Parmaklarımı oynatabiliyorum… Gözlerimde, beynimin coşkusuyla gelen, bayramyeri, oyuncak bahçesi gibi, sanki bezden yapılmış topla oynar gibi, salıncakta sallanırken, yukarıdan aşağıya düşüp,..
Yolların eskitemediği bir çift ayak tabanı… Asfaltın ziftlerine yapışan tabanlarıyla, çile kadını… Göç yolu savaşçısı… İçindeki unuttum kelimesiyle şarkılardan aldı hıncını… ..
Çok uzun zaman oldu gidişinden bu yana geçen… Çok değişti en sevdiklerimiz dediklerimiz de yok oldular… Güçtü zamana karşı durmak… Güçtü zamanın ardından düş kurmaların yükünü bed..
Severek yaşamak, sevilerek yaşamak ve ardından ihanet zincirleri ile sırtımızın yaralar içinde kaldığı, kanımızın donduğu, ağlamak sütunları ile ezildiğimiz bir bensizlik çamuru… Kaybettiğimi..
Vakit oldukça geç zaman diliminde, gecenin sonuna yakın gece, gece yarısı sonrası, zamanlarındaki sınırsız düşüncelerle, tüm olmazların ardından sıyrılıp kendime iç huzuru sağlayacak bir yerdeyim…<..
Bugün sadece Göç Kızı’nın yolculuğu gelip oturdu beynimin kıvrımlarına… Bir anda gülümsedim veya kısık bir ses çıkararak, güldüm… Onunla ilgili garip bir anı geldi aklıma… O..
Buz kesmiş bir ateş bu zemheride, Geceye uzanmış düş kurmalar, Yarınsızlık bu umutlardan düşen, Sense asfaltın koyusunda gecenin geçinde… Umuda kurgulanmış bir düş sa..
Penceresi aralık bir balkon camından aşağıya doğru bakıyorum… İçimden veya aklımdan geçen çapraşık konuların içinden fırlayan bir cümleme düştü tüm anılarım…. Bir gün sonu..
Geçmişimden gelen, çözümsüz gece düşüncelerimin bu günlere sarkan çaresizliklerimdi asıl yaşamıma tedirginlikler ekleyen… Şüpheler ve onun ardına gizlenen gece kabuslarıydı hayatımı bu günl..
Belki de yaşamımda gereksiz çok şey vardı benim önemsediğim… Boşunaydı belki de sevgi adına yaşamı zorlamak, düşünmek gerekti şüphesiz, sevgi yokluğundaki yaşamda var olmanın anlamını...