Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sıkıldım galiba

Sıkıldım galiba
 

Koca bir dünya sığdırdım avuçlarıma. Karası, denizi, ağacı, insanı… tüm canlısıyla… Birçok şeyi öğreniyorsun zamanla. Anlamlı, anlamsız her şeyi doldururken içine kendini koymayı unutuyorsun. Ya da aralık bulduğun yerden kaçıyorsun. Çünkü omuzların bu kadar yüke alışık değil…

***

Sen kendin olmayı unutup, onun için yaşamaya başladığın da ; farkediyorsun ki hayat beklediğinden çok daha zorlu ve anlaşılmaz… Yüzüne çarpan masmavi denizin hırçın dalgası oluyor. Hani umutların bol bol bulunduğu o deniz; birden yüzünü yakan, içini sıyırıp geçen yönüyle geliyor… Anlıyorsun ki; bu dünya tek kişilik ve gerektiğinde başkası için yaşamalısın. Her zaman değil. Öğreniyorsun…

***

Sıkıldıııııım… Rutinden sıkıldım, kendimden sıkıldım, zamanın dün olduğu gibi hızlı değil de yavaş yavaş ilerlemesinden sıkıldım. Birilerine bağımlı yaşamaktan sıkıldım. Sahte ruhların etrafımda gezinmesinden sıkıldım. Şekersiz çay içtiğimi bile bile çayıma şeker atan çaycımızın rahat tavırlarından sıkıldım. Saçlarımın düz, gözlerimin kara olmasından sıkıldım. Kısacası çooook ama çok sıkıldım. Gülümsemeli miyim?

***

Çalar saatimin her sabah beni uyandırması gibi hayatında beni her kötülükte/iyilikte bir zil sesiyle uyarmasını istiyorum. Hayal gücümü zorlarsam bunu gerçek gibi algılayıp iyi ya da kötü bir durumda aklımda zillerin çalmasını sağlayabilirim. Bilinçaltı bilinçten 9 kat büyükse eğer, yani bilim bunu söylüyorsa aklımın zillerini gayet iyi bir şekilde çalıştırabilirim.


***

Duygusal yönümü tümden kaldırıp, yerine mantık çerçevesinde hareket etmemi sağlayacak bir parça takılmasını istiyorum ruhuma. Hani o zaman Acılı Bergen yazıları yerine, ciddi yazılar yazabilirim. Biraz ruhsuz takılsam kime zararı var. Hem hayatta duygularla hareket edersen, tam bir aptal konumuna düşüyorsun. Offf hayat bir kutu kâğıt mendil hediye eder o zaman :))))

***

Adımı değiştirmek istiyorum. Arkası arkasına “Seda” diye başlanıldığı zaman ve ben bunların hepsine cevap vermek için kendimi helak ederken ilk düşündüğüm şey bu… Hatta bazen adım üzerinden iğrenç espriler üretiyorum. Soruyorum karşımdakine mesela “Senin için Seda ne anlama geliyor?” Tabi karşımdaki bunun şahsımla ilgili olduğunu düşünerek hemen cevaplamaya başlıyor. İçinde bol iltifat bulunan sözler başlıyor “Temiz, saf, duygusal, iyi bazen kaprisli ama genelde şirin…” Sonra merakını yenemeyip soruyor “Bunu neden sorma gereği hissettin?” Gülümsüyorum. “Hiiiç TDK’da “hoş ses” anlamındaymış. Bende senin için anlamı ne diye merak ettim” deyip, hiç bir şey yokmuş gibi ( yani ortadaki iğrenç espriyi es geçerek) işime devam ediyorum… Günler çok saçma geçiyor bazen…


***

Hayatın anlamını bilen varsa bana söylesin. Ben hep “güzel bakma” telkinleriyle hayatın mükemmel olduğuna inandırdım kendimi. Oysa asıl gerçek bu değildi. Hayat, saçmalıklar ve dengesizlikler üzerine kurulu bir düzendi. Ehhh düzene çomak sokmakta insanoğlundan başka kimseye yakışmazdı değil mi? Aaa aklıma gelmişken; bu hayatta doğru dürüst insan kaldı mı?

***

Keşke bizde elektronik eşyalar gibi olabilseydik. Yüksek enerji durumunda kendiliğinden korumaya alan bir devremiz, garanti kapsamında kalan bir aklımız olsaydı. “Şşşşt senin aklın kaç yıl garantili.” Fena olmazdı değil mi?

***

Koltukların üzerine eskimesin diye örtüler serilir. O örtüler misafir geldiği zaman birden kaldırılır ve gittikten süpürülüp, temizlendikten sonra tekrar yerini alır. Şu geldi aklıma şimdi. Aklımıza, ruhumuza ve kalbimize göre kılıflar diktirelim. Mesela aklımızı kullanmamız gerektiğinde kılıfı çıkartalım. Aman tekrardan örtmeyi unutmayalım. Tozlanır, eskir sonra… Kalbimiz ve ruhumuz içinde geçerli bu. Düşünsenize bir aşk acısında kıvranan kalbiniz ve ruhunuzu yıkayıp, temizleyip, kuruladıktan sonra kılıfını geçir ve eski haline dön… Ohh ne güzel hayat. Acıyı tarihe gömersin bu yöntemle :)))

***

Dedim ya, çok sıkıldım ben. En iyisi daha fazla saçmalamadan bu blogu bitireyim. Hayır, aklımın garanti süresi de bitti. Yenisiyle değiştirmekte çok para. Geçenlerde sordum, benim 3-4 yıllık maaşıma denk geliyor ki; benim gibi savruk bir tip hayatta biriktiremez o parayı. Ama duygusal yönümü çıkartıp, aklı başında bir mantık parçası yerleştirilebiliyormuş. Kredi kartına 12 ay taksit yaptılar. Bende dayanamayıp aldım:))) Haftaya küçük bir operasyonla yerleştirmeyi planlıyorlar. Teknoloji çok gelişti yahuuu…


Fotoğraf : http://beautifulflower66.deviantart.com/art/Waiting-52667104

 
Toplam blog
: 194
: 1525
Kayıt tarihi
: 04.08.06
 
 

1981 yılında aslında istenmiyor olsam da geç alınan karardan dolayı hayattayım:)) Haritacıyım ve işi..