“Rivayet odur ki zaten o bir denizkızıymış. Bazı gecelerde saçlarında yakamoz pırıltılarıyla onu gördüğüne, hatta ardından mavi gül kokusu duyduklarına yemin eden balıkçılar bile olmuş.” Rivayet değ..
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, pireler tellal iken develer berber iken, ben anamın babamın beşiğini tıngır mıngı..
Bir hikâye anımsıyorum, hani padişahın elçisi olarak o çok uzak ülkeye gittiğinde, oturması için yer gösterilmeyip, ayakta kalmak ya da yere oturmak seçeneğiyle; aşağılanmasıyla baş başa bırakılan, am..
“Size söz verdiğim gibi” diyordu Barış Kaptan, ona “kaptan” dememe aldırmadan, “Söz verdiğim gibi, elinizi uzatıp bulutlara dokunabilirsiniz” Evet, ben planörün ancak bir el sığabilecek kadar küç..
Nohutlu pilavım, hani tavuk suyuna yaptığım, hani üzerine de haşlanıp kızartılmış tavuk eti koyduğum… bu kez, derin mavilere uğurlanan bir annenin ardında kalan, anneanne ile toruna kısmet oldu. Orada..
Dün Türk Hava Kurumu (THK) Çankaya Şubesi’ndeydim. Hani şu her cumartesi “Pilav Günü”nün olduğu şube. Son derece ileri görüşlü bir şube olduğu yapılan bulgur pilavından belli olan şube. Hani..
“Birlikte çay bahçesine gidip… çay mı içeceğiz?” "Evet" diye yanıtlayan adama inanmaz inanmaz bakar o…eskisi kadın ve yine aynı şaşkınlıkla sorar; “Sonra da sinemaya gidelim mi?” yanıt yine evettir. B..
Kapının zili miydi beni uyandıran yoksa telefonunun sesi mi anlayamadım ama uyandım. Yok, sabah değildi, akşamüzeriydi. Hani iş dönüşü yorgunsunuzdur da, biraz da uykusuz olmanın getirdiği bir uyuşukl..
Her zamanki gibi telaşla çıktım evden, kucağımda hoş bir pembe kağıda sarılmış, bol yeşil yapraklı saksı çiçeği, Ahmet Abiler’e gidiyorum. Yok, çiçek ona değil, onun hediyesi ayrı ki hediye demek de p..
Hiç böyle yapmazdım ben. Ama dün nasıl olduysa yaptım. Bu kesinlikle Ayşon’dan bulaştı bana biliyorum. Ankara’dayken, birlikte bir yerlere gitmek için hevesle plan yapardık, heyecanla beklediğim gitme..