Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '09

 
Kategori
Seçim
 

Seçim değerlendirmesinden ilk notlar

Seçim değerlendirmesinden ilk notlar
 

Yerel seçim sonuçlarını henüz çok derin analiz etme şansı bulamadım. Ancak yine de kaba verilerden ilk değerlendirmelerimi sunmak isterim;

1- AKP'nin, bu seçimde aldığı il genel meclisi seçimleri sonucu ile 2007 seçiminde aldığı oy oranı arasındaki fark (%7 oranında bir gerileme) ciddi bir farktır. Bir iktidar partisi için bu nitelikteki oy kaybı her ülkede ciddi bir değerlendirmeye tabi tutulur.

2- İl genel meclisi seçim sonuçlarının, genel seçim sonucu olarak kabul edilip edilmemesi hep tartışılır. Ancak bu seçimde belediye başkanlıkları seçimi ile il genel meclisi seçimleri arasındaki oy farklarını gözlemlediğimizde, seçmenin kendisi açısından bilinçli tercihlere yöneldiğini görmekteyiz. Yani belediye başkanlığı seçimlerinde aday faktörü ve stratejik tavır alma etken olabilirken, il genel meclisi seçiminde siyaseten tercih ettiği partiyi kolladığı ortaya çıkıyor.

Örneğin Şanlıurfa seçimi buna son derece iyi bir örnek. Belediye başkanlığı seçiminde bağımsız aday %44 oy alırken, aynı oyun il genel meclisi seçiminde Saadet Partisi (%17, 5), Demokratik Toplum Partisi /%10), Demokrat Parti (%10), Milliyetçi Hareket Partisi ( %4) ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne (%2) oranında oy artışı olarak yansıması, tercihlerin bilinçli yapıldığının göstergesidir.

Bu durumda il genel meclisi seçim sonuçları, bir genel seçim sonucu olarak değerlendirmek hatalı olmaz.

3- Ancak “AKP’nin bu seçimde kaybettiği %7’ye yakın oy kaybı, bir toplum tepkisi midir, yoksa 2007 seçimlerinde oluşan suni gündemle AKP’ye verile ödünç oyların geri çekilmesi midir?” sorusunun cevabı tartışmalıdır.

2007 seçimlerinin, bir muhtıra üzerine ve sivil bir cumhurbaşkanı seçimine yönelik engelleme çabası üzerine geliştiği ve günlük siyasetin gündeminden kopuk, özel bir atmosferde geçtiğini biliyoruz. Sivil siyasete dair bu müdahaleye karşı oluşan tepki AKP’ye gerçek anlamda sahip olmadığı bir desteği sundu. Bu durumda AKP’nin yeniden doğal tabanı seviyesine indiğini söylemek mümkün olacaktır ki, bu ekonomik kriz ve diğer tepki unsurlarının bu seçimde yeterince etkin olmamış olabileceğini düşündürmektedir.

4- Solun AKP’nin oy kaybı dışında başka başarı hikâyesi üretemeyeceği bir seçim yaşanmıştır. CHP’nin oyu 2007 seçimlerine göre %2, 3 oranında artmış, bunun dışında 2007 seçimlerinde yer almayan DSP’nin % 2, 75 oranındaki oyu solun toplam oyunda % 5’lik bir artış olduğunu hissettirmektedir.

Ancak 2007 seçimleri sol açısından dip noktası olan bir seçimdir. Cumhuriyet tarihinde solun toplam oyunun en düşük olduğu seçim olmuştur. En dip nokta ile karşılaştırma yaparak başarı hikayesi üretmek anlamlı olmaz. 2004 yerel seçimlerine baktığımızda solun (CHP; 24, 12, DSP; 2, 11 – o dönemde SHP’nin aldığı oy bu gün DTP’nin aldığı oya tekabül ettiği için bu orana dahil değildir) toplam 26, 23 oranında bir oyu vardı. Bugün ulaşılan toplam oy ise %25, 93. Yani bir önceki yerel seçimde alınan il genel meclisi sonuçlarına dahi ulaşılmış değil. 2004 seçimlerinde Genç Partiye ait olan %2, 6’lık oyunda sol partilerden başka bir gidiş noktası olmadığını düşündüğümüzde, solun oyunda bir gerileme olduğu bile söylenebilir.

5- Belediye Başkanlığı seçimleri açısından değerlendirdiğimizde, AKP 2004 seçimlerinde kazandığı belediye başkanlığı sayısına göre, 2 adet büyükşehir belediyesi, 11 adet il belediyesi, 39 adet ilçe belediyesini kaybetmiş durumda. Kazandığı belediye başkanlıklarının bazılarında ise ciddi bir oy yitimi gözleniyor. AKP’nin seçmenden esas uyarıyı aldığı noktanın bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü 2004 il genel meclisi sonuçların göre % 3 oy yitimine uğrayan AKP, belediye başkanlığı oylarında daha ciddi bir erimenin içine girmiş görünüyor. İktidarda olmanın verdiği yıpranmanın ve toplumun tercihi olmaktan çıkabileceğinin esas göstergesi bu noktada ortaya çıkıyor.

6- MHP ciddi bir yükseliş yaşamıştır. Bunu gerek 2004 seçimlerine, gerekse de 2007 seçimlerine bakarak söylemek mümkün. Bu yükseliş çok hızlı ve ani olmasa dahi, ciddi bir altyapı ile gelişmektedir. Kitle partisi olmanın yolu da budur. İdeoloji partileri konjonktürden faydalanarak kısa sürelerde hızlı oy artışları gösterebilir. Oysa merkeze yerleşmek isteyen ve kitle partisi olma hedefi taşıyan partiler zamana yayılan bir güven süreci içinde adım adım yükselirler. 2000’li yılların başına kadar kastlı bir sisteme ve ideoloji anlayışına dayanan MHP’de giderek merkeze oturmak isteyen politik duruş, geçmişten gelen önyargılara karşın giderek seçmenden karşılığını buluyor.

MHP elbette 1999 genel seçimlerinde aldığı % 18’e yakın oyu yakalayabilmiş değildir. Ancak o seçimde MHP’nin sağın en büyük partisi olduğunu ve sağın parçalanmışlığından fazlası ile faydalandığını görmek gerekir. Bugün, AKP gibi, sağ tabanın büyük kısmına, hatta sola oy verme potansiyeli olan bir tabana seslenen parti karşısında elde edilen bu oran ile, 1990’lı yılların sonunun ANAP ve DYP’sinden umudu kesmiş bir muhafazakar toplumdan oy almak arasında fark vardır.

7- AKP’deki bu gerilemeye karşın, ardından gelen iki partinin toplamı kadar oy alan bir parti her demokraside hala meşru bir iktidar kabul edilir. Bu seçimden bir erken seçim beklentisi çıkarmak, topluma söylemediğini söyletmeye çalışmak anlamını taşır ve elbette tepki görür.

8- Seçimin iki anlamlı sonucu vardır;

a) İlki AKP’nin ilk kez gerilemiş olması, gerek AKP cephesinde gerekse de karşısında yer alan siyasi aktörlerde bir psikolojik kırılma noktası yaratacaktır. AKP’de bir güven kaybı ve tedirginliğe, rakiplerinde ise bir güven oluşumuna, cesaret ve hırs birikimine neden olacaktır. Bunun en önemli sonucu ise halkın genelinde demokrasiye duyulan güvenin artması olacaktır. Özellikle sol kesimde son 2-3 yıldır girilen demokrasinin çıkmaz bir sokak olduğu algısı bu seçimle kırılacaktır. Ve bu demokrasi dışı yolları zorlayan sahte sol söylemlerin önünü tıkayacak olması dolayısı ile anlamlıdır.

b) Aslında AKP’nin oy kaybetmesi ve iktidardan düşürülmesi son derece muhtemeldir. Mesele bunun kimin tarafından yapılacağıdır. Bu aktörün, bu günkü politikası, duruşu ve önderleri ile sol siyaset olmadığı seçim sonuçları ile bir kez daha (kesinlikle ilk kez değil) ortaya çıkmıştır. Sorun, topluma dönük, verilerini toplumdan alan, verilerle sol çözümler arasında bağ kurabilen, demokrasiyi ve sivil siyaseti tek araç olarak benimsemiş, özgürlükçü bir sol siyaset yaratabilmektir. Bu yaratılamadığı durumda, AKP’nin oy kaybı yeterince hızlı olmayacağı gibi, söz konusu bir erime karşısında ortaya çıkacak alternatif sol değil milliyetçi siyaset olacaktır.

Seçim sonuçları daha derin değerlendirmelere son derece açık. İleride onları da ele almak isterim. Özellikle İstanbul'da CHP'nin gösterdiği başarıya dair farklı bakış açılarına bence fazlası ile ihtiyaç var.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..