küçük bir çocukken henüz büyürdü gözümüzde hayat bir türlü geçmezdi gün / saat… büyük olmak / ne zaman gelecek ti koşarken var hızımızla görmeden geçtik, güzelim bahçelerimiz..
tövbelere durup durup yeniden döndüğünün geceye son batmışlığıyla sürünüyorken derinden çınlayan bir ağıttı artık içindeki kulaklarda duyulmayan eprimiş sevdada..
eyyy benim kin ve öfke batağına batmış acılara gark olmuş memleketim ne göğü mavi ne dalı yeşil ne de toprağındaki başak sarı dağlarında kanlı kardelenlerin toprağa düşmüş b..
/bağışlamak affetmekle unutmaktır unutmadıysa affetmemiştir kişi/ bu şehir/ bu yer/ bu deniz bu salkım söğüt ağacı/nın saçlarından uzun olan kederin ..
sessizliğine başkaldırıyor kalbim bağrımı delen ölümcül düşler vuruyor uykularımı İzi yok mazideki faslı baharın griye boyanmış her yer solup gidiyor her emel ..
/henüz kanatlanamayan bir kuştu küçücük göğsüne asıldı yafta yanık türküler ninnisi oldu şark da aynı garp da gurbet de sıla da gardiyanın tellal sesinde/ demi..
/ebrûliydi yaşam belki yaşamadım bütün renklerini kurşundu içinde eriyen zaman sükûnlu gecenin eşiğinde durur şimdi gün bilinmez hangi kavşakta bekler ölüm / kalkansız yüz..
/dört başı mamur olmazlar silsilesi ve avaz avaz sessizlikteydi yaşam/ * üç çocuk, anayla baba saadet duygusundan yitik, beş insan son yaprakları da düşmede ..
KİMSEYE YOK BORCUMUZ keskin bıçak bir poyrazın ağzında yalçın dağlar kadar dik duruşunuzu unutmadık fırtınanın gözünü yoran mavi gözlerinizdeki tılsımlı umut hâlâ me..
her şey sus/tu rüzgâr yoksunu, tayfasız bir yelkenlisin ve şimdi cehennemin kapıları açılmakta içinde kanını donduran vurgun kıyı ve kurtuluş, çok uzak bir imge var..