Bu tür safsatalara karnım tok diyen ve çevresinde dönüp duran vesveselere kulaklarını tıkayan kader, kendi kaderim kendi elimde deyip hayatın azgın dalgalarıyla boğuşmaya devam etmek için her Alla..
Telefonum çalmaya başladı. Bakınıyorum etrafıma bulamıyorum bir türlü. Sesin geldiği yöne doğru gidiyorum, gördüğüm ne varsa alt üst ediyorum kanepenin üzerinde yine yok. Koltukların altına, masala..
Bir sabah uyandık ve televizyonu açtığımızda gördüğümüz manzara karşısında şoke olmuştuk.. Bütün basın-yayın medya ordusu anıtkabirde toplanmış ve atatürk’ün dirildiğini söylüyordu. Nasıl bir şeydi..
İşten çıktım, marinaya doğru yürüdüm. Gümbet'in üstünden batan güneşi, yatların direkleri arasından izlemeyi seviyordum. "Nemesis" isimli yatın önünde duran banka oturdum ve gözlerimi ufuk çizgisin..
Tahmin ettiğim gibi marinada Lola ile karşılaştım. Bu karşılaşma gerçekten de iyi bir tesadüf olmuştu. Yoksa geçen seferki yaşananları beynimin bana oynadığı şizofren düşüncelerden oluşan bir yanıl..
İlk bakışta onu bir Rus sanabilirsiniz, önümden süzülerek geçtiğinde ben de öyle sanmıştım. O an da dünyanın en pahalı şarabı mı yoksa bu kız mı? Diye sorsalar, tereddüt bile etmeden bu kız derdim...
Azgın bir sevişmenin ardından yorgun düşen bedenlerimiz savrulmuştu yatağın iki ucuna. O mışıl mışıl uyurken ben hayatımın en mükemmel seks deneyimini yaşamanın tarifi imkansız çakırkeyifliği içeri..
gayet vakur bir muhabbette seyrediyordu halimiz ne olduysa oldu, sanırım gönül kıvamını buldu fırtına koparan gökyüzü gibi, bir anda değişiverdi nevrimiz o andan sonra sıcak..
Yaklaşık üç buçuk saatlik bir zaman zarfının ardından vardım İzmir’e. Eskisi gibi değildi terk ettiğim bu şehir, sanki birileri benim hatıralarımı unutmam için yardım ediyordu. Belediyeler, işletme..
Hastaydım geçen hafta... Kolay kolay hasta olan biri değilim ama öyle bir hasta olurum ki en az bir hafta sürer semeresi.. Hastaydım ama mutsuz değildim ve mutsuz değilken yazmak benim için..