Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '09

 
Kategori
Deneme
 

Sayıklamalar

Bir de ölümü bilmiyorum, diyerek sayıklamaya başladı. Yaşamamıştı!

Modern sanatlar müzesindeki ilkel yanılgılara daldı. Boğulmadan…

Elini güneşe uzattı, iki elini kuş yaparak güneşi avuçladı…

Bağlantısızdır, dedi sayıklamalar, bağlanma…

Hasan Bülent Kahraman’ın “ Türk kurucu modernitesinin elitist - popülist zinciri” alıntısını gözleriyle duvara astı…

Ortadoğuyu mekan tutan soluk benizlilere, zihninde kurduğu çilingir sofrasında demlenirken halk yardakçılığı kolaydır, dedi, altını çizerek…

Daralıyordu, sayıkladıkça daralıyordu. Odasının dört duvarı bisküvi kutusu haline geliyordu, sığamadı!

Bazen kurduğu sözcük öbeklerinin altında kalacağını bile düşünmeye başladı. Çığ…

Sylvia Plath’i düşündü, yüzünü duvardaki çiviye asarak…

İyi bir şair olan kadıncağız, dedi, Ted Hughes’la evliymiş. Ted, dedi, Ted onu terk etmiş! Sylvia, dedi, ocağın gazını açıp üstüne bir de hapı yutunca ölmüş. İntihar tarihi; 11 Şubat 1963.

Kıkırdamaya başladı. Kahkahası geceyi vurmuştu. Gece öldü!

Sait Faik bir, Ahmet Hamdi iki, Abdülhak Şinasi üç, Yahya Kemal dört, Hüseyin Rahmi’yi de saydıktan sonra sıkıldı. Bekar ölmüşler!

Aziz Ignacio de Loyola da demiş ki; “ Kuşatma altındaki bir kalede, her türlü fikir ayrılığı hıyanettir.” Hangi coğrafyada hangi suya akıtsam bu sözü, dedi…

Zihninde telli deftere rastlayınca Umberto Eco ne demişti, “Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı” adlı çalışmasında diye sayfalarını kurcaladı. Aldığı nota denk gelince başladı okumaya: “ Tanrı’nın Adem’le hangi dilde konuştuğu belli değildir ve geleneğin büyük bir bölümü, Kutsal Kitap’ın öteki sayfalarında olduğu gibi Tanrı’nın, hava olgularıyla, gökgürültüleri ve yıldırımlarla kendisini dile getirdiği bir tür iç aydınlanmaya dayalı bir dil varsayacaktır.”

Sayıklamalarını, odasının perdesini kapatırken okuduğu İsmet Özel’den dizelerle bitirdi: “ Biliyoruz günden güne çopurlaşan yer yuvarlağında/ bizleri yan çizen birer hemşehri haline sokan nedir/ çırpını çırpını giden atlardan indik/ girmek için patavatsız yurttaşlar sırasına/ zihnimiz acizlerin şikayeti sığacak kadar/ kanırtılırken ses etmedik/ öcümüz alınacak korkusuyla irkildik/ kaldıysa bir soru içimizde/ o da bir şey:/ Nerdedir yerle gök arasındaki ulak/ nerde biz?”

Yatağına girip yorganı başına çekti. Kararıp sararan düşüncelerinin, düşlerinin girdabında kalarak çok sonra uykuya daldı…

 
Toplam blog
: 55
: 383
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

1975’te Ankara’da doğdu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü’nü bitirdi. Şiirleri..