Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '13

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Yetkinliğin Temeli

Yetkinliğin Temeli
 

Öğrendiklerini harmanla ve öğüt, gelecek için!


Çalışmayı çok seviyorum. Bir şeyler ürettiğimde, sonuçları beni mutlu da ederse daha çok çalışmak istiyorum. Küçükken de böyleydim. O zamanlar işler ters gittiğinde kendimi çalışmaya vermeyi öğrenmişim. Dolayısıyla, hayatın içinde zorluklarla mücadele etmeyi seçmişim farkında olmadan. Hocalar gelmiş, hocalar gitmiş. Kimilerinden öğrendiklerim biçim vermiş hayatıma, kimileri ise sadece yol arkadaşı olmuş. Büyüyüp kocaman olunca da herkes gibi en güzel yılların, hep öğrenmeyle dolu okul yılları olduğunu söyler olmuşum. Eğlenceliymiş.

Konu şu ki; Ben hala çalışmak ve öğrenmek kavramlarını birbirinden ayırmayı beceremiyorum. Mesela yapacağım işleri sırasına koyup, tıkır tıkır hallederek, şimdi de sıra “öğrenmeye geldi” diyemiyorum.

Aslında çalışma hayatımın hangi evresine bakacak olursam olayım, "yatarak" mutlu olduğumu hatırlamam. Bitmek bilmeyen tecrübeler zinciri olarak gördüğüm çalışma yaşamında, öğrendiklerimi bir sonraki aşama için farkında olmadan harç yapmışım. İç sesim “kendinden fazla bahsetme” dese de gerçek şu ki, eğer hala okuyorsanız bana “ben de” demenizi istiyorum. Zaten kendimden bahsetmemi isteseniz belki ben lafı dolandırır anında size getirebilirim...

Okulda, evde, çarşıda, işte ve her yerde her şey öğrenmek için bir fırsattır. Bazen küçücük bir çocuktan, bazen yolu süpüren temizlik görevlisinden, bazen de hala annenizden bir şeyler öğrenirsiniz. Hepimiz farklı farklı öğreniriz. Ben deneyerek öğrenirim. Bizim okulun onur talebesi Esra dinleyerek öğrenirdi. İyi dinlerdi. Bizim okulun fırlamalarından Volkan, en az üç ikmal ile geçtiği lise ve ortalama bir üniversite hayatını tamamladıktan sonra atıldığı iş yaşamında müthiş başarılı oldu. Öğrenmeye ihtiyacı olan şeyleri es geçmedi belki de.. Neticede hepimiz bir biçimde ama hepimiz tekrar ede ede öğreniriz. Bir seferde öğrenmek öğrenmek değildir, algılamaktır. İlgili problemleri çözmedikçe, olası sorunlarla baş etme yollarını bulmadıkça konuyla farklı biçimlerde karşılaşmaya devam ederiz. Ve her karşılaşmamız, öğrenmemiz için sunulmuş bir fırsattır.

Ve eğer bir insan duymak istemiyorsa,  dünyada ondan daha sağır bir kimse bulamazsınız.

Uzun yıllar x sektörde çalışmış olmak, y pozisyonlarda bulunmuş olmak iki ucu sivri bıçak gibidir. Hem o konuda çok şey bilirsiniz, hem de “gel bu işi burada yap” dediklerinde bildiklerinizi unutmanız gerekir. Değişmeyen tek şey değişimdir, o veya bu işi çok iyi bilmek, yarın başka bir işte öğrenme potansiyelinin yüksek olacağı anlamına gelmez.

Bir bakıma; Çalışmak ve öğrenmek çalışma hayatımızda birbirinden ayrılmayacak iki değer. Aksi pek keyif vermeyebilir.

Peki ya yaşamda? İş veya özel yaşam, ayırt etmiş miydik? Öyleyse, bir kaç öneri:


* Her işe/iletişime başlarken kendine “neden” diye sor.

* Her iş/iletişimin ortasında kısa bir reklam arası ver (kendini ve çevreni değerlendirebilmek için)

* Her iş/iletişimin sonunda “ben bundan ne kazandım” diye sor kendine. Gerekiyorsa da yaz.

* Öğrendiklerini iyi harmanla ve gelecek için öğüt...

 
Toplam blog
: 32
: 418
Kayıt tarihi
: 11.10.12
 
 

Mimar Sinan Üniversitesi mezunudur. İnsan kaynakları, eğitim ve gelişim, yetenek yönetimi ve kari..