Söz ve müzik: John Denver

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..