En son çiçekleri sularken bir pençe atmıştı bana onları dışarıdan koruyan muşambanın altından, unutmuşum bir anne kedinin yavrularını korumak için her şeyi yapacağını.. Nasılsa naylon bir örtü va..
Geldi geliyor derken gitti bile ablamız. Güzel günler ne kadar da çabuk geçiyor öyle. Bazı anlar vardır bizi üzen geçmesi için dualar ederiz, dakikalar saat olur ne gece sabah döner ne gündüz gece..
Elinde ki hortumla suları babasının çifliğinde imişcesine bol keseden o gözbebeği olduğunu hissettiğim motorunun tekerine, oturma yerine su değmedik bir milimlik yer kalmayana dek yağma Hasanın çeşmes..
Bir evin bir oğlu olmak bizde ayrıcalık getirmezdi, aksine büyük bir sorumluluk da yüklerdi Mustafa’ya....Dört tane kız, kolay mı onların peşinde dolanmak, sakin, efendi ve dürüst bir çocuktu ..
-Abla nasılsın? Ya ablacığım çoktandır seni arayamadım kusuruma bakma, sanma ki aklımızdan çıktın, affet bizi...!!-Affetmek mi? Ne için aramadın diye mi? Canım kardeşim önemli olan şu an; aradın..
Üç kardeşiz o zamanlar annemiz çiçek gibi giydirdi bizi. Önce mahallemizde ki samimi görüştüğümüz bir kaç komşumuza gidip şekerlerinin tadına baktık. Gözlerine bakıyoruz harçlık da versinler diye ama ..
Heyecan içinde koşarak gittim ilk bebeğini kucağına almıştı kardeşim. Baktım beşiğinde yatıyor bekliyorum ki annesi güzel babası yakışıklı herhalde çocuk muhteşem bir görüntüde olacak diye. Amanın bak..
Dün bir yorum aldım, şu altı ay ömrünüz kalsa ne yapardınız adlı yazıma, abartalım diyordu altı ay değil de süre on yıl yirmi yıl gibi zamanlar olsa yani son günümüzün ne zaman olduğunu bilsek ne ya..
Bugün Pazar… Bugün saatin çılgın sesi ile uyanmayacaksınız, uyansanız da bugünün pazar olduğunu anımsayıp keyifle o özlediğiniz keyfi yaşayacaksınız. Birazdan istemeseniz de son bulacak belk..
Bugün pazar...Sıfır bir gün hiç kullanılmamış. Buyrun diyor yaratan kullanın tadını çıkararak. İster tembellik yapın uykunun koynuna bırakın kendinizi ne doğuşunu izleyin günün ne de kırağı düşmüş..