Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Abi, acayip "brunch"ım geldi yaa...

Abi, acayip "brunch"ım geldi yaa...
 

Bu, son yılların pek bir moda olan trendy faaliyeti, “brunch” mevzuunun aslı, gece kandili geç söndürüp de güne geç başlayan, gözü aç, sırtı pek ecnebi cemaatin meydana getirdiği bir alışkanlık olarak karşımıza çıkmakta, Evropa’da. Biz de durur muyuz, hemen aldık iç ettik bile.

Kelime, İngilizce “breakfast” yani kahvaltı ve “lunch” yani öğlen yemeği sözcüklerinin halvetinden peydahlanan bir son dönem icadı. Biz de daha uygun bir şey bulamadığımızdan olacak aynen aldık, kabul ettik yavrumuzu.

Bu brunch hadisesinin vakti, sabah on sularında falan başlıyor ve öğleden hemen sonra, saat ikilere kadar sarkabiliyor. Böyle yayıla yayıla, gazete okuyup, sohbet ederek ve mütemadiyen de yiyip-içerek devam eden, son derece “tiki” bir jargon yani.

Öyle, her canınızın istediğinde, “gidiyim şu pastaneye ya da Ahmet’in kafesinde de bir brunch yapıyım” diyemiyorsunuz ama. Brunch yapmanın da özel mekanları ve ortamları var. Bu işte “şekil” çok önemli yani. Bir kere “bilmemne kahvaltıcısı” falan gibi son derece taşralı isimleri yok bu mekanların. Kulağı telsiz mikrofonlu, babayiğit güvenlikçileri olan otoparkları, mini etekli bayan garsonları ve “ciks” uygulamaları olması gerekiyor. “Kafadan koparıyorlar” yani mevzuu.

Brunch yapmaya giderken, markalı ve havalı eşofmanlarınızı giymeniz, çocuklarınızın yatılı ve çekik gözlü, yabancı, bayan bakıcılarını, en az beş adet pazar gazetesi ve bilumum eklerini, boynunuza ya da belinize astığınız markalı “freebag”lerinizi, pahalı sigaralarınızı, kalp-tansiyon-mide ve kolesterol ilaçlarınızı (işkembeye aşırı yüklenmeden ihtiyacınız olacaktır muhtemelen), kablosuz internet sağlayıcılarınızı yanınıza almanız nerede ise bir zorunluluk. Yoksa, orada çok gariban ve banal kalabilirsiniz.

Pazartesileri, işyerinize gittiğinizde, şöyle sağlam bir şekil ve erişilmez bir karizma yapmanız için en az iki haftada bir, bir brunch almanız nerede ise şart artık.

“Abicim, hafta sonu Swiss Kanton’da brunchtaydık. Bir, bakır sahanda sucuklu yumurta yapmışlar aklın durur. Hele otlu peynirli gözlemeleri muhteşemdi. Üstüne bir de Kars’ın anzer balı ile birlikte, Afyon’un hakiki camız kaymağını yedik ki, vallahi gerisi hikaye. Yok böyle bi şiy abicim yaa.”

Gerçekten de yok böyle bir şey. Altı şişhane dedikleri mevzu da sanırım bu olsa gerek. Hadi bu hafta sonu brunchta buluşalım, ne dersiniz? Kayseri pastırmalı, kuru fasulye yaptırırız, saat ikiye doğru, Aşçı Memed’e.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..