Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '12

 
Kategori
Siyaset
 

“Sipariş üzerine doğum olmuyor”

“Sipariş üzerine doğum olmuyor”
 

Resim: fragmanvideoizle.com sitesinden alıntıdır.


Bu gece kanal A’da Başbakan ile “Gündem Özel” programının tekrarını izleme fırsatı buldum. Programda gündemdeki birçok konuya değinildi doğal olarak. Bir ara konu Habur ve Kürt meselesine gelince sorulan bir soruya karşılık başbakan, Habur’a samimi kardeşlik duyguları içinde çıktıklarını fakat sorunun çözümüne yönelik bu barışçıl girişimin (BDP’yi kastederek) terör yandaşları ve terör örgütünün mecliste bulunan uzantıları tarafından provoke edilerek başarısızlığa uğratıldığını söyledi. Buna rağmen süreci devam ettirebilmek adına çalışmalarımıza devam ettik diyen başbakan, istedik ki Kürdü, Türk’ü Laz’ı, Çerkez'i birçok etnik gruptan insanı Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı kimliği adı altında toplayalım. (Sanki eskiden farklıymış gibi... ) Kürt vatandaşlarımız neden bundan rahatsızlık duysunlar ki; ya da diğerleri. Bu devletin vatandaşına statü kazandırmak istemesi, kazandırmasıdır diyen başbakan, kişilerin nerede doğacağını,   etniğini, kimliğini seçemeyeceğini vurgulamak içinde başlığa konu olan aşağıdaki cümleyi kurdu:

“Sipariş üzerine çocuk olmuyor”

Bu oldukça yerinde ve doğru bir tespitti. Her ne kadar başbakanın ağzından bunu duymak beni şaşırtsa da oldukça mutlu etti ve başbakanın gelecekteki söylem değişikliğine yönelik umutlarımın yeşermesine sebep oldu. Dedim ki kendi kendime.

Başbakan sonunda idrak etti yanlışını. Bundan böyle değeri borsada yükselen kağıtlar gibi sayısı gittikçe artan çocuk siparişi vermeyecek vatandaşlarına. Herkesi rüştünü ispat etmiş özgür bir birey olarak kabullenip, kaç çocuk yapacağına, ne zaman yapacağına, yazın mı kışın mı doğuracağına karışmayacak, kişileri kendi tercihleri ile baş başa bırakacak. Ta ki konu gelip kürtaja dayanıncaya kadar.

Konu kürtaja gelince ne kadar yanıldığımı anlamam fazla uzun sürmedi. Tüm umutlarım suya düştü, yıkıldım adeta. Oysa umutlanmış, tüm iyiniyetimle inanmak istemiştim belki de başbakana.

Zira başbakan tam da bu noktada vatandaşı (özellikle kadını) birey olarak görmüyor, kabul etmiyor, biz devlet olarak öldürmek değil, yaşatmakla mükellefiz diyordu. (Sanki biz keyfiyeten, yeşillik olsun diye böyle bir karar veriyorduk, verecektik.)

Bu durumda partisinin Belediye Başkanı Melih Gökçek’in açıklamalarını hangi kefeye koyar onu bilemiyorum tabii. Zira Gökçek’in açıklamaları, kuşku götürmeyecek kadar açık bir dille, alenen basın yayın organlarında yer aldı.

Ne diyordu Gökçek?

“Çocuğun ne günahı var. Kürtaj yapacağına anası kendini öldürsün”

Bu üslubun kişide yarattığı ilk algı nedir?

Sanırsınız ki çocuk doğmuş, büyümüş, neredeyse yürüyor ama tanrının bile lanetlediği hain kadın çocuğu istemediği için keyfi olarak katlediyor, öldürüyor.

Kadın da değil hatta! Sanki ayaklar altında sürünen bir sürüngene, canlı mı olduğu cansız mı olduğu anlaşılamamış, adı konmamış, ne idiğü belirsiz garip bir yaratığa sesleniyor.

Sizleri bilmem ama bu söylemin bende yarattığı ilk algı, duygu bu. Bu söylemin bir kadın, bir anne olarak beni nasıl kırdığını, incittiğini anlatmam da  mümkün değil.

Gökçek’i Allah’a havale edip dönelim başbakana.

Başbakanın programda kurduğu cümleler arasında bir cümle daha vardı ki; ben bu konuda yorum yapmaktansa sadece cümleyi paylaşıp yorumu siz okurlara bırakmayı tercih ediyorum. Cümle özel yetkili mahkemelerin yetki ve sınırları ile ilgili yeni gelişmeler konuşulurken kuruldu, dikkat!

“Bu cesur kararları almalarının nedeni kendi güçleri değil, yasama organının onlara sağladığı bir imkandır”

Özetlersek, bazı tutuklamalardan biz de rahatsızız dedi başbakan ve İlker Başbuğ hatırlatılınca, evet, onun gibi diyerek yakın tarihten dem vurdu, vurguladı.

Buyurun. Cümle başbakanın, yorum sizin. Neye yorar, hangi kefeye koyarsınız koyun.

Programın geniş özetini merak edenler, aşağıda vereceğim linki tıklayabilirler. Sağlık ve sükunetle...

http://siyaset.milliyet.com.tr/basbakan-erdogan-chp-nin-plani-bastan-coktu/siyaset/siyasetdetay/11.06.2012/1550328/default.htm

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..