Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '06

 
Kategori
Futbol
 

Tarkan ve futbol

Tarkan ve futbol
 

Bugün Türk toplumu ‘ McDonaltlaştırılmak’ tadır. Bu deyim, çok geniş bir içeriğe sahiptir. İlk anda yemek kültürünün bir değişkeni gibi algılansa da, konuşma Türkçemiz’ den büyük ‘ showroom’ larımıza (!), genel kültürümüzden ‘ Biri Bizi Gözetliyor ’ adlı televizyon programına, ‘ televole’ lerden, ‘ liselim, o şimdi asker, babam sağolsun ’ yazan arabalara ve iki büyük liderin (!) el sıkışıp sıkışmamasıyla ‘ felç ’ olan ekonomimize kadar geniş bir yelpaze içerisinde değerlendirilebilecek büyük bir olgudur bu. Bu olguyu burada analiz etmemiz olası olmadığı gibi, ‘ konuyu dağıtmak gerekçesi’ yle böyle bir girişim de anlamsız olur.

Globalleşen, küreselleşen dünyamızın artık teknolojik gelişmeyle beraber küçük bir köy haline geldiği bugünkü iletişim çağında, yeryüzü toplumlarının Amerikan kültürü’nden etkilenmemesi düşünülemez. Popüler kültürün ya da Amerikanlaşmanın eleştirilmesi, genellikle değişen bir dünya karşısında duyulan eseften başka bir şey değildir. Ve ‘Amerikanlaşma’ , çoğunlukla değişimden başka pek bir şey değildir ve özellikle de kültürel değişim, olumsuz tepkilere neden olur. Yeni olan şey, gelenek ve beğeniler açısından küstah, kaba, incelikten uzak, aptalca ve (Matthew Arnold’ın ısrar ettiği üzere) tahrip edici görülür. Böylece, ‘Amerika’, geleneksiz olanın modeli olarak ve ‘kültürel’ olana karşı ‘maddi’ olanın seferber edilmesidir. Kültürel olanın, maddi olana tercih edilmesi öyle boyutlara ulaşmıştır ki, spor kurallarının; aslında spor yapan ve izleyen açısından daha güzel, aktif ve daha etkin-etken olması için değil de küreselleşen dünyada ‘para’nın çok daha önemli olmasının bir göstergesi olarak, reklâm ve pazarlama açısından değiştirilmesine neden olur. Gerçeklerin yerini ‘imaj’ dünyasının aldığı bugünkü yeryüzü toplumlarının artık, McDoktor, McÜniversite, McEğlence, McGazete, McDoğumlar ve McCenazeler görmesi karşısında şaşırmadığını ve bu küreselleşmeden pay aldıklarını görmekteyiz. Robins ve Gillespie, bugünkü coğrafi yeniden yapılanma ve şekillenmenin sonucunun belirsiz olmakla birlikte, bu sürecin bazı önemli ögelerini şimdiden tanımlamanın da olası olduğunu belirtmektedirler. Kültürün bir kenara itilip her şeyin maddi bir getirisinin olması gerektiği düşüncesinin artık geçerli akçe olmaya başlamasıyla, insanlar ‘gerçekler’ peşinde değil de ‘imaj’ yolunda ilerlemeye başlamışlardır. Gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde bu etki, bir ‘kültür yozlaşması’na neden olmaktadır. Televizyonlarından gördüklerini ‘ben neden bunları yaşamayayım’ sorgulamasıyla yaşamaya çalışmak çabaları; kültürde, demokraside, sanatta ve sporda ve bunların kendi içkültürlerinde az gelişmişlik alt kültürlerini oluşturmaya başlamıştır.

İletişim teknolojisinin gelişmesi sporun televizyona girişini ve onun siyasallaşmasını da beraberinde getirmiştir. Gerçekten, tarihsel açıdan bakıldığında, büyük spor yarışmalarının örgütlenişi, genel olarak ideolojik varsayımlara bir yanıt, özelliği taşırken; ‘futbolun dini imanı para’ ve görsel aktörlerin ‘imaj’ gösterme sahası olmuştur. Server Tanilli’ye göre, siyasetin ‘yankı odaları’ tirübünler olurken, buna aynı benzerlikte yaklaşırsak, ‘imaj popülerleri’nin de ‘yankı odaları’nın televizyon ekranları olduğunu söyleyebiliriz.

Zamanında Tarkan' a televizyon ekranlarından 24 Mart 2001 tarihinde oynanan Türkiye-Slovakya ulusal futbol maçından sonra ağzına mikrofon uzatıp ‘bu maç hakkındaki o çok değerli görüşleri’ni sorduk. Tarkan da bir otorite edasıyla ‘o çok değerli görüşleri’ni söyledi.

Tarkan’ a mikrofon uzattıran-uzatan ve değerli spor görüşlerini sordurtan neydi acaba? Tabi ki bizim ulusal spor kültürümüz. Bu adı geçen ‘sanatçı’, herhangi bir vatandaş gibi bir spor karşılaşmasına gidebilir, izleyebilir, buna bir şey diyemeyiz. Ama ne bileyim, aklıma takıldı da kendi kendime sesli olarak düşünüyor ve soruyorum: Bu maç, gündemdeki önemli bir maç olmasaydı, maça çok seyirci gelmeseydi, televizyonlar canlı olarak yayınlamasaydı, bir basın ordusu da orada olmasaydı, Tarkan yine de bu ulusal maçımıza gider miydi?

Medyalaşma nedeniyle politik aktörler, çoğu kez kimi moda sporları destekliyor görünmektedirler. Moda, yani futbol’un dışındaki popüler olmayan birçok spor branşındaki dünya şampiyonluklarımızda politik aktörleri tribünlerde görmek olası değildir, olmamıştır da. Birincilik kürsüsündeki sporcularımızın ödül törenlerinde bu ‘politik aktörler’ hiçbir zaman yoktur, ama Tarkan her zaman hazırdır (!...).

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..