Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Gördüğüm en güzel balıkçı köyü: Selimiye

Gördüğüm en güzel balıkçı köyü: Selimiye
 

Marmaris’ten Datça yönüne giderken, Bozburun ayrımından sola saptığınızda, her kilometrede bir önünüze çıkıp, gözlerinizin içlerine sere serpe seriliveren güzellikler, seri şaşkınlıklar yaşamınıza sebep oluyor. Ve tabi ki “iyi ki buralardayım” duygusu.


Hisarönü Körfezi’ni, kıyı kıyı kat ederken ilk olarak Orhaniye Köyü sizi kucaklayıveriyor. Çarşaf gibi denizi, çevredeki sık çam ormanlarının suya yansıyan eşsiz rengi, koyu tam ortasından ikiye bölen, denizdeki sığ kumluk alanda, denizin ortasında yürüyen insanları -ki bu 600 metrelik doğal şeride “Kızkumu” adı veriliyor-, yine koyun ortasındaki bir adada bulunan Baybassos antik kentine ait kale kalıntıları ile Orhaniye Köyü; hem bir doğal güzellikler merkezi hem de tarihi zenginlikler noktası olarak keşfedenlerini buyur ediyor içine.


Muhteşem rotadaki bir sonraki durak Turgut Köyü. Köyün girişindeki halı satış mağazasının çeşit zenginliği dikkati çekiyor. Ve öğreniyorsunuz ki burası, Marmaris çevresinin en büyük halı satış merkezi. Turgut Köyü koyunda da Hygassos antik kentine ait antik çağ kalıntılarını görebiliyorsunuz.


Ve sizi yeşillikler içindeki bir başka muhteşem durak bekliyor sırada, Selimiye Köyü. Burası, Marmaris-Bodrum arasında seyreden mavi yolculuk teknelerinin en sık uğrak verdikleri yerlerin başında geliyor. Deniz suyu tertemiz ve durgun. Özellikle iskele çevresinde toplanmış ve genelde teknelere hizmet veren lokantaları ve sahil şeridinde bulunan irili-ufaklı pansiyonları var. Çevreye sonsuz ve eşsiz bir sükunet hakim. Antik ismi Hydas olan köyün çevresinde de eski çağlardan kalma kale kalıntıları göze çarpmakta.


Üç gün kalmadan geçemediğim Selimiye’yi bir paragrafta anlatmaya çalışırsam, her şeyden önce Selimiye’ye haksızlık etmiş olurum ve bir daha sinesine yaslanamam. O nedenle, bu cennet ve bakir belde hakkında birkaç yazı daha yazacağım.


Selimiye’yi çıkıp etaba devam ettiğinizde, tam dokuz kilometre sonra yörenin en büyük yerleşim birimine ulaşıyorsunuz, Bozburun. Burası, belediyelik statüsü verilmiş bir belde. Daha çok yatçıların bildiği Bozburun, bölgenin en bakir yerlerinden biri. Küçük tesisleri ve çevresinde tekneyle ulaşılabilecek çok sayıda minik koyu var. Bozburun’un bir diğer özelliği ise, her yıl ekim ayında yapılan Uluslararası Bozburun Gulet Festivali ve organizasyon bünyesinde gerçekleştirilen gulet yarışları.


Marmaris-Datça yolunda, özellikle de bu yazıda anlatmaya çalıştığım Hisarönü Körfezi rotasında bol miktarda jip konvoyuna rastlıyorsunuz. Özellikle yabancı turistlerin rağbet ettiği, üstü açık jiplerle, bu bölgede yapılan “safari” turlarının en gözde uğrak noktası Bayır Köyü geliyor, Bozburun’dan sonra. Bayır Köyü, antik Syrna kenti üzerinde kurulu ve köy camiinin bulunduğu yerde, sağlık tanrısı Asklepios’a adanmış bir tapınağın olduğu söyleniyor. Ancak sözkonusu tapınaktan bugüne ulaşan herhangi bir iz göremiyorsunuz.


Ve rotanın son gizli cenneti, Çiftlik Köyü. Köyün her tarafı çepeçevre yemyeşil çam ormanı. Koydaki, iri kumlu plaj yöreyi bilenlerin gözdesi olduğu gibi koyun tamamını oluşturan harikulade kumsalı ise özellikle teknelerin uğrak verdiği saatlerin dışında oldukça sakin.


Not: Bir sonra ki gezi-keşif yazım “<ı>Selimiye’nin Sessizliğindeki Seslerin Büyüsü” başlığı ile yayınlanacak ve beni müthiş etkileyen Selimiye Köyü’nü bir kere daha yaşamaya çalışacağım.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..