Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '07

 
Kategori
Aile
 

Kırksekiz

Kırksekiz
 

Çocukluk yıllarımı düşündüğümde, ilk anımsadığım, dört yaşımda olduğum yıl. Altı yaşıma gelip okula başladığımda artık çok büyümüş olduğumu düşünüyordum. Daha sonra o 6 yıllardan 7 tanesi daha geçti. Kırksekiz oluyorum bugün.

Bu yıl sayılarla oynamayı çok seviyorum (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=24907). Bugün 17.504 günlük olmuşum. 17.504 kez güneş doğmuş ve batmış. Her yıl dört mevsim olmuş, 48 kez bahar başlamış bir ekinoks gününde (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=31647), 48 kez yaz bitmiş diğer ekinoksta. 6 yıl sonra bir yuvarlak sayı gelecek. 28 Aralık 2013 günü tam 20.000 gün olacak.

Uzun süredir, yaşadığım yerleri ve ailemi yazıyorum. Bu akşam o yazıları buluyorum ve okuyorum:

İnebolu’nun Yeşilöz Köyünde doğmuşum. Her evin duvarında bir bileme taşının dayalı olduğu bir köydü (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=22171), adı gibi yeşildi ve güzel çiçekleri vardı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=19753). Evlerin kapılarında çeşit çeşit numaralar yazılı olurdu (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=15559). Doğduğum köyü, doğduğum evi çok sevdim. Yanında harman olan o evi hiç unutmadım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=13341). Ben doğduktan sonraki yıl Aysel, kızkardeşim doğmuş. Yaşamında ilk anımsadığım Altan’ın doğduğu gündü, dört yaşındaydım. Yıllar sonra karlı bir günde doğduğum köye yürüyüp o günü düşündüm (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=10466).

O evde babaannem, büyükbabam, annem, babam, kardeşlerim, halam, amcalarım yaşıyorduk. Büyükbabamın eşeğin iki tarafına sardığı torik balıklarını (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=12056), babaannemin eskileri verip aldığı kuru incirleri, okula giderken yoldan topladığım kestaneleri (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11032) hala anımsarım. Kendi kalemimi bulamadıklarında okula gitmek istemediğimi, yıkılan köprünün yerine yapılan sallanan köprüden geçmemek için nasıl direndiğimi düşündüğümde, ne kadar inatçıymışım, derim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11174).

Babam terziydi ve Almanya’ya çalışmaya gittiğinde altı yaşındaydım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=14097). Köyde öğretmenin Hüseyin Bilal’di (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=20011).

Yıllar geçip de doğduğum ev artık terkedilince hüzünlendim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=19755).

Köyden ayrılıp İnebolu’ya geldiğimizde 7 yaşındaydım, Cumhuriyet Bayramı'nın ertesi günüydü (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11503). İnebolu’ya geldiğimde Dürdane Örüklü öğretmenim oldu (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=26725). Okulum Yeniyol İlkokuluydu. İnebolu’ya geldiğimizin ertesi yılı annem de Almanya’ya babamın yanına gitti.

Üç kardeş babaannem ve büyükbabamla yaşadık ve onları çok sevdik (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=24421), onlar da bizi çok sevdiler (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=24414), (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=15105). Büyükbabamı seksenlerde, babaannemi de 2000' lerde yitirdik.

Babam ve annem de her yaz mutlaka geldiler ve seksenli yıllarda kesin dönüş yaptılar. Şimdi İnebolu’dalar ve ben de her yaz tatilimi İnebolu’da geçiriyorum (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=19432), (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=19522).

İnebolu’da evimiz kapısının kocaman anahtarı olan bir evdi (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=18855). Yandaki evin duvarındaki güvercin yuvasını yıllarca izledim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=15239). Evin büyükçe iki bahçesi vardı ve önünde de bir kuyu (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=17761). Bahçede erik ağaçları vardı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=14604) ve babaannemin reçel yaptığı güller (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=24328). Üzümlerin kararmasını sabırsızlıkla beklerdik (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=10908). Sobamızda odun talaşı yakardık (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=20487), Pazar günleri büyükbabam kıymalı pide yaptırırdı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=10119). Evin her odasında banyosu vardı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=24434).

Ortaokulu ve liseyi İnebolu’da okudum. Ortaokul yıllarında okulun bahçesindeki dersleri hiç unutmadım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=23112). O zamanlar ilk kütüphane alışkanlığını kazanmıştım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=20473). Kışın kapalı sinemaya, yazın yazlık sinemaya giderdik (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=14181). Televizyonsuz yıllarda radyo dinlerdik (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11279).

Çocukluk yıllarımızda babam fotoğraflarımızı çekerdi ve o fotoğrafları albümlerde saklardık (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11212).

İnebolu’daki evimizin odasındaki elektrik düğmesinin bile anıları bugüne gelmiştir yetmişli yıllardan (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=17106). Eve ilk buzdolabının geldiği günü (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=16445) ve uzaklarda bir depremin korkusunu (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=16454) hiç unutmadım. Evin çatışındaki taşlar indirilip kiremit kaplandığında ev yükselivermişti üzerindeki ağırlık gidince (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=15696). O ev benim unutmayacağım anılarımın bir parçası.

İnebolu’da olmak bana hep huzur verdi. Bir ağacı yıkıldığı zaman üzüldüm (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=20254), adını değiştirmeye kalktıklarında endişelendim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=9935).

1975 yılındaki sayımda İnebolu’da sayıldım, sonra Ankara’da (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=27597). Üniversite için Ankara’ya geldim ve Ankara’ya yerleştim. Yetmişli yıllarda üniversitedeydim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=26595).

İnebolu’da Ankara’ya geldikten sonra İnebolu’dan hiç kopmadım. Her bayram doğduğum köye gitmeye çalıştım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=24494), (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=19482), (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=19523), (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=10360).

İnebolu’da Muharrem’i yitirdiğimizde henüz 24 yaşındaydı, o ölüm beni de Altan’ı da çok etkiledi. Şimdi 413 merdivenli yokuşu çıkıp ziyaret ediyorum (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=17925). Altan’la karlı bir kış günü doğduğumuz köye son kez gittiğimizde henüz 37 yaşındaydı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=10466). Sonra o günün yıldönümleri geldi her yıl (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=23095). Gün oldu öğrencileriyle karşılaşıp gururlandım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11920).

Bisiklete binmeyi hiç öğrenemedim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=17542) ve hiç sigara kullanmadım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=14642). Çocukken bal tutanları gördüğüm için bal yiyemem (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=19317). Karadeniz’in dalgalarında yüzmeyi öğrendim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=14399). Denizi (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=12018), denizdekileri (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=19880) ve deniz fenerlerini (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=19884) çok sevdim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=26595). Bir yaz bir balinayla adaş olduk (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11712).

Yeğenlerim Çağla ve Sıla en değerli varlıklarım. Çağla 16 yaşında Sıla da 10 yaşında (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=28837). Seksenli yıllarda kedimizin adı Susam’dı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11173). Çağla sokak kedilerine bahçe susamı derdi.

Biz çok büyük bir aileyiz. Anne, baba, kardeş (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=17106), hala (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=21127), (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=13785), amca (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=22367), (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=20499), (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=14129), teyze, dayı, yenge, enişte (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=13623), yeğen, kuzen (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=14611)... Bu yıl Ocak’ta ve Şubat’ta iki yeğen eklendi büyük ailemize, Belinay (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=23076) ve İdil Duru (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=27238).

İlk gençlik yıllarımda TRT’de tek kanal televizyonda seyrettiğim Johnny Guitar filmini sevdim, en çok şarkısını, son yıllarda da Temmuzda filmini (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=18422), en çok şarkısını. Bulaşık makinesinden çatal-kaşıkları çekmeceye devirip boşaltmak kolaylıktı, onu tercih ettim, ütü yapmayı eğlenceli hale getirmeyi başardım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=17783).

Son yıllarda çok yazı yazdım ve çok sayıda fotoğraf çektim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11214). Son 6 aydır yazdığım yazıları ve çektiğim fotoğrafları bloglarımda paylaştım. Gelecek yıl hala burada yazıyor olursam, bu yazıyı geliştirip yeniden yayınlayacağım, sonraki yılda da, ondan sonraki yılda da.

Bu akşam ailece toplanıyoruz Aysellerde. Aysel benim kızkardeşimdir ve çok özeldir (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=13341).

Bu öykü yalnızca bu kadar değildir. Okuduğunuz yalnızca bu akşam yazabildiklerimdir.

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..