- Kategori
- Mizah
Sami'nin Kürt açılımı

Sami ile bazen tartışmalarımız hiç bitmez. Hiç bitmediği için de ikimiz de hep mesut ayrılmışızdır bu karşılıklı laf dalaşlarından. En son tartışmaya başladığımızda, suratını ekşiterek söze girmişti.
-Kürt’ün artı Türk’ün karesi eşittir, Türk kare artı Kürt kare artı iki çarpı Türk, Kürt. İşte asıl sorun burada çıkıyor, biliyor musun. Kendi içinde karesini alırken sorun yok, ama birbirleri ile çarpıp onu da ikiyle çarptın mı sorunlar büyüyor. Dedi. Ardından gülmemi bekler gibi suratıma baktı. Ama istediğini yapmadım. Küçük taleplerine cevap alamayınca kızar. O kızdıkça ben sevinirim nedense.
-Kürt açılımı yapıyorsun demek. Dedim. Ama o noktada unuttuğun bir şey var.
-Neymiş o.
-Abi Kürtlerin dilleri bir acayip. Kelime hazineleri yok. Falan fişman işte biliyorsun dedim. Suratıma dik dik baktı.
-Nerden biliyorsun dedi.
-Bilmem ki, öyle yazıyorlar bazı gazetelerde.
-Kim yazıyor.
Bu tür peşpeşe soruların beni sinirlendiğini bilir ya bilerek üzerime geliyor.
-Hem kart kurt olayı da var.
Bu defa kendini tutamadı. Bir kahkaha fırlattı suratıma doğru. Sonra ayağa kalktı. Yakma derim, bıraktım derim ama keyiflenince karşıma geçer tüttürür. Bir sigara aldı, koltuğa tekrar oturdu. Öyle bir içine çekti ki, sanki beraberinde ben de çektim. Ciğerlerime kadar mutluluğun dolduğunu hissetim. Anlamış olmalı.
-Kusura bakma hep unutuyorum. Apar topar kalktı, balkon kapısını açtı. Kapıdan sokağa doğru sigarasını üflemeye başladı.
-Şaka bir yana, bu açılım hakkında ne düşünüyorsun dedi.
-Alevi açılımı gibi olabilir dedim. Yanlış kişiden doğru hamle beklenmez. Bunu hep söylerim.
-Ya söylersin bilirim de, ya yanlış kişi değilse, ya seçilmiş kişiyse.
-Nasıl yani dedim. Yine kafa bulacaktı benle.
-Ya yanlış bizsek. Ya bu adam bu defa doğru bir şey yapmaya çalışıyorsa.
-Sanki muhalefeti dinliyor, sanki basını takip ediyor, her yazıyı, her kişiyi dinliyor ona göre hareket ediyor değil mi? Geç dedim bunları. Düşün bak aşağıda iki çocuk kıyasıya kavga ediyor. Sen balkonda ayrılın ulan diye bağırıyorsun. Bunların yaptığı buna benziyor. O kavgayı ayırmak için önce aşağıya ineceksin. İlk hamle budur. Dedim. Epeyce uzun bir cümle kurmuştum.
- Valla ne deyim hiçbir şey anlamadım.
- Bende tam olarak anlamadım. Ama işin gerçeği ne biliyor musun.
-Ne?
-Geçen ay birkaç günlüğüne bir firmaya takıldım biliyorsun. İşverenlerden biri taşeronlardan biriyle anlaşacak. Adamla bir saat pazarlık yaptı. Her neyse anlaşır gibi oldular. Tam el sıkışacaklar, işveren demez mi, Aranızda Kürt var mı dedi. Adam şaşırdı. Ya da ben öyle umdum galiba. Adam yok mok dedi sıkılarak. Belli ki var. Ben de şoktayım tabi. Al ulan faşizm budur diyorum içimden. Sussam bir türlü susmasam başka. Dayanamadım söze girdim. Türkiye’de nerden baksan on milyonu aşkın vardır dedim. İkisi de dönüp bana baktı. Ne dediğimi anlamadılar. En son işveren içinden dertli bir şekilde sorma dedi. Ben de sustum kaldım. Arkadaş adam çıkacak onuncu kata kalıp çakacak, demir bağlayacak. Emeğiyle para kazanacak. Buna bile çok görüyorlar. Halk ikiye bölünmüş geyiğini yapmak istemiyorum ama senelerdir pompalanan bir gerçek var. Bu gerçek meyvelerini vermiş. Önce birini vuruyorsun ölmek üzereyken suni teneffüs yapıyorsun. Bu yapılanlar buna benziyor. Dedim. Sami sustu. Haklısın dedi. Bir sigara daha yakacakken yakasına sarıldım.
-Dur ulan artık yeter. Elim elini sıkıca tutmuş.
-Ne yeteri ulan. Sigara içme özgürlüğümü elimden alamazsın. Dedi kızgınlıkla.
Yakasını bıraktım. Geri çekildim.
-O zaman gidiyorum dedim. Ayrılıyorum buradan dedim.
-Tamam kardeşim tamam, içmem olur biter. Ee nerde kalmıştık.
-Nerde kalacağız, nasıl iş bulacağız onu söyle sen.
-Sorma ya sezonda bitiyor, ne yapsak.
Bahane bu ya bir sigara daha yaktı. Ben de çok durmadım.
Çıktım.