Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Temmuz '07

 
Kategori
Siyaset
 

Orhan Doğan cenazesinin düşündürdükleri

Orhan Doğan cenazesinin düşündürdükleri
 

Televizyonda haberlere bakıyorum. Orhan Doğan’ın cenazesindeki yaşananları düşünüyorum. Sonra geçmişe dalıyorum. Mecliste yaşanan krizlere ve apar topar gözaltılar, tartışmalı yargılama süreçleri. Hapis ve sonrasın da yine siyaset sahnesi.

Yine tartışmalar, 80 darbesinden sonra en kasvetli seçim önümüzde iken, Orhan Doğan vefat etti. Bu olay Türkiye'de aslında bir çok taşın yerinde oynadığının göstergesi gibi.

Öncelikle cenaze töreninde yaşananlara kısaca bir göz atalım isterseniz. Van'da arbede, yol boyunca yapılan kalabalık toplantılar ve Cizre'de toplanan yüz bini aşan kalabalık kepenk kapatma.

Diğer taraftan asker cenazelerindeki acılar ve siyasilerin öfke dolu seçim meydanlarındaki sözleri, ortaya çıkan cephanelikler, tehlikeli örgütlenmeler. Sanki iki ayrı ülkedeki görüntüler gibi. İki ayrı yaşam iki ayrı duygu iki ayrı toplum gibi. Oysa etle tırnak gibi dediğimiz Kürtlerle Türkler. Şimdi sanki bir hayal dünyasında gibi kendimi farklı bir mecrada yaşar buluyorum, içim acıyarak.

Bu ülkede insanların birlikte yaşama arzularını kim veya kimler bu kadar tahrip ettiler. Türkiye sanki akıl tutulması yaşanan bir ülke gibi. Öfke ve öfke, kızgınlık ve düşmanlık. Sürekli ötekileşen ve ötekilerin arttığı bir ülke. Kendini buraya ait his etmeyenlerin arttığı bir ülke. Oysa ne kadar çok badire atlatmıştık, cumhuriyetten bu yana, kominist avları, sürgünler, isyanlar, ellili yıllarda demokrat parti süreci ve darbe, 60 lı yıllar kavgaları, 70'te muhtıra, 70'li yıllarda sağ sol ve alevi Sünni çatışması, ardında darbe ve pkk nın ortaya çıkışı, 28 şubat ve yine cumhurbaşkanlığı seçimiyle kilitlenen rejim ve askerler yine belirleyici.

Yukarıda çok ana başlıklarla kısaca özetlediğim (çünkü olayları enine boyuna irdelemek bir blog yazısı için mümkün değil) durum asıl ülkemizin sorunlarının doğru tanımlanmasının ne kadar gerekli olduğunu ortaya koyuyor. Sürekli düşman üreten ve bu düşmanla savaşan bir ülke olmuşuz.

Oysa sorunların neden- sonuç ilişkilerini irdelemek ve buna yönelik doğru ve bilimsel çözümler üretmek gerekirken biz ha bire sorunlara bir akıl tutulması ile karşılık vermişiz. Sonuçta sorunlar baskılanmış gibi olsa da belirli zamanlar içinde yeniden ortaya çıkmaktadır. Bu cenazeden beklide ülkemiz için olumlu sonuçlar çıkarmayı umut etmek isterdim. Ama bunun bugünkü ortamda mümkün olmadığını bilmek beni çaresiz kılıyor.

Bir ülkeyi silahlı güçleri değil o ülkede yaşayan insanların birlikte yaşama arzusu bir arada tutar. Bu istek ve arzuyu yaşatmak devleti yönetenlerin yaratması gerekir. Oysa bu kadar ayrıştırıcı bir politika bunu sağlamaktan uzak görünüyor.

Türkiye kendini yeniden yapılandırmalı, korkularına teslim olmadan. Korkular gerçekleri değiştirmiyor ve olumlu yönde tavır almayı getirmiyor. Birbirine güvenen insanların yaşadığı bir ülke olmalıyız. Bir birimizi anlamadan bu nasıl olacak ki? Yan yana durup diğerini ötekileştirmeden bir yürek olmalıyız. Kürdün acısına türk, türk’ün acısana kürt ortak olmalı yüreğinde his etmeli. Yoksa gidiş tehlikeli.

Cenaze törenini doğru okumalı, doğru okumalı ki yanlışta ısrar etmeyelim. Sorunların çözümü karşılıklı anlayıştan ve diğerini anlamaktan geçiyor. Bir diğer önemli konu ise yasları insanlar ihtiyaçlarına göre yazarlar. Gelişen hayat gibi yasalarda zamanla gelişir ve değişirler. Oysa bizde çoğu zaman kutsal metinler gibidirler. Bu durumun değişmesi gerekmektedir. Demokrasi ise beklide bizim tek çıkış yolumuz. Otoriter düşünce sahiplerinin yarattığı cehennemi yırtmalıyız. Bu yaratılan karanlık sorgulanmalıdır. Sorgulanmalı ki bir daha annelerimizin yüreğine ateşler düşmesin diye. Bu dünyadan bir Orhan Doğan geçti ve ben yeniden sorguluyorum yaşanan kirlenmişliğimizi.

 
Toplam blog
: 144
: 2687
Kayıt tarihi
: 01.07.06
 
 

Ziraat mühendisi ve iktisatçıyım. yatırım danışmanlığı ve kişisel gelişim konularında  Simurg Con..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara