Aysel’in gözü yollardaydı. Her defasında bugün gelir dediği Çetin gelmiyordu. Murat’ın, birkaç güne gelir dediği günden on üç gün geçmesine rağmen görünürde yoktu. On üç güne birkaç gün denir miydi..
Bir gün sonra askere gidecek olan Çetin’in ayakları nedense evine doğru gitmek istemiyordu. Belki de gözyaşları içinde ayrıldıklarındandı. Belki de anasının da ağlayacağını bildiğinden, sevdiği ins..
Sevmek ve sevilmek… Seven sevdiğini bilir; ama sevildiğini bilmeyebilir. Seven seviyorum dediğinde içten veya öylesine dediğinden emindir. Seni seviyorum diyenin gerçek duygularını bilmek kolay değ..
Çetin, dördüncü günün şafak vaktinde söğüt ağacının altında gelip oturdu. Evden çıkarken, elindeki bavulla görülmek istememişti. Şafak vaktinde bile yengesine yakalanma korkusu vardı. Veda etmeyi a..
Vedat işten geldiğinde yemek hazırdı. Hemen sofraya oturdu, yemeğini yedi. Yemekten sonra televizyonun başına geçti. Güya haberleri izleyecekti. İş yoğunluğundan yorgun düşmüş olacak kolt..
Aysel’i ilk gördüğü günden iki ay sonra sabahın ilk saatlerinde Çiğli merkezde bir birahaneye oturdu. İki bira içtikten sonra parka gidecek, Aysel’i gözetleyecekti. Ağır içiyordu. Başka zaman beş d..
Murat’ın tezkeresi ile Çetin’in bir aylık izni aynı güne dek gelince Erciş’e birlikte geldiler. Erciş’ten Purul’a doğru kol kola güle oynaya yürüdüler. Gılor Tepe’ye geldiklerinde Dilo’nun..
Ne desem, anlatsam bilmem ki seni Halimden anlayan bilensin ERCİŞ İçimde hasretin yakıyor beni Sevdayı gönlüme salansın ERCİŞ Durudur suların masmavi gölün Dans eder..
Çetin yanık sesliydi. Elinden tutan olsaydı belki de ses sanatçısı olurdu. Purmak’ta, Purul’da Çetin gibi sesi yanık olan çok kişi vardı. Ellerinden tutan, yol gösteren olmayınca demeli çevirmeli d..
Murat Çavuş izine geldiği gün, evi köy gençleriyle dolup taştı. Akrabaları, komşuları derken asker ziyareti üç gün yoğun olarak devam etti. Dördüncü gün mektubu vermeye gittiğinde Aysel’i göremedi..