Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '07

 
Kategori
Blog
 

Blog günlüğüm -3

Blog günlüğüm -3
 

İlk blog günlüğümü 18 Mart’ta (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=31232), İkincisini de 26 Mart’ta yayınlamıştım. Bu günlükleri yazmaya başladığımda diğer blog yazarlarına da örnek oluşturur belki, diye düşünmüştüm. Blog günlüklerimde hem kendi yazdıklarımı anlatıyorum, hem de okuduğum ve ilginç bulduğum bloglara link veriyorum.

Blog günlüğüme kaldığım yerden devam ediyorum.

26 Mart 2007 Pazartesi

“Blog Günlüğüm-2” yazısını gönderdim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32529).

Yarın 48 yaşında olacağım, akşam bir yazı yazdım, yarın yayınlamak üzere.

27 Mart 2007 Salı

Günün ilk saatinde “Kırksekiz” başlığı attığım ve anılarımı derlediğim yazımı yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32570). Blogda yazmayı sürdürürsem, her yıl bu yazıma diğer anılarımı da ekleyip bir anı derlemesi olarak yayınlamak istiyorum. Gelecek yıl “Kırkdokuz” olur yazımın başlığı.

Babam ve Oğlum filmi için yazdığım yazıya Ümit İpekçeker’den (http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=596149) iki bölüm halinde çok uzun bir yorum geldi. Filmi çok eleştiriyordu. Katılmadım yazılanlara (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32139).

Ankara Bahçelievler’de sokak adlarının çok saçma bir şekilde değiştirildiğini öğrenince bunu eleştiren bir yazı yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32709).

Sağlık konusunda yazılan yazıların denetimden geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda yayına alındıktan sonra veya önce uzman denetiminden geçmesi sağlanabilir. Mesleği sağlıkla ilgili olanlar denetim dışında kalır. Bu konular çok ciddidir, yanlış yol göstermeler kötü sonuçlara yolaçabilir. Bu konuda bir yazı yazmaya karar verdim.

28 Mart 2007 Çarşamba

Behçelievler'deki sokak adı değişiklikleriyle ilgili gelişmeleri bu konudaki ikinci yazımda yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32852). Bu yazıda değişiklikten vazgeçilmesi için yaptığım girişimleri anlattım.

Muzaffer Cellek’in Pazar günü yazdığı yazıyı bugün farkettim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32331). Hoş bir yazı olmuş, yazının kahramanlarından biri de ben olmuşum Tiryaki Paşa adıyla.

Diğer yazarların bloglarına yazdığımız yorumları topluca görmek istediğimi yazmıştım daha önceki önerilerimde, yaptıklarını gördüm, kullanışlı olmuş.

29 Mart 2007 Perşembe

Bugün Van’da Akdamar Adasındaki Ermeni kilisesinin müze olarak açılıyor. 2004 Haziran’ında orada çektiğim fotoğraflardan bir galeri hazırladım ve aynı yıl ODTÜLÜ dergisine yazdığım gezi yazısından Akdamar Adasıyla ilgili bölümü yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32924). Galeriler yayına hemen girmediği için geceye kadar fotoğrafsız yayın sürdü, daha sonra fotoğrafları yayında gördüm.

Galerilerdeki fotoğraflar 400x300 boyutunda görünüyor. Bu boyut fotoğraf için çok küçük. Artık Internet hızlanıyor, hiç olmazsa 640x480 yayınlayabilirler. Kullanıcı Internet hızına göre dilediği boyutu seçebilir.

İsveç’ten yazan bir arkadaşım bloglarıma rastlamış ve zaman buldukça okuduğunu söyledi.

Akşam Mutluluk filmine gittim. Filmden etkilenmiştim ve gelir gelmez yazdım ve yayınladım(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33041). Vizyondaki filmleri yazdığımda okuyanların film seyretme zevkini azaltacak yorumlar yapmıyorum. Gizemleri gizlemeye özen gösteriyorum. Filmi değil de filmin bende uyandırdığı düşünceleri aktarmaya çalışıyorum.

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanının günlükleri olarak sunulmaya çalışılan sahte günlükler Hitler’in sahte günlüklerini anımsattı. O konu kimsenin aklına gelmemişti, anımsatmak istedim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33045). Stern dergisinin logosuyla yayınladım.

Haberlerde sokakta çatışanların silahla vurarak öldürdüğü hamile kadın yine kişisel silahlanmanın ne kadar tehlikeli boyutlarda olduğunu gösterdi. Bu konuyu hep yazacağım, biriler duyana kadar. Belki aynı şeyleri tekrarlıyorum, olsun, konu çok önemli (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33049).

30 Mart 2007 Cuma

Sayfalarımın görüntülenme sayısının öğle sıralarında 500 bini geçtiğini gördüm. Ancak bu görüntülenme sayısının ne olduğunu hala bilmiyorum. Yavaş yavaş artıyor, bir anda birkaç bin yükseliyor, sonra yine yavaş artışlar sürüyor.

Aydın Sevinç geçen hafta blog yazmayı bırakmıştı, son yazısına yorum yazanlara topluca teşekkür etmiş (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33058).

Nisan 1 için bir yazı yazmayı düşündüğümde, uzun zaman önce yazdığım ve Hayri Amcamın şakalarını anlattığım yazı aklıma geldi ve yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33224).

31 Mart 2007 Cumartesi

Okullarda yaptığımız Nisan 1 şakalarını yazdım. Eğitim kategorisine gönderdim ama editörümüz Mizah kategorisini uygun görmüş, orada yayınlandı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33262).

Nisan bir için güzel bir şaka bulmaya çalışıyordum, blogda yayınlamak üzere, sonunda bir "Blog Vergisi" uydurdum. Gece ya da yarın sabah yayına gönderirim.

Bir e-posta geldi bir yakınımdan. MSN ile kızı kontör istemiş, o da göndermiş ve sonra dolandırıldığını anlamış. Gönderdiği mektubu yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33294).

Gazetede bir haber gördüm, bir eğitim skandalı. Sınavda fotokopi parası vermeyen öğrencilere sorular basılı verilmemiş. O haberler ilgili görüşlerimi yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33318).

1 Nisan 2007 Pazar

Blog yazarlarına Nisan 1 şakası yaptığım “Blog vergisi” konulu yazımı yayına gönderdim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33370). Fena olmadı, bakalım nasıl tepkiler alacak?

Solohan, “Blog yazarlarına eleştirilerim” (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33390) başlıklı yazısındaki eleştirilerden ben de nasibimi almışım. Şaka yazsa da en azından benim için yazdığında gerçek payı bulmadım dersem yalan olur. Ayrıntıda Gezinmek’in (http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=494163) yorumu ilginçti: “Hiçbiriniz yüreğimi ağzıma getiremediniz maalesef Aydın Tiryaki kadar.”

Nisan 1 için yazılan blogları derlemeye başladım. Bugün hazırlarım ama yarın yayınlarım, böylece şakaların gizemini bozmamış olurum.

"Blog vergisi" şakasına çok güzel tepkiler geldi. Bu yorumların bazılarında, acaba böyle bir vergi koyarlar mı diye şaka yollu endişeler vardı.

İnebolu’nun güzel evlerini ve restorasyon çalışmalarını yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33466).

Muğla’da cami avlusuna bir çanta içinde bebek bırakılmış. Bomba diye çanta patlatılacakken bebek ağlamış. O olayı yorumladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33478).

Nilgün, “Günlerden Pazar, Aylardan Nisan...” başlıklı yazısında "Blog vergisi" şakasından sözetmiş (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33485).

Televizyonda “Şarkı söylemek lazım” adından bir yarışmanın bazı bölümlerini seyrettim ve jürinin polemik yapması hakkında yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33510).

2 Nisan 2007 Pazartesi

Nisan bir yazılarını “Milliyet Blog’da Nisan bir” başlığı ile yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33523).

Yusuf Aysan, Milliyet Blog Ormanı önerdi (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33512). Güzel bir girişim.

Solohan’ın yazısını okuduğumda sanki gerçekten Titanik’teydim. Öykünün kahramanlarından biri olmuşum, rolüm çok iyi olmasa da (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33528). “Blog yazarlarıyla Titanik yolculuğu” başlıklı yazıda benimle ilgili bölüm şöyle başlıyor: “Karnım acıkmıştı. Cebime baktım. Boş. O sırada yan taraftaki filikanın yanında Aydın Tiryaki'yi gördüm. Bir koltuğa oturmuş. İki uşak servis yapıyor. Biri şarap getiriyor diğeri tavuk servisi yapıyor. Bendeniz de aç bir lavuk olarak izliyorum. Yanaştım tabii. (...)”

Ben de yorum yazdım: “Çok güzel bir öykü olmuş. Gerçi rolümü pek beğenmedim... Güvertede koltukta uşakların arasında oturmak yerine geminin ucunda kollarını açmış duranlardan biri olmayı tercih ederdim. Elinize sağlık.”

Akşamları saat 20’de 20 dakika süreyle NTV’de Mehmet Barlas ve Emre Kongar’ın Yorum Farkı programını izliyorum. Bu programı uzun süredir yazmak istiyordum, bu akşam programı seyreder seyretmez yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33673).

"Blog vergisi" şakasına bugün de yorumlar geldi. Şu anda en çok yorum gelen yazım bu oldu.

Amcamla ilgili yazdığım “Hayri Amcamın Şakaları” için gelen en güzel yorum amcamdandı, dikkatli olmam konusunda uyarıyordu.

“Milliyet Blog için önerilerim” dizisinin 6. yazısını yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33690). Artık bu öneriler içine blog günlüğümden de aktarmalar yapıyorum.

İnebolu ile ilgili yazılarım yayınlandığında bunu İnebolu listeleriyle paylaşıyorum (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33466). Oradan gelen bir yanıtta fotoğraflarda dedesinin evini gören bir İnebolulu görüşlerini yazmış. İnebolu ile ilgili çok sayıda yazı yazdım. Bu yazıları bir blogda derlemeyi planlıyorum. Bunun için bir dosya yarattım. Biraz uzun sürecek bir iş ama güzel bir derleme olacağına inanıyorum..

3 Nisan 2007 Salı

Süleyman Ekim’in yazısından çıkışla Dil Derneği hakkında bir yazı yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33830).

Geçen hafta blog yazmayı bıraktığını açıklayan Aydın Sevinç bugün uzun bir yazı yazmış (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33725). Gözünde bir rahatsızlık varmış. Aydın Sevinç’e geçmiş olsun ve en kısa zamanda sağlığına kavuşması dileklerimi iletiyorum.

Bir sonraki günlüğümde buluşmak üzere.
Ankara, 3 Nisan 2007

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..