Durdu, geri döndü. Tarlanın kıyısında incirin dibinde bıraktığı testiye toprağın üzerinde sendeleye sendeleye gitti.Tuttu kulpundan kaldırdı. Dikti başını havaya, dayadı ağzına. Gırtlağının sivrili..
Kalktı. Saat sabahın altıbuçuğu gösteriyordu. Yılların verdiği bir alışkanlıktı bu. Hazırlandı, kahvaltı hafta sonlarına özgü bir lükstü. Şekersiz nescafesini içti. Hava yeni aydınlanıyor, sabah ba..
Soğuktu hava . Zeytinler toplanıp biteli, kasaba el ayak çekilmiş tenhalığına döneli epeyce zaman olmuştu. Günler kışa giyiniyordu. Tekel maddeleri. yiyecek kıvır zıvır satan küçük bir büfeydi. İsm..
Tıpkı hayat gibi diye düşündü Abdullah Usta. Hangi taraftan baksan iki yanda da bir boğaz tokluğu, bir yaşam savaşı var diye düşündü. Öyle ya; bir ucunda kendini bildiğinden bu yana geçindiren, hay..
Sonraları yaz tatillerini geçirmek üzere gelirdi oraya. Geldiği zaman da kasabanın çeşitli yerlerinden, havasından, denizinden, okuduğu ilkokul binasından, zeytinliklerinden yükselen bir anılar yum..
Bazı insan ruhlarının denize kıyısı var sahiden. C.Süreya Teknenin pruvasını Tavşanlı Ada arkasındaki açıklığa çevirecek şekilde dümeni kırdı. Pancar Motor oturtulmuş tekne arkasınd..
Yetememek ağır bir prangadır insanın ayaklarında vicdanını tökezleten. Çaresizlik bir karabasını bölünmüş uykularının. Niye "Huzur Evi" denir ki buralara. Kim ve ne zaman takmış acaba bu ismi. Epey..
Yağsam mı, yağmasam mı ikileminde inceden tozutan tarihsiz bir kar yağıyor. Eski bir geçmişi yağıyor. Mevsimin ilk karı, zamansız bastıran bir soğuğun dünkü yağmuru kara çevirmesinden. Griye dönmüş..
Günlerdir yağan kar kesilmiş, sokak aralarında, caddelerin kenarlarında, evlerin çatılarında bir kirli beyazlık biriktirip, donup kalmış bir soğuğa dönüşmüştü saçaklardan sarkan buz sarkıtlarında.T..
Kimi zaman önlenemez gel gitleriyle, nice benzer insan yaşamlarını gerçeğin acımasız girdaplarında içine alıp yok etmekde acımasızdır hayat. Onu bir gecenin geç saatinde acil nöbetinde görm..