vururken saat son tiktağını kanadıyla saramadı dünya acıyı sözün büyü(sü)cüsü mavi ışık sönmüştü dünya değirmeninden uçup gidemeyen kanadı kırık, ürkek güv..
yolculuk vakti gitme zamanı derim hep yine de ne gidebilirim ileri ne de dönebilirim geri hangi trene bineceğini bilmeyen yolcu âsi bir kara yelin el..
KİMSEYE YOK BORCUMUZ keskin bıçak bir poyrazın ağzında yalçın dağlar kadar dik duruşunuzu unutmadık fırtınanın gözünü yoran mavi gözlerinizdeki tılsımlı umut hâlâ me..
ölümün soğuk yüzünü unutmuş insanoğlu farklı sesler çıkarıyor ağız ağza duran diller hoyrat sevinçlerle nârâlar atılıyor tuvalde çizilmek istenen yeni bir sonbahar bahara ha..
bir kâğıt al, bir de kalem bugün niyetine, çiz dünün hayâlini apak bir tarih vakit küçük, bahçeli bir ev, iki kat gıcırdayan merdivenlerinde durmayan şakıyan ayak ..
/dağın fermanında çocukluğunu bilmeden büyüdüler tam kanat çırpacakken hayata kırıldı kanatları toprağa düştüler/ “kızgın damarlarından akan kan, bulaştı yüzüme kan ..
her köşede üç kâğıtçı /lar bu günden yarınları tutmuşlar oku oku onca yılı mürekkep yala durmadan durmadan dirsek çürüt verdikleri tek kâğıt onlardan iki eksik bir işe ..
inadına rengârenk sanki inadına aydınlık dünya ölüm mü aldırmayan / insan mı? vur patlasın, çal oynasın yaşam/da giren girdiğinle kalırmış kara toprağa… kalana/ yalnız kalana nasip/ k..
Arkanda bıraktığın ezip geçti sevgileri Yeşil verdim çöl buldum bilmedi hiç kıymetini Yalınayak geçtim hergün cehennem ateşini Yar oldum yaren oldum gittim durdum ölümlere<..
battı kanattı tırnakları yüreğine sığmayan, sessiz, sinsi, kurnaz gözlere aldırmadın yine de saf saf/ lığı öğretirim sandın hayata tutunamayan ellerinde irem bağının bulaş..
Güzel Sanatlara tutkulu, Türk sanat müziği hayranı, deniz ve İstanbul âşığı şiiryazar bir fâni....