Kendimizi önemseriz, çok çok değerli görürüz. Özünde insanızdır oysa, sadece insan! Herkes gibi, herkes kadar… Birinin evladı, birinin dostu, birinin arkadaşı, ulaşamadığı, sevdiği,..
Önce karşındakiyle konuşmakta vazgeçersin, sessiz bir dinginlik kaplar çevreni. Seversin de böyle sessiz olmayı, yılların alışkanlığı o konuşmayı çok seven sen sessizleşmişsindir. Sessizce konuşu..
Çocukken kağıttan gemiler yapardık, umutlarımızı, hayallerimizi yüklerdik üzerine taşıyamayacağını hiç düşünmeden. Bir su birikintisinin içinde yüzdürürdük, dalgalar yapardık kendi ellerimizle, fı..
Sıradan…. Herkes gibi olabiliyormuş, gözümüzde büyüttüğümüz o kocaman sevdaların sahipleri…. Candan can dursalarda sıradan, olabileceği en basit hale gelebiliyorlarmış…. Özel olamamak..
Yapılışı tam olarak bozulmadan geldik dünyaya… Pamuklara sarıp sarmaladı annemiz, korudu, kolladı, sevdi…. Annemizin ellerinden ne zaman koptuk yapılı olan bozuldu. Hayat yapbozun..
Geçmişten günümüze değişenleri kendi gözümüzle ayırt etmek… Başka bir hayatta, başka bir konumda ama aynı yerde durmak. Her kentin bıraktığı bir iz vardır yaşantımızda, kimisinde çocuğuzdu..
Hayatı hak ettiğiniz gibi yaşadığınıza inanıyor musunuz? Bir anket sorusuydu bu, sadece iki tane şık vardı, evet, kesinlikle ve hayır, kesinlikle… Ne cevap vereceğimi düşündüm, ne evet ..
Önceleri kaybetmek çok daha kolaydı sanki. Hayatımızda olanlar daha kolay kaybedilebiliyordu ya da bu kayıp o kadar önemli gelmiyordu, nasılsa yerini alacak biri mutlaka olurdu, birileri gelir, dah..
‘’ 19’uncu yüzyılın büyük İngiliz ressamlarından Wiliam Hollant Hunt’un bir bahçeyi anlatan tablosu Londra Kraliyet Akademisi’nde sergileniyordu. Hunt’un ‘’ Evrenin Işığı ‘’ adını verdiği bu tabloda g..
Özgür olmak adına ne çok vazgeçiş yaşamışım, anladım anlamasına da biraz geç kaldım sanırım. Özgür ruhum hep bir başınalığı isterken, ben hep bir başınalığın yalnızlıktan geçtiğini sanmışım, çok ya..
Sıcağıyla bilinen memleketimde bir kış gününde geldim dünyaya. Bütün tezatlıklar hayatımda farklı r..