Öncelikle bu yazımı herhangi bir polemik başlatmak niyetiyle yazmadığımı belirtmek istiyorum.Çözemediğim şeyi birlikte irdeleyip, çözebiliriz belki.Çevremde tanıdığım ve blogdaki erkek..
Yorucu bir günün ardından aperatif birşeyler hazırlayıp, dinlenmeyi düşünüyordu. Televizyonu açtı, aslında ne haberleri, ne de başka bir programı izlemek istemiyordu, iş yerinde başı yeterince şiş..
Özgürdük ikimizde...Birimiz gönüllü esaretlerinde,Diğerimiz, yalnızlığın alışılmış dört duvar hapsinde.Oysa; özgürdük ikimizde!Seni esaretlerime yılmadan katmaya çalışırken..
Ne " Gitmeyelim" diyecek ısrarı, ne de " Neden?" diyecek sorusu vardı. Biliyordu... Dudağının kenarında buruk bir gülümseme ile öylece kalakaldı.Kırgınlığı kendineydi, yüreğineydi soruları..
Yok, yok, merak etmeyin sağlığınızla ilgi değil konu. Art niyet olmadan hatta fazlası ile iyi niyetten, karşınızdakini nasıl isyan ettirirsiniz? Önce evin en büyüğü ama benim en küçük çocuğu..
Ürkek bir kedi gibi aranıza katılmaya çalışıyorum, bu kadar zor olacağını düşünmüyordum doğrusu. Ne tuhaf bir varlık değil mi insanoğlu? Günlük hayatta ki beni tanısanız "Kim ? İnanmıyorum o asla..
Kelimelerden alacaklı bir sağır gibi, İçimi döktüm bugün, yokluğunla konuştum.Tutsak gibi, enkaz gibi, kendim gibi, İçimden çıktım bugün, içimle konuştum. Yüzünü ilk kez gören bir çoc..
Yirmili yaşlarının son basamaklarındaydı Zuhal. Bir süredir inzivaya çekilmiş halde sürdürdüğü hayatı arkadaşlarını huzursuz ediyor, onu yaşama katmak için tüm çabaları ise sonuçsuz kalıyordu...
Kafenin loş ışııkları altında bir çift gözün üzerinde olduğunu ilk dakikalardan beri hissediyordu. İzlenme hissi huzursuz etmiş, sık sık arkadaşları ile piste, dans etmeye yönelmişti. Bunu fark ed..
Kısa süre önceki tanışmaları oldukça sıradan ve hızlı gerçekleşmişti. Ancak, ilk andan itibaren birbirlerinden pozitif elektirik almışlardı. Adam, cafedeki aynı masada daha önceden tanıdığı arkad..