Geniş pencereli evinin balkonunda önünde, uzanıp giden denize bakıyor kadın. Gençliği bir fısıltı kadar sessiz, gelip geçmiş sanki gözünden, yüzünden, saçlarından… Sallanan iskemlesinde dalarken m..
Onu ilk kez, yıllanmış koca gövdeli ağaçlarla bezeli Gülhane parkında seyrettim. Yoksulların panayırı, memurun, işçinin ailecek gittiği sayfiye yeriydi... Şimdiki hali nicedir bilmiyorum ama o zama..
Umutlu, coşkulu, çoğu kez de kara, kapkara günlerin anaforunda memleket gibi yaşanan aşkların kitabına değdi elim, gözlerim.İlk baskısından okuduğum ve şimdi 20. baskısına ulaşmış olmasının sevinciyle..
Yerin yedi kat altında denizin, dağların, asırlık çınar köklerinin bittiği yerde, yatarsın sessiz ve derince. Ne “bir mendil mavilik” ne ışığın var.Bir uğultu ki, gün gece boyu kulaklarında çı..
Sarı sıcak bir gün daha. Termometreyi ter basmış.Cıvası burnunda.Sıcak, çok sıcak. Yarın da öyle olacak. Sen de üfleyip duruyor musun yakandan içeriye ? Sıcaklık gölgede 35 derece.Açılıyor göm..
Egsoz dumanı, şehrin karmaşası içinde hafızamın temiz havayı “bir garip kokuyor “ (!) diye algılamasına ramak kala, toprak yolların tozuna bulandım. Takvimsiz, zamansız bir yerde unuttum kendimi. Kaps..
Yıllar öncesi... Taş evin geniş avlusunda küçümen bir havuz, havuzun üstüne eğilmiş körpe söğüt dalları, gerisinde üç beş kavak ağacı; sallanıyor sarhoş. Yaklaşıp gövdelerine dayıyorum kulağımı, rüzga..
Ellerimde gecenin teri, "nihavent yalnızlık" vaktini vuruyor saatler. Makama uygunsuz halim laf anlamaz çocuk gibi tutturmuş hep o şarkıyı istiyor. Kendi kendine konuşmanın, biriken gözyaşlarının..
Bir huzuru resmeden şehir, maviliğini giyinmiş rüzgarını estirirken denizden, seyrinde akarken zaman, hafiften esen rüzgar dindi birden. Denizin mavi yalazı griye boyandı. Ne söylediğini, neye ba..
Okul yıllarında yeni aldığım defterlerin, o beyaz, o uçsuz bucaksız gibi görünen pürüzsüz sayfalarına heyecanla baktığım gibi bakıyorum yine şu yeni gelen yıla. O el değmemiş sayfalarda gözlerim her d..