Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '07

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Televizyon çocukları

Televizyon çocukları
 

"Çocukların erişemeyeceği yerlerde muhafaza ediniz!"

O bir eğlence kaynağı, hem de en ucuzundan. O, boş vakitlerimizi değerlendirdiğimiz vazgeçilmezimiz. O, olmazsa olmazımız.

Tahminleriniz doğru; televizyondan bahsediyorum. O olmasa ne yapardık!? Elektrik kesildiğinde nasıl da canımız sıkılıyor değil mi? Veya Kablo TV'de uzun süreli genel bir arıza olduğunda... Ya da çatıdaki umumi anten fırtınadan dolayı yön değiştirdiğinde... Nasıl vakit geçer o olmadan?

Peki ya sebep olduğu olumsuz durumlar? Özellikle geleceğin büyükleri, çocuklarımız üzerinde yarattığı olumsuzluklar ne olacak?

İlk akla gelen, vakit kaybı olması. Türkiye'de çocukların ortalama yılda 900 saat televizyon izlediklerini belirten bulgular mevcuttur, oysa okulda geçen zaman sadece 700 saattir. Yani bir çocuğun, yapılacak başka işleri (ödev, sınava çalışma, vs) varken televizyon izlemeden duramaması mesela. Ertesi gün derse hazırlanamadığı için, dikkatini toplayamaz, sıkılır, başka şeylerle ilgilenip durur, sürekli saatine bakarak dersin bitmesini dört gözle bekler böyle öğrenciler. Televizyon bu, bağımlılık yapmış bir kere...

Yapılan araştırmalar, uzun süre televizyon karşısında zaman harcayan çocuklarda obeziteye yakalanma olasılığının çok yüksek olduğunu gösteriyor. Bu yetişkinler için de geçerli (aynı oranda olmasa da). Düşünsenize, hangimiz TV karşısında en sevdiğimiz diziyi izlerken abur cubur yemekten zevk almıyoruz ki? (Zaten İngilizce'de bu anlama gelen "couch potato" diye bir deyim bile var.)

Televizyonun gözleri bozduğu gerçeğini hatırlatmama sanırım gerek yok. Özellikle de yakın mesafeden izlendiğinde, veya karanlık bir ortamda sürekli bu ışık kaynağına bakıldığında...

Çocuklarda dil gelişimine gelince; televizyonun bu konudaki olumsuz etkilerini saymamak olmaz. Öncelikle, dilin yozlaşmasına sebep olacak yüzlerce örnekle karşılaşıyoruz her geçen gün. Özellikle eğitimsiz kişilerin dili yanlış kullanmalarına ilişkin sayısız örnek gösterebilirim, hem de resmi bir kaynaktan.* Dolayısıyla çocuklar bu yanlış kullanımları göre göre bunlara aşina oluyor ve bunlar çocuğun hafızasında yerleştikçe çocuk da aynı hataları yapmaya başlıyor.

Çocukların psikolojisine de değinmek istiyorum. Bilindiği üzere, çocukların algılama yetisi yetişkinlerinkinden çok farklı. Henüz soyut düşünemedikleri için, gördükleri her şeyin gerçek olduğunu düşünebiliyorlar, gerçekle kurguyu ayırt edemiyorlar. Hatırlarsanız, birkaç yıl önce televizyonda gördüğü çizgi film karakterlerini örnek alarak yüksek bir yerden atlayan çocuklar olmuştu.

Çocukların psikolojisini bozabilecek film ve çizgi filmler, kameralarla donatılmış evlerde yapılan programlar, şiddet ve duygu sömürüsü içeren her türlü haber programı ve 'reality show'lar... çocukları etkileyip onlarda gelecekte ortaya çıkabilecek ciddi hasarlar bırakabiliyor.

Bazı hukukçulara göre, bir çocuk doğduğundan itibaren ekran karşısında geçirdiği saatler sonucunda, 15 yaşına geldiğinde 18000 cinsel taciz, saldırı, kavga ve işkence yolu öğrenmiş oluyor. Okullarda şiddet meselesinin giderek artmasının sebeplerinden en önemlisi televizyon, aksini kim iddia edebilir ki?

Geçen yıl yaptığım bir araştırma sonucu edindiğim bulguları sizinle paylaşmak istiyorum. İlköğretimin birinci kademesindeki (ilk beş yıl) öğrenciler üzerinde bir anket uygulamıştım ve karşıma çıkan sonuçlar arasında en ilginç olanları şunlar:

Soru: Televizyonda karşılaştığınız silah, kan, kavga, ölüm gibi sahneler sizi nasıl etkiler?
Cevapların %41'i: Beni korkutur, hatta rüyama bile girer.

Soru: TV'de cinsel içerikli bir sahneyle karşılaştığınızda neler hissedersiniz?
Cevapların %67'si: Çok utanırım, gözlerimi kapatırım.

Soru: Süpermen, Pokemon, Sihirli Annem gibi programlardaki doğa üstü olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cevapların %61'i: Keşke benim de öyle güçlerim olsa / ben de uçabilsem

Soru: Reklamlarda hoşunuza giden bir ürünle (oyuncak, giysi, çikolata, vb) karşılaştığınızda ne düşünürsünüz?
Cevapların %35'i: Ona hemen sahip olmak isterim ve aileme söylerim.

Soru: Hababam Sınıfı, Hayat Bilgisi vb. okulda geçen programlarda en çok hoşunuza giden veya size ilginç gelen konu nedir?
Cevapların %44'ü: Öğretmenlere yapılan şakalar. Ve %31'i: Kopya çekme yöntemleri.

Soru: Örnek aldığınız bir ünlü var mı? Hangi yönleri hoşunuza gidiyor?
Cevaplarda verilen isimlerin %28'i "şarkıcı", %21'i "futbolcu"dur. Yazılan isimler arasında Polat Alemdar (çünkü çok güçlü / herkes ondan korkuyor / yenilmez) ve Çilek (çünkü istediği şeyi en kolay yoldan elde edebiliyor / uçabiliyor / sihir yapıyor), en çarpıcı olanları.

Görüldüğü üzere, dünyaya açılan bir kapı niteliğinde olması gereken televizyonun, aslında hiç de azımsanmayacak kadar çok olumsuz etkileri var. Bu durumda özellikle anne-babalar, çocukların TV izleme alışkanlıklarını düzenlemeli, bu konuda hep birlikte kural koymalı, izlenecek programları önceden seçmeli, kumandayı çocuklara bırakmamalı, programları çocuklarıyla birlikte izlemeli ve birlikte yorum yapmalı, zararlı olabilecek bir program gördüklerinde mutlaka RTÜK'e (178 Alo RTÜK) bildirmelidir.

Not: Bloğun başında yazmış olduğum ilk cümle, TV kumandası içindir.

* www.rtuk.org.tr/sayfalar/IcerikGoster.aspx?icerik_id=4f132d1d-8277-4ea1-b6f8-20e242a7c7f4

 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..