Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Mayıs '09

 
Kategori
Şiir
 

Öylesine bir akşamüstü

Kar Tanesi için...

sıradan bir akşamüstü
alışılagelmiş bir akşamüstü
basbayağı akşamüstü işte
gece bağıra çağıra ay doğuyor
uzaktan düşünenler de var bunu
düşünmek mi daha net
yoksa görmek mi bilmiyorum
yaşlı ve öfkeli bir tren gidiyor
yol üstünde daha kaç
sevdaya uğrayacak bilmiyorum
gece bağıra çağıra ay doğuyor

gece bağıra çağıra ay doğuyor
yanımda ki kalkacak olan
son vapuru bekliyor
boşuna bekliyorsun
bu şehirde deniz yok diyorum ona
belki de bu yüzden gemi geçmez bu şehirden
belki de bu yüzden Ankara’dasın
daha bunlar gibi
bir çok kafiye geliyor aklıma
ikimizi ilgilendiren,
yarım ve tam kafiyeler
ama yazmıyorum hiçbirini
bilmediğim bir dilde mısralar düşünüyorum
gece bağıra çağıra ay doğuyor

tam yanımda oturuyorsun
aynı sofradayız..
gece bağıra çağıra ay doğuyor
ilk defa bu kadar yakından görüyorum yüzünü
gözümün önüne kar taneleri geliyor
kar tanesi diye düşünüyorum
ancak bir kar tanesi bu kadar
beyaz olabilir diye düşünüyorum

çok uzaktan bir kondüktör
vapur yaklaşmakta diyor
oysa ben o sırada seni düşünüyorum
ama yalnız seni düşünüyorum
sesini görmüyorum
ama uzaktan da olsa dokunabiliyorum sesine
vapur yaklaşıyor
içinde olduğunu biliyorum
güvertedesin şuan
bana geliyorsun
sen bana geliyorsun
vapur başka bir limana gidiyor
gece bağıra çağıra ay doğuyor
saatlerdir limanda gelmeni bekliyorum
ama denizi göremiyorum
çok liman var bu şehirde
çok fazla liman
ama ne yazık ki tek bir tane bile deniz yok

mayıs ortalarındayız
durup dinlenmeden kar yağıyor
oysa bu mevsimde pek kar yağmaz
ama ben kar yağsın istiyorum
kar yağarsa seni görebileceğimi biliyorum
yine eskisi gibi odamda
yanımda, yanı başımda olacağını biliyorum
avucuma düşen her kar tanesi
bir defa daha hatırlatacak seni bana biliyorum
gece bağıra çağıra ay doğuyor
güneş battığı için değil
güneş varolduğu için
ay, aylığını ödeyebiliyor biliyorum
taksitle ışık alıyor ay güneşten
üstelik neredeyse sıfır faizle

gece bağıra çağıra ay doğuyor
Ankara’yı kıskandığımı fark ediyorum
bir şehri kıskanmanın
mantığını anlatmaya çalışıyorum olmuyor
oysa hangi şehirde olduğumu bile bilmiyorum

hiç düşündün mü en çok
hangi şehirde yabancı olduğumu
en çok hangi şehre
yabancı olduğumu

gece bağıra çağıra ay doğuyor
vapur sesi bir yerlere götürüyor beni
ama uzak çok uzak bir yerlere
hiçbir vapurun gitmediği kadar uzak bir yerlere
biraz ileride bir erik ağacının
öldürüldüğünü görüyorum
ellerimle görüyorum ölümünü
erik ağacının..
bir sarışın diğeri esmer, iki kişi
kör bir baltayla vuruyorlar erik ağacını
kolları bağlı arkadan
avazı çıktığı kadar susuyor erik ağıcı
benden başka kimse duymuyor onu
gece bağıra çağıra ay doğuyor

gece bağıra çağıra ay doğuyor
yüzümde yüzünü hissediyorum…


Mayıs ‘09
Murat ÇELİK
29 Mayıs 2009 tarihli Ergani Haber Gazetesinde yayımlandı.

 
Toplam blog
: 33
: 519
Kayıt tarihi
: 27.12.08
 
 

Murat Efe Çelik 1980 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Erga..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara