Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

11 Aralık '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Konuksever olmayan dünya

Konuksever olmayan dünya
 

İnsan Hakları karaya vurdu” 11 Aralık 2007 tarihli Birgün Gazetesi 10 Aralık 2007 tarihinde meydana gelen gemi kazası sonucu boğularak hayatını kaybeden çoğu Filistin, Irak, Somali kökenli yoksullar için böyle manşet atmış. Geçtiğimiz Cumartesi günü İzmir’in Seferihisar ilçesi Sığacık koyundan 15 metrelik bir tekne ile Ege denizine açılan 85 mülteci muhtemelen kendilerine karşı hiçte konukseverlik göstermeyecek olan Yunanistan’a gitmeyi, oradan da Avrupa ülkelerinde kaçak işçi olarak çalışmak üzere çeşitli yollarla Avrupa ülkelerine gitmeyi planlıyorlardı. Ama bindikleri 15 metrelik trol teknesine 85 kişi sıkış-tıkış binince ve buna hava şartlarının olumsuzlukları da eklenince “umuda yolculuk”, “ölüme yolculuk” haline geliverdi.

Ergun Babahan bugünkü (11-12-2007) Sabah’ta yer alan yazısında:

“Dünyanın herhangi bir ülkesinde giyimi, teninin rengi farklı, kaçak ürkekliği içinde 85 kişi bir araya gelse fark edilir.

Üstelik o ülkenin üçüncü büyük kentinin en çarpıcı semtinde bir araya gelmişlerse mutlaka fark edilir.

O 85 kişi, araçlara binip bir ilçeye gidiyorsa da fark edilir. PKK’ya karşı kuş uçurtmayan istihbarat servisleri "Bizden gitsinler de ne olursa olsun" anlayışında değillerse, fark edilmemeleri mümkün değildir.

Bir ilçede 85 kişi tekneye binip sonu belirsiz bir yolculuğa çıkarılabiliyorsa, elbette o insanları doğup büyüdükleri topraklardan göçe zorlayanlar sorumludur.

Filistin'i bir esir kampı gibi gören İsrail de sorumludur, Irak'ın ırzına geçen Amerika da sorumludur. Ama bu insanların gözü paradan başka bir şey görmeyen ve sonu ölümle bitecek bir yolculuğa çıkmasına göz yuman Türkiye de sorumludur.

Derme çatma bir teknede yüzme bilmeyen 85 insanın, kış soğuğunda tek başlarına bu yolculuğa çıkarılması katliamdır.” Diyerek göç yolu üzerinde bir geçiş noktası konumunda olan Türkiye’nin tıpkı Avrupa gibi bu insanlara karşı duyarsızlaşmasını eleştiriyor.

Küreselleşme, Yoksulluk ve Göç

Mesele neresinden bakarsak bakalım tek kelime ile vahim denecek bir olay ve bir insanlık suçu. Yasadışı insan kaçakçılığı Küreselleşmenin görünmeyen yüzünü oluşturuyor. Enformel Küreselleşme denilen bu olguya Mafiatik Küreselleşme demek de mümkün. Bu yaşadığımız facia sonrası Ergun Babahanın yazdığı gibi sorun İsrail, ABD gibi devletlerin suçundan ibaret değil. Her olguda olduğu gibi bunda da bir sistem sorunu var.

Küreselleşme bazıları için zenginlik, refah, hareketlilik, yeni fırsatlar ve son derece hoş bir hayat vaaderken, bazıları içinde yoksulluk, ter, mutsuzluk, fazla çalışma, azcık bir gelir için çok kötü şartlarda, hiçbir sosyal güvence olmadan çalışma, işsizlik, yoksulluk gibi olumsuzluklar vaat ediyor.

Hâlihazırda 700 milyon kişi fakirlik sınırının altında yaşıyor; Dünyanın en zengin üç kişisinin toplam varlıkları bütün az gelişmiş ülkelerin GSMH toplamlarından ve 600 milyon kişinin toplam gelirinden daha fazla.

En zengin ülkede yaşayan en fakir yüzde 20 ile en fakir ülkede yaşayan en fakir yüzde 20 arasındaki gelir farkı 1960’taki 30’a 1’den, 1990’da 60’a 1’e ve 1997’de 74’e 1’e çıkmıştır.

Buna karşılık Yüksek gelirli ülkelerde yaşayan yüzde 20’lik bir nüfus dünya hâsılasının yüzde 86’sını, dünya ticaretinin yüzde 82’sini, doğrudan sermaye yatırımlarının yüzde 68’ini almaktadır

Böylesine korkunç eşitsizlik içinde yaşanılınca insanlarda yazgılarının değişeceği umudu ile insan kaçakçılarına varlarını yoklarını satarak elde ettiklerini vererek Avrupa gibi zengin ülkeler de umuda talip oluyor.

Elbette “bot insanları” denen bu insanların göç nedeni sadece yoksulluk değil. Ekolojik çöküş, tarımsal toprakların bitmesi, savaş göçü tetikleyen diğer başlıca nedenler.

Dünyada küreselleşmenin doğrudan ya da dolaylı etkileri, bölgesel çatışmalar, yoksulluk, teknoloji ve buna bağlı olarak ulaşım ve iletişim olanaklarının gelişmesinden dolayı göç edenlerin sayısı da giderek artmaktadır. Dünyanın belirli bölgelerinin gelişmiş olması (Batı Avrupa, Kuzey Amerika- ABD, Kanada) diğer bölgelerin gelişmemiş kalması yani bölgeler arası gelir uçurumunun çok büyümüş olması, Batı’yı ve kuzey yarım küreyi diğer alanlar için çekim merkezi haline getirmektedir. Günümüzde dünyadaki göç hareketlerinin yönü doğudan batıya ve kuzeyden güneye doğru olmaktadır İki bin yılı verilerine göre dünyada 192 milyon göçmen yer almaktadır.

Hal böyle olunca birileri de bu “hayâsızca akını durdurmak” için giderek sıkılaşan göç yasaları ve göçmenleri önlemek için silahlı nöbetçilerden kamplara kadar bir dolu önlem geliştiriyor. Bunun nedeni elbette sadece bencillik değil. Çünkü zengin batı ülkelerinde de işsizlik artıyor, ekonomi bir yandan ucuz işgücü olarak göçmenleri yasadışı yollarla da olsa ekonominin çarklarına kazandırırken, adeta boğaz tokluğuna, ne iş olsa yapmaya razı göçmenler nedeniyle iş bulmakta zorluk çeken ortalama batılı da en insancıl politikacıları bile önlemler almaya yöneltiyor. Kısacası göçmenler için hiçte konuksever olmayan bir dünya ile karşı karşıyayız.

(Göç yazılarım sürecek)

 
Toplam blog
: 44
: 809
Kayıt tarihi
: 06.06.07
 
 

Sosyoloji ile ilgili olarak Birikim, Üç Ekoloji, Birgün Gazatesinde çeşitli yazılarım çıktı. Ayrı..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara